İsrail’in katlettiği 63 şehidin 6’sı çocuk: En küçük şehit de sekiz aylık Leyla bebek! Terör Devleti İsrail’in Belçika’daki büyükelçisi Simona Frankel, Gazze Şeridi’nde öldürülenlerin tamamını “terörist” olarak nitelendirdi!
Protesto hakkını kullanan Filistinlileri hem katlediyorlar; hem de bu masumlara “terörist” iftirası atıyorlar…
Fetullah’ın, “otoritesine” bütün hücreleriyle bağlı olduğu Kahpe İsrail Devleti işte budur!
Bir başka söyleyişle, FETÖ’cülerin “Güneydeki Sevdiği Devlet”ten bahsediyoruz!
Haçlı Siyonist cephesindeki devletlere kapılanmış olan Fetullahçı vatan hainleri; Müslümanları, masumları, sivilleri, çocukları, bebekleri katledenleri pek seviyorlar!
*
Dışişleri Bakanlığı’nın “bir süre ülkesine dönmesinin uygun olacağını” bildirdiği İsrail’in Ankara Büyükelçisi Eitan Naeh Türkiye’den ayrıldı.
Böylesi durumlarda, ne deniliyor:
“Gidişi olsun da, dönüşü olmasın!”
Ondan önce Türkiye’de görev yapan ve Mavi Marmara katliamından birkaç ay sonrasında “gönderilen” İsrail elçisi Gaby Levi, Türkiye’den ayrılmadan hemen önce (10 Kasım 2010) gizlice hangi gazetenin sahibi ve yöneticilerini ziyaret etmişti?
El Cevap: Akbay’ların sahipliğindeki Sözcü gazetesini!
DAİMA “ABD’NİN GÜVENCESİNDE”
Katil İsrail’in Gazze’deki katliamını azmettiren ABD…
BM Güvenlik Konseyi’ne getirilen ve “son hadiselerin soruşturulmasını” talep eden tasarıyı veto etti…
BM Raportörü’nün “İsrail, savaş suçu işlemiş olabilir” beyanına rağmen!
Yani nedir? İsrail, Filistin halkına hangi zulmü yahut katliamı yaparsa yapsın; bu saldırılarının tamamı ABD’nin güvencesi altındadır!
*
BMGK oturumunda sahne alan ABD’nin BM’deki Daimi Temsilcisi Nikki Haley de “Konseydeki hiçbir ülke İsrail’den daha itidalli davranamazdı” diye -zerre utanmadan-konuştu.
Amerikan Devleti; 6’sı çocuk 63 masum Müslüman’ın hunharca katledilmesini “itidalli” davranmak olarak görüyor!
İşte, Türkiye’deki Amerika muhiplerinin, etki ajanlarının, dahası Sam Amca’sının ajanlarının ABD’si, işte tam budur!
Azılı düşmanımız olan bu ABD’ye; hala ısrarla “stratejik müttefikimiz, dostumuz ve müttefikimiz” denilmeye devam edilecek midir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Birleşmiş Milletler, son olaylar karşısında bitmiştir. Tükenmiştir. Çökmüştür. Zira BM adaleti sağlamak için vardır. Ancak, şu anda BM Genel Sekreteri’ne hukukumuz ileri derecede olmasına rağmen ulaşamıyoruz!” diye konuştu…
Birleşmiş Milletler; en başta ABD ve İsrail ikilisi olmak üzere Haçlı-Siyonist Cephesi’nin çıkarlarını korumak için vardır.
BM’nin “şu sıra ulaşılamayan” Genel Sekreteri Antonio Guterres, 1995-2002 yılları arasında Portekiz’in Başbakanı idi…
Portekiz, Yahudi lobisinin en etkili olduğu ülkelerden birisidir.
Guterres, 1994’te Finlandiya’daki Bilderberg toplantısına katılmış bir isimdir.
Vaktiyle CIA tarafından kurulan Bilderberg, Rockefeller Hanedanı’nın kontrolündeki derin bir örgüttür.
*
ABD’nin güdümündeki BM, Terör Devleti İsrail’i koruma altına almış durumdadır. Uzun yıllardır, bu böyledir…
Sadece son dönemdeki örneklerden birini hatırlayalım: 2017’nin Mart ayında, bakınız ne olmuştu?
BM’nin Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu İcra Sekreteri Rima Halef; “Antonio Guterres’in kendisinden İsrail devletini ırkçılıkla suçlayan raporunu geri çekmesini istediği için istifa ettiğini” açıklamıştı.
“İsrail’in Filistin halkına yönelik ırkçı uygulamalarının belgelendiği” BM raporunu hazırlayan komisyonun (ESCWA) sekreterinin “zorla” istifa ettirilmesinden bahsediyoruz!
Bu raporla, BM tarihinde ilk defa İsrail açıkça ırkçı bir devlet olmakla suçlanmıştı: Ne var ki; devamı gelmemişti…
Çünkü, Genel Sekreter Antonio Guterres ile ABD’nin BM temsilcisi Nikki Haley raporun derhal geri çekilmesini talep etmişler ve neticede amaçlarına ulaşmışlardı.
Kim, bunlar?
Bilderberg’çi Guterres ile 63 masumu katleden İsrail devletinin “itidalli” davrandığını söyleyebilen Nikki Haley!
Finalde “iki hatırlatma” daha yapalım…
Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın 2011’den itibaren yayınladığı -yıllık- İnsan Hakları Raporu’nda Filistin halkının haklarının hiçe sayılması “rutin bir düzenbazlık” olmuştur!
*
Birkaç ay önce de, ABD’deki bir üniversiteye (Arizona State University) konuşmacı olarak davet edilen Filistinli bir akademisyenden “İsrail devletini eleştiremezsin” yazılı bir sözleşmeyi imzalaması istenmişti!
Demokrasi’nin sadece bir “illüzyon”dan ibaret olduğu ABD’de, “akademik özgürlük” mü; o da, işte bu kadardır!
