|
Bir suikast girişiminin anatomisi…

Donald Trump’a yönelik suikast girişiminin atlatılması, ABD’yi sadece uçuruma yuvarlanmaktan kurtarmadı, uzun süredir ‘final’ havasıyla beklenen Başkanlık seçimlerinin olası komplikasyon-larından kaygılanan dünyayı da rahatlattı…

Fakat risk, bunun da yerküreye vurabilecek dalgalarının potansiyeli varlığını koruyor. Yani, ‘uçurumun kenarında’ hali sürüyor…

Bir, suikasta 4 kulvardan bakmak/görmek/kurmak kolaylaştırıcı olabilir; a) kriminal/teknik yön, b) ABD, c) küresel bağlam, d) aralarındaki bağlar/geçirgenlik…

İki, neredeyse ‘sürpriz değildi’. Hem Türkiye’de hem dünyada sayısız insan Trump’a suikast olabileceğini yazmış ve söylemişti. Tahminlerin tek ihmali, sorunun Trump’tan değil, ABD ve dünyanın halinden kaynaklanmasıydı…

Üç, ‘Öldürmek’ içindi! Bu tip olaylar senaryo üretmek için mümbittir ama olayın adli/teknik okuması, Trump’ın yok edilmesi kararını gösteriyor. FBI’ın olayın üzerinden 24 saat geçmeden yaptığı, “fail yalnızdı” açıklaması bile bunun işareti!

Dört, mini parantez; ABD, “başkan vurmayı” fetiş haline getirdi. Dünyada benzeri yoktur. Politik kültürünün parçasına dönüştürdü. “Sanatı ve medya”yı da bu yolda araçsallaştırdı. (Taxi Driver-1976 odur.)

Beş, Trump’ı öldürmek hedefse, “ölseydi ne olacaktı” sorusu ‘çözücü’ ipucu çıkarabilir. Gerçekleşeydi, ‘şeytanî’ bir tablo oluşacaktı…

Altı, Düne kadar, küresel belirleyiciliği de olan Başkanlık seçiminin, ‘Demans ile Deli’ arasında olacağının ‘şakası’ yapılıyordu. Ancak ortaya çıkacak istikrarsızlık, hem ülke hem dünyaya sari bir sürükleniş yaratabilirdi. Ocak 2021 Kongre Baskını’ndan bu yana hem ABD öyle bir iklimde yaşıyor hem de dünya ‘3’üncü Büyük Savaş’ şartlarını taşıyor. Yani seçim ‘demons’lar arasındadır…

Yedi, potansiyel savaşlar, genel ekonomi ve çok kutupluluk, Gazze ve Ukrayna gibi hayati coğrafyaların içinde bulunduğu durum, dünyada seçimler yılı olmasının stresi -bu dosyayı daha donatabiliriz- dünyayı ‘kaosa müsait’ şartlar içinde tutuyor…

Sekiz, JFK-Reagan-Trump suikastlarının konjonktürleri arasında bir örüntü hissediliyor. Hepsinde hem ABD hem dünya eş zamanlı bir ‘eşik’ üzerineydi, savaşlar, suikastlar kaçınılmazdı. Hepsi, Amerikan iç güç mahfilleri ile dış güç mahfilleri arasındaki rekabet ve ittifakları açısından benzerlik gösteriyor. Tehlike bu ve yerinde duruyor…

Dokuz, Suikastçı bize hiçbir şey söylemiyor. Söyleyemez de. ‘Tetiği çeken katili bilmez’. Silaha da boşuna bakıyoruz. ‘Özel’ değil. O da bir şey anlatamaz…

On, Trump’ı korumakla görevli Gizli Servis unsurlarının hatalarını anlatmaya gerek yok. Amerikan basını hepsinin ipini çekti zaten; “Gizli Servis, eski başkana platformdan inerken eşlik etti” veya “İlk iş günü gibi”, vs. Trump’ın Gizli Servis’i güzelleyen açıklamalarını da umursamayın. Başkan olduğunda kendini onlara teslim edecek! Mesele, bu denli iş bilmezlikle suikast arasında ilinti olup-olmadığıdır. Trump’ın başkanlık dönemindeki ulusal güvenlik danışmanı Steve Bannon, “suikastın başındaki kişi Gizli Servis’in direktörüdür (Kimberly Cheatle)” imasında bulunuyor.

