|
Türk halılarının en nadide örnekleri bir arada

Yolum Sultanahmet’e düştüğünde aklımın bir tarafında mutlaka Türk ve İslam Eserleri Müzesi gelir. Müze koleksiyonu itibarıyla alanında dünyanın en büyük müzelerinden biridir. Tarihi atmosferi ve bulunduğu konumdan dolayı da yıl boyunca yerli ve yabancı turistlerin güzel İstanbulumuzda vazgeçmedikleri noktalardan biridir.

Geçtiğimiz günlerde Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ne özellikle gittim. Geçerken uğramadım. Müzenin geçici sergi alanında biri küçük bir büyük iki sergiyi görmekti amacım. Müze Müdürü Ekrem Aytar beyefendi lütfedip hem sergileri gezdirdi hem de müzenin önemiyle alakalı bilgilerimi tazeledi.

Önce kısaca bu müzenin öneminden bahsetmek istiyorum. Yukarıda değindiğim gibi müzenin koleksiyonu son derece geniş. Koleksiyonda yaklaşık 40.000 eser mevcut. Bu eserin tamamının sergilenmesi mümkün değil zaten buna gerek de yok. Dünyanın hiç bir müzesinde bütün koleksiyon aynı anda sergilenmez. Yurtdışında akademik camia Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ni Halı Müzesi olarak da adlandırırlar çünkü çok önemli bir halı koleksiyonuna sahip. Dünyanın hiçbir müzesinde 3 tane Selçuklu halısını yan yana görmek mümkün değilken burada bu mümkün. Müzenin koleksiyonunda yaklaşık 1700 adet adet halı var. Müzenin en nadide eserlerinden biri de Cizre Ulu Camii’ni kapısı. Bu kapı 1969 yılında çalınıyor ve yurtdışına götürülüyor. Danimarka’da özel bir müzede ortaya çıkan kapı girişimler sonucu ülkemize dönüyor ve Mardin Müzesi’ne konuluyor. Sonrasında ise daha fazla kişini görebilmesi için Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ne geliyor. Ayrıca Hz. Ali ve Hz. Osman’a izafe edilen iki adet Kur’an-ı Kerim, Karahanlılar döneminde kalma ilk Türkçe meal müze koleksiyonundaki diğer çok önemli parçalar.

Benim görmek istediğim sergilerden biri halılara dair. “Aşkla Düğümlenen Sanat” başlıklı sergide müzenin halı koleksiyonundan bir seçki sunuluyor. Bu sergi geçtiğimiz günlerde ülkemizde düzenlenen 15. Uluslararası Doğu Halıları Konferansı (ICOC) vesilesiyle açılmış. Türk halılarının en nadide örnekleri bir arada sunuluyor. Yüzlerce yıl önce dokunan halıların bugün bile hâlâ ilgi görmesi ve bize hikayeler anlatması son derece etkileyici. Her bölgenin her zamanın aynı silsile içinde farklı yaklaşımlar içinde olması, benzer teknikler kullanarak ortaya farklı eserlerin çıkması Türklerde halı sanatının önemini gösteriyor. Her halının farklı bir hikayesi mevcut. Tıpkı resimler gibi halıların da kendi alegorileri, sembolleri var. Dünyanın en eski halısı olarak kabul edilen ve şu an St. Petersburg’daki Ermitaj Müzesi’nde yer alan Pazırık Halısı’yla 100 yıl önce Anadolu’da dokunan bir halının akrabalığını görmek mümkün. Bu açıdan Aşkla Düğümlenen Sanat isimli sergiyi her sanatseverin görmesi gerektiğini düşünüyorum.

Müzedeki diğer geçici sergi ise özel bir koleksiyondan Osmanlı dönemindeki Suriye ve Lübnan tekstillerini sanatseverlerle buluşturuyor. Geometrik desenler, çiçek motifleri, yıldız ve hilal, kuşlar ilk bakışta dikkatimi çeken unsurlar oldu bu tekstillerde. Farklı amaçlar için dokunmuş ama benzer görsel dile sahip bu eserleri bir arada görmek çok değil yüzyıldan biraz daha önce bu ürünleri üretenleri hepsinin tek bir devlet çatısı altında olduğunu hatırlamak ayrıca hüzünlendirdi. O tarihlerde, bugün göz yaşlarıyla baktığımız coğrafyada kanın eksik olmadığını görmek üzücü. Gazze’de soykırım olanca şiddetiyle devam ediyor. Lübnan, Suriye, Irak’ın durumu ortada. Bu coğrafyayla tekrar kuvvetli bir bağ kuracaksak ortak geçmişimizin en önemli yansımalarından olan sanatı ihmal etmeden bunu yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

Her iki sergi de 23 Ağustos’a kadar ücretsiz ziyaret edilebiliyor.

#Aktüel
#Sergi
#Samed Karagöz
2 ay önce
Türk halılarının en nadide örnekleri bir arada
Transfer kaosu
Bu oyun gelişir
Gannuşi’den Gazze’ye giden yolu kim kapatıyorsa?
Dünya bize gebe, biz hakikate…
“Ya kezzabi ya a’milil Amrikani / yallah irhal ya Sisi”