|
Celal Şengör’ün jakoben mektubu

Bir süredir Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, Türkiye’de eğitim veren iki Fransız okuluna yönelik uyarısıyla oluşan gündemi takip ediyoruz. Önce Bakan Yusuf Tekin, öğrenci alımlarıyla ilgili olarak iki Fransız okulunun yöneticilerine “gerekli şartları yerine getirin aksi takdirde öğrenci alamazsınız” uyarısında bulunduklarını ama herhangi bir cevap alamadıklarını duyurdu. Sayın Bakan, Fransız okulu yöneticilerinin Milli Eğitim Bakanlığına cevap vermemesinin bir sorun olduğunu ifade etti. Bakan Tekin okul yöneticilerinin tavrını değerlendirirken “Ben de diyorum ki ya kardeşim bak biz sizin müstemleke sömürge, sömürdüğünüz ülkeler gibi değiliz” dedi. Konuşmanın devamında Türkiye’nin bağımsız ve millî bir devlet olduğu vurgulandı ve Fransız okullarının Türkiye’nin koşullarına göre eğitim vermek zorunda olduğu ifade edildi.

Sayın Bakan’ın Fransız okullarıyla ilgili sözleri farklı bir bağlamlarda tartışıldı ve birtakım tepkilere yol açtı. Yusuf Tekin’e tepki gösterenler arasından Celal Şengör öne çıktı. Bu yazıda Celal Şengör’ün mektubunu kısaca değerlendirmeye çalışacağım.

Celal Şengör yayımladığı mektup ile Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e adeta savaş açtı ve ateş püskürdü. Şengör, mektupta, Fransız okullarının Yusuf Tekin’i ciddiye almamasını umut ettiğini yazıyor. Yani açıkça okul yönetimlerini Yusuf Tekin ve Milli Eğitim Bakanlığının uyarılarını dikkate almamaları yönünde teşvik ediyor, ayrıca Bakanlığın “eğitim programları”na uymayın çağrısında bulunuyor. Şengör, Yusuf Tekin ve Milli Eğitim Bakanlığına karşı Fransız okullarını tabiri caizse isyana teşvik ediyor ve şunları ilave ediyor:

“Charles de Gaulle ve Pierre Loti eğitim yuvalarını ‘sömürge okulları’ olmakla itham ediyorsun. Hayır! Bilhassa Pierre Loti bir Türkiye aşığı, Türk dostu büyük bir yazardı. Onun anısına saldırmak ülkemizi gayri medenî göstermez mi? Onun ve Nazi zorbalığına boyun eğmeden ülkesini Hitler’in pençelerinden kurtaran General de Gaulle’ün adını taşıyan okullar çağdaş medeniyetin gerektiği bir eğitim vermektedirler.”

Alıntıladığımız cümlelere göre Fransız okulları Piyer Loti ve Charles de Gaulle adını taşımalarından dolayı eleştiri konusu olamazmış. Çünkü Piyer Loti “Türkiye aşığı, Türk dostu büyük bir yazar”; Charles de Gaulle ise Hitler’e karşı savaşmış biridir. Yusuf Tekin ve Bakanlık ise bunu dikkate almayarak Piyer Loti’nin anısına saldırarak Türkiye’yi “gayri medenî” bir hâle getiriyor. Şengör’ün bugünkü Fransız okulları, bu okullardan birinin adı ve “gayri medenî”lik arasında kurduğu bağın aklîliği üzerinde kafa yormanın manası yok. Zaten o bununla yetinmiyor ve Charles de Gaulle adını da masaya sürüyor. İkinci okul “Nazi zorbalığına boyun eğmeden ülkesini [Fransa’yı] Hitler’in pençelerinden kurtaran” birinin adını taşıdığı için “çağdaş medeniyetin gerektiği bir eğitim” veriyormuş.

Celal Şengör’ün Fransız okullarıyla medenîlik arasında kurduğu bağlar önemsenmeli. Bunlar sıradan sözler değildir. Aslında Şengör, Fransız okullarıyla medenîlik ve gayr-i medenîlik (yarı medeni demek istiyor) arasında kurduğu zıtlık ilişkisi Yusuf Tekin’in Fransız müstemlekesi değiliz şeklindeki ifadesinin önemini ortaya koyuyor. Zira Şengör, meşhur Rudyard Kipling’in “White Man’s Burden (Beyaz Adamın Yükü)” adlı şiirine atıf yaptığının farkındadır. Kipling, Batı’nın kolonize ettiği topraklara Batı medeniyetini götürdüğünü, beyaz adamın omuzlarında böylesine ağır bir vazife olduğunu şiirsel bir dille ifade etmişti. Bugün aynı gerekçeleri Şengör’ün Fransız okullarını savunmak için gündeme getirmesi oldukça ilginçtir. Hâlbuki en azından Charles de Gaulle, Fransız millî tarihinin meselesi olmalıydı. Fransız millî tarihinin kendine özgü bir siması olan bu mühim şahsın mirasını herhalde Fransızlar başkalarıyla paylaşmak istemezdi. Fakat Şengör bu şahsın adını da Kipling’in yüküne ortak ediyor. Charles de Gaulle adının “çağdaş medeniyet” gerekçesi ile Türk milletinin önüne konulması da fazlasıyla “ilerici” bir adımdır.

Celal Şengör’ün Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yönelik mektubu ideolojik bir metindir. Fransız okullarını savunmak için Fransız edebiyatını ve Fransız millî tarihini öne sürerken Milli Eğitim Bakanlığının eğitim programlarını “gerici talepler”e indirgiyor. Bu açıkça jakoben bir tavırdır. Metnin tamamında ise müstemlekeci ve oryantalist bir dil hâkimdir. Bu tutumu değerlendirmek ve eğitim tarihimizdeki yerini sorgulamak elbette çok önemlidir. Zira bu üçünün birleştiği yerde hangi zihniyetin beslendiğini bu ülkede yaşayan hemen herkes az çok tahmin edebilir.

#Celal Şengör
#Eğitim
#Selçuk Türkyılmaz
1 ay önce
Celal Şengör’ün jakoben mektubu
Bir Başka Mesele: Çözülme baba otoritesinin sarsılmasıyla başladı
Transfer kaosu
Bu oyun gelişir
Gannuşi’den Gazze’ye giden yolu kim kapatıyorsa?
Dünya bize gebe, biz hakikate…