On bir, Amerika özelinde; Beyaz Saray’a “intikam almak” için dönecek adam vuruldu!..

On iki, Batı özelinde; demokrasilerin kerteriz noktası ABD demokrasisi herkesin gözü önünde can çekişiyor.

On üç, Başkanlık seçimi özelinde; Suikast, seçim kampanyasını baştan tanımladı. Ama henüz sandığı değil!

On dört, küresel bağlam; Biden-Trump, rekabeti/seçim yarışı olarak gözlenen gerilim buzdağının ucu. Hangisinin, “yeni dünya düzeninde/çok kutuplu dünyada” hangi rolü oynayacağı, hangi tarafta olacağı asıl soru. Bu bir yandan ABD içi cepheleri tarif ederken, diğer yandan bunların küredeki taraflarını/planlarını ifşa ediyor…

On beş, Örneğin, Amerikan müesses nizamı içindeki çekişen veya kesişen güç unsurlarını tarif edebilirsiniz; Neo-Con’lar, Yapay Zeka (!), Dışişleri Bakanlığı, Pentagon, Centcom, sermaye grupları, askeri endüstriyel kompleks, dîni ögeler, metafizik aidiyetler, Evanjelikler, enerji, silah, dijital odaklar, her türden lobiler, CIA, ama.. Amerika’nın elinden “savaşları” alamazsınız. Bir olurlar, öldürürler. Birbirine rakip görünen odaklar arasında mutabakat alanları vardır. Birincisi paradır. “Paranın şekli/rengi” konusunda birbirlerinin gırtlağını sıkarlar ama kendi aralarında bir mesele olarak görürler. Paranın ve üzerinden siyasi gücün devşirildiği yere dokundurtmazlar…

On altı, Az açalım; Amerikan’da “özel sermaye” her zaman ayrıcalıklı olmuştur ve “liberal dönem” zirve yaptığı yerdir. Ülke tarihinde ilk kez sermaye, onun da özel bir türü, “yüksek teknoloji, dijitalizasyon, Yapay Zeka” ve ‘hardware’ kaynaklarını ellerinde tutanlar, hükümet üzerinde hükümet etme noktasına, bunu talep etme gücüne eriştiler. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, olası dünya savaşının 3 nedeninden biri olarak YZ’yi saymasını hatırlayalım…

On yedi, Bunun karşısında da yerleşik düzenin kadim (!) sermaye grupları bulunuyor; finans, bankacılık, dolar mimarisi, enerji kardeşliği, vb. Yükselen doğu, antidolarizasyon kampanyasında büyük ilerleme kaydederken, eşyanın tabiatı gereği “Coin” ittifakı kuruyor. Bu, hem suikast hem ABD iç dinamikleri hem yeni dünya düzeni arasındaki rabıtanın örneklerinden sadece biridir…

On sekiz, ABD iç siyaseti/seçimler açısından suikast girişiminin nasıl bir çıktı ürettiği tartışmalıdır. Trump’ın bugüne kadar, “onlar” diyerek seçmenine “muğlak” bir düşman olarak sunduğu her şey suikastla kendini ibra etti. Kitlesi içinde şüphesi olanları da konsolide edecektir. Nitekim Obama’nın eski stratejisti David Axelrod, “artık bir Mesihimiz var” dedi…

On dokuz, Mesih bazıları için müjde olabilir ama dünya için alamettir!

Yirmi, seçim sonucu ne olursa olsun, ‘küresel bağlam’ değişmeyecektir! ‘Yeni başlıyor’ demektir…

#ABD
#Suikast girişimi
#Trump
#Nedret Ersanel
2 ay önce
Bir suikast girişiminin anatomisi…
Transfer kaosu
Bu oyun gelişir
Gannuşi’den Gazze’ye giden yolu kim kapatıyorsa?
Dünya bize gebe, biz hakikate…
“Ya kezzabi ya a’milil Amrikani / yallah irhal ya Sisi”