|

Zeytinin sırrını kökünden çözdü

İzmir’in Torbalı ilçesinde kötü koşullar altındaki zeytin ağaçlarını kurtarıp onları fidanlığında köklendiren Hüsnü Özkaya, bu ağaçları doğaya kazandırmaya çalışıyor. Özkaya,“Kutsal ve kadim olan bu ağaçları, doğaya ve zor koşullara direnen bir sır olarak görüyorum. Amacım onları yaşatarak gelecek nesillere güzel bir miras bırakabilmek” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 27/05/2018 Pazar
Güncelleme: 04:52 - 27/05/2018 Pazar
Yeni Şafak
Hüsnü Özkaya, uzun yıllar zeytin ağaçlarını koruma altına alarak onları yaşatmaya çalışıyor
Hüsnü Özkaya, uzun yıllar zeytin ağaçlarını koruma altına alarak onları yaşatmaya çalışıyor

Çocukluğundan beri doğayla iç içe olan Orman Endüstrisi Mühendisi Hüsnü Özkaya, uzun yıllar zeytin ağaçlarını koruma altına alarak onları yaşatmaya çalışıyor. İzmir Torbalı’daki fidanlığında zeytin ağaçlarını büyük saksılarda köklendiren Özkaya, hayatının hiçbir döneminde topraktan kopamamış. Zeytinin nasıl yetiştiğini ve bu ağaçların asırlardan bugüne nasıl ulaştığını hep merak ettiğini belirten Özkaya, asıl hedefinin bu ağaçları büyütüp doğaya kazandımak olduğunu söylüyor. Zeytin ağaçlarının kutsal ve kadim olduğuna değinen Özkaya, herkesin sofrasına konuk olan bu besin maddesinin diğer meyve ağaçlarına göre farklı bir yere sahip olduğunun da altını çiziyor.


500 YAŞINDA AĞACIM VAR

Şu an emekli olan ve fidanlığında zeytin ağaçları yetiştirmeye devam eden Özkaya, hem üretim yapıyor hem de çeşitli nedenlerle sökülmek zorunda kalan zeytin ağaçlarını alarak onları yaşatmaya çalışıyor. Torbalı Orman Fidanlığı’nda 8 yıl çalışan ve hayatının geri kalan kısmında bu görevi yerine getirmeye devam eden Özkaya, “Artvinli olmam nedeniyle doğaya hiç yabancı değildim. Bu nedenle üniversite eğitimimi de bu alan üzerine aldım. Meslek geçmişim ve yaşantımda hep toprak vardı. Orman fidanlığında çalıştığım süre içinde yılda 7 milyon fidan üretiyorduk. Bütün çabamız doğa içindi. Elimizde 500 yaşına gelmiş zeytin ağaçları var. Zeytin ağaçlarını doğaya ve zor koşullara direnen ve günümüze kadar gelmiş bir sır olarak görüyorum” diyor. Yapılaşma nedeniyle zeytin ağaçlarının yok olmasına çok üzüldüğünü belirten Özkaya, “Bu yapılaşmalar zorunlu nedenlerden ötürü oldu ve biz de yeni fidanlar dikerek ağaçlarımızı yaşatmaya çalıştık. En son Edremit’te Kızılay’ın bir alanı vardı. Orada da zorunlu olarak bir sanayi sitesi kurulacaktı. Oradaki ağaçları da köklendirdik, kurtardık” şeklinde konuşuyor.


BARIŞI TEMSİL EDER

Zeytin ağaçlarının bakımı için özel çalışmaların yapılması gerektiğini belirten Özkaya, “Zeytin ağaçlarının sökümünden nakledilmesine ,ekiminden bekletilmesine kadar titiz bir çalışma yapmak gerekiyor. Biz onların itinayla sökülmesini, budanmasını takip ediyoruz. Daha sonra da bunları değişik maddeler ve gübrelerle destekliyoruz” diyerek devam ediyor: “Zeytin ağaçları daha çok İzmir’in sahil kesimlerinde ve Karaburun’da yaygın” ifadelerini kullanıyor. Bölgede hemen hemen herkes tarafından da tanınan Özkaya, “İnsanlar fidanları olduğu zaman bana ulaşıyor. Oldukça özverili çalışan ekibimle birlikte gerekli çalışmaları yaparak bu kadim ağaçları doğaya hediye ediyoruz. Zeytin ağaçları barışı temsil ediyor. Bu nedenle yeryüzünde daha çok var olmalılar” diyerek şunları kaydediyor: “Sadece İzmir’de değil farklı bölgeleri gezerek de zeytin ağaçları tespit ediyorum. Her bölgeye yetişme şansımız yok ama elimizden geldiğince haberdar olduğumuz yerlerde bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Yaptığımız bu çalışmalarla da zeytin ağaçlarına olan ilgi her geçen gün artıyor.”

KURAKLIK TEMEL SORUNUMUZ

Zeytin ağaçlandırmasının yaygınlaştığını ifade eden Özkaya, “Bir ağacın olgunlaşıp ürün vermesi yıllar alıyor. Yasalarımız zeytin ağaçlarının olduğu bölgeleri yapılaşmaya açmama yönünde hazırlanmış. Halkımız da bu yönde bir duyarlılık söz konusu. Günümüzde kuraklık zeytin ağaçlarını olumsuz etkiliyor. Kışlar ılık geçerken soğuklar daha çok bahar aylarında görülüyor. Bu da iklim değişikliğinin olumsuz etkileri olarak karşımıza çıkıyor. Biz zeytin ağaçları dışında doğada kaybolmaya yüz tutmuş türler ve bölgeye özgü türler üzerinde de çalışıyoruz. Örneğin İzmir’de Selluka adlı bir bitkimiz var. Bu bitki de yok olmak üzere. Onu da doğaya kazandırmaya çalışıyoruz” şeklinde konuşuyor.

  • Gençlerin eli toprağa değmeli
  • Gençlerin doğayla iç içe yaşaması gerektiğini belirten Hüsnü Özkaya,“Gençlerimizin eli toprağa değmiyor. Özellikle eğitim aşamasında bunlara çok dikkat etmek gerekiyor. Çocuklara kamplar düzenleyerek onların yaşadıkları çevreyi keşfetmeleri sağlanmalı. Bilişim çağı ve internet gençlerimizin hayatını kolaylaştırdı ama onları adeta esir aldı. Onlar doğayı internet üzerinden görüyor fakat doğayı yaşamadıkları için bazı şeylerin farkında değiller. Ama tamamen duyarsızlar da diyemeyiz tabi” diye konuşuyor.
#İzmir
#Torbalı
#Zeytin
6 yıl önce