|

Üstad'ı evimizde sakladık

Gazeteci yazar Üstün İnanç, kendini yakın çevresinde bulunduğu Üstad Necip Fazıl'ı bir yazısından dolayı ceza aldığında evinde saklamış. İnanç o günleri şöyle anlatıyor: "Üstad'ı gördük, kafam dedi karma karışık. Basın affı çıkana kadar bizde saklanın dedik ve 1-2 ay bizde kaldı."

Yeni Şafak ve
04:00 - 12/11/2017 Pazar
Güncelleme: 04:33 - 12/11/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Gazeteci, yazar, tiyatrocu Üstün İnanç, kültür sanat dünyası tarafından yeniden keşfediliyor.
​Gazeteci, yazar, tiyatrocu Üstün İnanç, kültür sanat dünyası tarafından yeniden keşfediliyor.

Gazeteci, yazar, tiyatrocu Üstün İnanç, kültür sanat dünyası tarafından yeniden keşfediliyor. 80 yaşındaki İnanç'ın bir yandan kitapları Mihrabad Yayınları arasından çıkıyor bir yandan da eserleri tiyatro sahnesine taşınıyor. Hapis cezası alan Necip Fazıl'ı evinde saklayan Sultan Abdülhamid oyununu 519 kez sahneleyen, Üstad'ın gazete yazılarını ilk okuyan kişi olan İnanç ile Necip Fazıl'lı günleri ve yazı serüvenini konuştuk.

* Roman yazmaya nasıl karar verdiniz?

Meslek olarak gazeteciyim. Düzeltmenlikten genel yayın yönetmenliğine kadar her işi yaptım. Daha sonra bu başörtüsü dramı önüme çıkınca bekledim ki hani roman yazan insanlar bunu konu edinsin. Kimse yanaşmadı. Bunun üzerine ben yazdım. 'Yalnız Değilsiniz' ile roman hayatıma başladım. Ondan sonra peş peşe gitti.

* Makedonya Gamzesi peki?

"Makedonya Gamzesi", "Yağmur Kanla Başladı" ile birlikte nehir romandır. Orada İstanbul çocuğu Fehmi'nin Makedonya kavgası var. Osmanlı'nın tükenişe yaklaşan dönemi, krizli zamanlarını anlatıyoruz. Zaten böyledir yaşadığımız şeyler. Bugün de mazlum coğrafyaların, Müslüman halkların davası için çabalıyoruz. Tarihi olaylardan ibret almak gerekli. "Kanayan Yara Bosna" adlı bir dizi yazdım, rahmetli Yücel Çakmaklı da çekmişti. Osmanlı Devleti bitmiştir diye Osmanlı'dan vazgeçmiş değiliz. O zamanlar Bosna krizi vardı, şimdi Kerkük meselesiyle ilgileniyoruz. Endonezya'daki Müslüman'ın da sıkıntısı ile ilgilenmek zorundayız.

* Tiyatro geçmişiniz de bulunuyor...

Tiyatro benim ikinci şapkam. Aktör, yönetmen ve yazar olarak görevler aldım. Yetiştirdiğimiz insanlar da oldu. Üstad Necip Fazıl'ın kaleme aldığı Sultan Abdülhamid isimli bir oyun vardır. Bu oyunu Türkiye'de 519 defa temsil ettim. Bu oyunla kasabalara kadar giderek halka ulaşmasını sağladık. İlk defa Abdülhamid tartışması aşağı yukarı bununla başlamıştır. Ona Kızıl Sultan diyorlardı. İlk karşı çıkan Üstad ve Nihal Atsız'dır. Ben de Göksultan diye bir oyun yazdım. Böyle böyle algılar değişti. "Yalnız Değilsiniz"sonrası Elhamdülillah bir kamuoyu oluştu başörtüsüne bakış değişti. Buna hizmet deniyor. Üstü kalsın.

KÜLTÜRÜ İHMAL EDEMEYİZ
* Romanın oyunlaşma süreci hakkında ne söylersiniz?

"Makedonya Gamzesi" Şehir Tiyatrosu sanatçısı Tarık Şerbetçioğlu tarafından sahneye konacak. Balkanlar hakkında bir proje hazırlamak istemişler ve bu eser seçilmiş. Esere sağdık kalınarak hazırlanan müzikal tiyatro metni beni memnun etti.

* Günümüzdeki Osmanlı temalı yapımlar hakkında ne söylemek istersiniz?

Şimdi intihal kelimesini sevmem yani aktarma, kopya çekmek. Sevmem ama tarihteki olgular insanları bakışına, sanatçının anlayışına göre değişir. Benim bakış açıma uyan bazı yapımlar var. Ancak daha güzeli her zaman olabilir. Tarihi yeniden keşfetmeye gerek yok biz neysek oyuz. Yani bizim iddiamız yoktur davamızın iddiası vardır. Davamız da Büyük Doğu davasıdır. Ben Büyük Doğucuyum. Necip Fazıl'ın Allah rahmet eylesin izindeyim.

* Bu yapımların sayısı arttırılmalı mı?

Mutlaka olmalı ki insanlar yavaş yavaş ne olduklarının bilinci içerisinde daha dik yürümeye daha dik konuşmaya başlamalı. Yani milletimiz millet olarak ortaya çıkmalı. Bunu çıkaracak olan da bu tür şeylerdir. Kültürdür yani. Kültürü ihmal ettiniz mi yapamazsınız. Tarih öğrenmek yürüyüşü bile değiştirir.

* Şu ara masanızda ne var?

Necip Fazıl ile olan hatıralarımı yazıyorum. Bitmek üzereydi. Hava şartları yüzünden sağlığım biraz kötüydü ama bitireceğim inşallah. İkincisi "Gök Sultan Abdülhamid" oyundu, nasip olursa onu da roman yapacağım. Yaşımıza bakmadan biraz küstahlık yapacağız.


Necip Fazıl iki ay evimizde saklandı
* Necip Fazıl'la ilgili ne söylemek istersiniz?

Benim üstadım, ne söyleyebilirim ki. Ben onun azad kabul etmez kölesiyim. Nur içinde yatsın.

* Necip Fazıl'ın yazma anına hiç tanık oldunuz mu?

Bahri Zengin, İsmail Kazdal ve ben bir teyzenin evinde pansiyon gibi kalırdık. Bir gün bir hava alalım diye çıktık Laleli'ye doğru yürüdük. Üstad'a rastladık. Hepimizin kendisine büyük hürmeti var tabi. Vaziyeti anlattı. Kafam dedi karma karışık. Hayrola Üstadım dedim. Bu 1965'e varan bir zaman da oluyor. Üstad'a bir hakim kafayı takmış. Yazdığı bir yazıdan dolayı mahkumiyet için karar alınmış. Temyiz de tastik etmiş onaylamış. Bu vahim durumu değerlendirdik. Dedik ki Süleyman Demirel yeni başbakan oldu, basın affı çıkartmaya vaadi de var. Basın affı çıkana kadar saklanacaksınız. Nereye gideyim dedi, bize buyurun dedik. Daracık bir yer. Böyle bir, bir buçuk ay veya iki ay artık tam hatırlayamıyorum bizde kaldı. Günde iki gazeteye köşe yazısı yazardı. Çok kahve, çay ve sigara içerdi. Sabahları odamın kapısına vurup kalk derdi, hadi camiye gidelim. Unutamam o güzel günleri.

* Başka ne hatırlıyorsunuz?

Bir gün Sovyet Başkanı Aleksey Kosigin buraya gelmiş. Ramazan ayı. Demirel o zamanlar başbakan. Kosigin ile yapılan kabul töreninde de viski içmiş. Öbür taraftan akşam tekrar iftar yapmış. Demişler ki sen ne yapıyorsun sayın Başbakan, bi burada bi orada. Demiş ki orada Başbakan Süleyman Demirelim burada oruç tutan namaz kılan vatandaş Süleyman'ım. Bunun üzerine üstad bir yazı yazmıştı. Sen nesin? Başbakan Süleyman Demirel, vatandaş Süleyman, çoban Sülü falan korkunç bir yazıydı. Al bak oku dedi, okudum. Nasıl olmuş dedi. Güzel Üstadım dedim. Ne demek ulan güzel dedi. E ne yapayım üstadım dedim. Harika de dedi, havalara zıpla dedi... Çocuk gibiydi Allah rahmet eylesin.

#Üstün İnanç
#Makedonya Gamzesi
#Necip Fazıl Kısakürek
6 yıl önce