Futbol dünyası yıllardır Ballon d'Or ödülü ile alakalı tartışmalar yaşıyor. Fransız bir futbol dergisinin ödülü olması elbette onu ne çok değerli kılıyor ne de çok

değersiz. Elbette futbolun vicdanlarda da bir muhakemesi var ve herkes bu ödüle kendi istediğine veriyor. Kaleciler mesela, her ödül törenini iç çekerek izliyorlardır.

Forvet olmak avantajlı tabii, işin şöhretli ve görünür kısmında olmak. Futbol sonuçta bir skor oyunu ancak bu oyunu güzelleştiren başka faktörler de var. Biri atar elbet biri tutar. Kalecilerin, FIFA The Best ödülü dahil bu tür yarışmalarda en iyi olma şansı verilmemesi futbolun bir adaletsizliği. Oyunun değil yani bizlerin zihnindeki futbol algısının karşılığı bu. 2022 yılında Karim Benzema belki de hepimizin yağlarını eriten şekilde Ballon d'Or'u kazanmıştı. Yıllar sonra bambaşka bir ismin ve çok istenilen bir ismin ödülü alması bizleri elbette mutlu etti. Hayalimiz bir gün bu büyük ödülleri kalecilerin de kazanması hatta bir sol bekin veya ön liberonun... Bu ödülleri eminim ki hiç umursamayan çok yıldız futbolcu vardır ve bana kalırsa da en doğrusunu onlar yapıyor. Çünkü hepimiz kendi vicdanımızda ödülleri veriyoruz. Futbolun belki de en güzel yönlerinden biri de işte bu duygusal boyutu. Her şeyi sahanın içinden ibaret göremeyişimiz.

Ödül törenleri, alkışlar ve bolca ışık... Kimisi çok sever, kimisi ise hoş bir seda bırakmak ister ardında. Totti bu ödülleri hiç almadı, Messi ve Ronaldo ise bolca. Ama say deseler 10 futbolcu, illa ki Totti de olur aralarında. İşte buna da futbolun vicdanı diyorum iç muhakememde. Bunu da ne dergiler belirler ne de otoriteler. Bunu sokakta top oynarken attığı golden sonra en sevdiği futbolcunun adını haykıran çocuklar belirler.