|
Bir rol model olarak Kuzey Kore

ABD ve İngiltere Irak’ı işgal ederken şunları söylüyordu: Saddam Hüseyin yönetimi Filistinli intihar bombacılarına maddi destek sağlıyor, insan haklarını suiistimal ediyor, El-Kaide’yi ülkesinde barındırıyor. Ülkeyi terör örgütlerinden temizleyeceğiz, Irak’ı demokrasiye kavuşturacağız.

Saddam yönetiminin Filistinli intihar bombacılarına parasal destek sağlandığı bulgusuna rastlanılmadı. İnsan hakları suiistimalleri diye söylenen şeylerin, mesela Saddam’ın askerlerinin kuvözlerdeki çocukları havaya atıp yere bırakarak acımasızca öldürdüğü gibi iddialar, ABD’nin pompaladığı algı operasyonları çıktı.

El-Kaide ile Saddam yönetimi arasında doğrudan ilişki olduğuna dair kanıt da bulunamadı.

Elbette en büyük motivasyon kaynağı, Saddam’ın elinde bulunduğu iddia edilen kitle imha silahlarıydı. ABD ve Birleşik Krallık, 40 ülkeyi kitle imha silahları motivasyonuyla işgal için ikna etti. İşgalin adını da “Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu” koydular. Bugün bağımsızlık yolunda referanduma gitmek isteyen Iraklı Kürtler de bu “özgürlük” yani işgal projesine kuzeyden destek verdiler.

Irak ordusu direniş göstermedi, Saddam yakalandı ve idam edildi, heykeli dünya medyasının önünde devrildi ve savaşın sembolü haline getirildi. Milyonlarca insan öldü, milyonlarca insan ülkesini terk etti.

Terör örgütlerini ülkeden çıkarmaya gelince… Hayır! İşin aslı, Irak’ın işgali terör örgütlerini bölgeye yerleştiren bir Truva Atı operasyonu oldu. İşgal, bugün hala bu gerçekten bir radikal İslamcı örgüt mü yoksa arkasında ABD, İsrail ve İngiltere gibi güçler mi var sorusunun sorulduğu ve fakat bu soruların tam olarak cevaplanamadığı DAİŞ gibi karanlık bir canavarın doğmasına yol açtı.

Kitle imha silahlarına gelince… en büyük palavra da buydu. Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan komisyon kimyasal silahların varlığı konusunda kanıtlarının olmadığını açıkladı.

İddia edilen her şey, işgali meşrulaştırmak üzere söylenen bir yalan rüzgârıydı. O günün ABD (Bush) ve İngiltere (Blair) yönetiminin, kendilerince masum dünya içinse korkunç yalanları cehennemin kapısını araladı.

Şimdi, ABD’nin masasının üzerinde bir Kuzey Kore krizi var.

Irak, kitle imha silahları olmadığı halde var denilerek işgal edilmişti. Şimdilerde, Kuzey Kore, göstere göstere, neredeyse her hafta bir nükleer füze denemesi yapıyor. Irak yalanlarla işgal edilmişti, Kuzey Kore’ye doğrulara rağmen dokunulamıyor. ABD’nin yapabildiği tek şey laf dalaşı… ABD Başkanı Donald Trump sosyal medya hesabından tivit atıp duruyor, hepsi bu.

Güvenlik uzmanları, “eğer savaş çıkarsa” diyerek şimdiden simülasyonlar yapıyorlar. Bir görüşe göre, eğer gerçekten nükleer silahların kullanıldığı bir savaş olacaksa, sivil veya asker olarak, daha ilk haftada 300 bin ila 400 bin arasında insan hayatını kaybedecek. Üçüncü haftanın sonunda 2 milyon insan ölecek. Ve savaşın yol açacağı toplam ölü sayısı ise 25 milyon civarında olacak.

Kaldı ki, olası bir savaş, sadece ABD-Kuzey Kore sıcak savaşı değil, aynı zamanda ABD müttefikleri ile Çin ve Rusya arasında bir savaş olacak, kelimenin tam anlamıyla “nükleer füzelerin havada cirit attığı böyle bir savaşta” ABD, ikinci dünya savaşından bu yana en büyük kaybını verecektir. Vietnam savaşında 60 bin Amerikan askeri hayatını kaybetmişti ve bu ABD içinde ciddi tartışmalara sahne olmuştu, sadece Amerikan askerleri değil, ABD’li pek çok aile Vietnam savaşı dolayısıyla ciddi sendromlar yaşamıştı. ABD sokakları savaş karşıtlarının protestolarıyla dolmuştu ve hükümet işin içinden çıkamaz hale gelmişti. Kuzey Kore modellemesinde, ABD içindeki protestolar, zaten meşruiyeti sorgulanan Trump yönetimi için Kuzey Kore’nin nükleer füzelerinden daha yıkıcı, daha tahrip edici olacaktır.

Böyle bir savaşı göze almak için iki çılgın lidere ihtiyaç var ve aslında o iki çılgın mevcut. Ancak, deli deliyi görünce sopasını saklarmış misali, iki çılgın nükleer füzelerini saklarsa, yani ufukta beliren savaş hiç yaşanmazsa, bu kez de Kuzey Kore bir rol model haline gelecek.

O rol model anlayışı şudur: “Eğer elinde, binlerce kilometre öteyi tehdit edebilen nükleer silahlar varsa kimse sana dokunamaz. Yüzölçümünün büyüklüğü değil, füzelerinin gücü önemlidir.”

Yani, olası bir nükleer savaşın sonunda çıkarılacak ders “nükleer silahlar insanlığın sonudur” görüşü olurken, savaşın yaşanmamasından çıkarılacak ders ise, “nükleer silahlar dünyanın süpergücü olmakla övünen herhangi bir ülkesine karşı en iyi kafa tutma yöntemidir” görüşü olacak. Başka bir deyişle, “günün birinde Irak’a yapıldığı gibi yalanlarla, düzmece istihbarat raporlarıyla, sahtekârlıkla işgale uğrayacağıma, Kuzey Kore gibi göstere göstere kilometrelerce öteye giden nükleer füzelerimin olduğunu ilan ederim, daha iyi…” sonucunu ortaya koyacaktır.

Bu da, gelecekte, pek çok ülkenin “nükleer silah üret, korkularına son ver” politikasını benimsemesine ve dünyanın artık nükleer güçlerle donanmasına yol açacaktır. Özetle, ok yaydan çıktı, artık iyi bir seçenek yok.

#Kuzey Kore
#Irak
#Saddam Hüseyin
7 yıl önce
Bir rol model olarak Kuzey Kore
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle