|

Tokluk hapının dayanılmaz küçüklüğü

Dünyamızın giderek küçüldüğünün, kimi zaman bir cebe, kimi zaman bir hapa dönüştüğünün bilmem ne kadar farkındayız. Yenilikler ve gelişmelere ilişkin olup bitenleri oturup seyrettiğimiz bu görsel çağda herşey o kadar hızlı değişiyor ki. Takip etme imkânı pek yok gibi. Hızlı değişim bir yana yavaş yavaş büyüdüğümüzü veya yaşlandığımızı da hoş fark etmiyoruz ya. Yiyip içtiklerimiz de bu minvalde aynı şekilde değişime uğruyor.

Muhammed Gümüş
04:00 - 14/01/2024 Pazar
Güncelleme: 00:33 - 14/01/2024 Pazar
Yeni Şafak
Muhlep
Muhlep

Sofrada ve damakta olanlar arttıkça lezzet ve ağız tadı, daha da önemlisi faydası giderek azalıyor. Lokmalar büyüdükçe sağlık küçülüyor.

Bin bir zahmetle topraktan sofraya gelen gıdanın artık vitamine, tablete, hapa dönüşmesi ve bu trendin giderek artması ne acı. Sağlık ve gıda endüstrisi hatlarında harıl harıl çalışma bu boyut değiştirme ve küçülme amacıyla devam ediyor. Bu kapsamdaki haberleri her geçen gün daha sık okuyor, görüyor veya duyuyoruz. “Sen hangi vitamini alıyorsun, ben falan vitamini hiç eksik etmem” gibi laflarla bezeli diyalogları sık sık duymuş olmanız mümkün. Vitamin hapları yetmedi, yemek hapları, o da yetmedi, yaşlanmama hapları, o da yetmedi, büyüme hapları da çıkarsa şaşırmayın.

Basında yer alan tokluk hissi veren hap hakkındaki haber özetle şöyle: ABD’li bilim adamları midede titreyerek tokluk hissine neden olan bir hap geliştirdi. İlaç obezite ile mücadelede etkili olabilecek. Çalışmanın dünya genelinde giderek artan obezite sorununa çare olabileceği belirtiliyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) bir grup bilim adamı, normal şartlarda yemek yedikten sonra salgılanan ve tokluk hissi veren C-peptid, Pyy ve GLP-1 gibi hormonları tetikleyen bir hap geliştirmeyi başardı. Hap verilen hayvanların yaklaşık yüzde 40 daha az yediği gözlendi. İçerisinde mikro titreşim motorları bulunan ve midede titreyerek tokluk hissi oluşturan Vibrating Ingestible BioElectronic Stimulator (VIBES) adlı hapı hayvanlar üzerinde deneyen ekip, hap verilen hayvanların hap verilmeyenlere göre yaklaşık yüzde 40 daha az yediği sonucuna ulaştı.

Bizim ülkemizde bunun gibi geliştirilen haplara benzer şeyler yani bu türden bilimsel çalışmalar yok. Ama halihazırda iki güzel çalışma var, Özetle size sunmak isterim. Gelişme ve büyüme anlamında önemli adımlardan görüyorum. Çalışmalar geleneksel yöntemlerle üretilen bir peynirin tadı, yapısı ve özelliği bozulmadan aynı şekilde nasıl endüstriyel boyuta taşıyabileceğimize veya gıdaların raf ömrünü daha sağlıklı yöntemlerle nasıl uzatabileceğimize dönük gelişmelere örnek teşkil ediyor.


Kargı tulum peyniri

Kargı tulum peyniri TÜBİTAK projesiyle endüstriye kazandırılacak. Proje geleneksel yapısı ve dokusu bozulmadan endüstriyel ürüne dönüştürülmesini amaçlıyor. Konuyla ilgili çalışma Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Gamze Nur Müjdeci ile bölüm öğrencileri Şeyma Nur Yiğit ve Nilofar Molaei Balov tarafından yürütülüyor. Mustafa Döğen’in butik işletmesinde üretim sürecini inceleyen proje ekibi, buradan aldığı numuneleri laboratuvar ortamında inceleyecek, teknolojik özelliklerini belirleyecek. “Geleneksel Kargı Tulum Peynirinin Endojen Maya Florasının Belirlenmesi Projesi” ile yerli destek starter kültürün elde edilmesi hedefleniyor.

Çorum'un geleneksel yöntemlerle hazırlanan Kargı tulum peyniri bez çuvallara konularak serin bir yerde bekletiliyor. Yaklaşık 6 ay süren işlemlerin ardından ideal kıvamına kavuşuyor. Daha sonra tulumlara aktarılarak tüketiciye ulaşıyor.


Orman gülü

Orman gülü gıdaların raf ömrünü uzatacak. Bir grup bilim adamı orman gülünden gıdaların raf ömrünü uzatacak yenilebilir film ile yara kremi üretmeyi planlıyor. Prof. Dr. Mehmet Cengiz Baloğlu ve Prof. Dr. Yasemin Çelik Altunoğlu öncülüğünde Kastamonu Üniversitesinden 18 akademisyenin yer aldığı projede bitki dal, yaprak ve çiçek özütler ve seçilecek en iyi özütün yara iyileştirme potansiyeli araştırılacak. Ardından Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinden bir ekiple krem formülasyonu üzerinde çalışma yapılacak.


GÖZÜME TAKILANLAR

Afyon kaymağı artacak

Coğrafi işaretli Afyon kaymağının üretimi üniversite girişimiyle artırılacak. Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesindeki barınak büyütülerek hayvan kapasitesi 130’dan 295’e çıkarılacak. Anaç sayısı da 70’den 150’ye çıkacak. Anadolu Mandası Yetiştiriciliğine Uygun Ahır Projesi ile önümüzdeki dönemde manda yoğurdu ile manda sütü üretimi ve satışına da başlanacak.


Üsküdar'a mutfak akademisi

İstanbul Üsküdar'da Mutfak Sanatları Akademisi açıldı. Üsküdar Belediyesi Üsküdar Sanat ve Meslek Eğitim Kursları kapsamında faaliyet gösterecek olan akademinin açılış törenine Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen'in yanısıra kurs müdürleri ve çok sayıda kişi katıldı. Törenden sonra kursiyerler tarafından hazırlanan pizzalar davetlilere ikram edildi.


Suyun da bir kurulu var

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla ilk toplantısını yapan Ulusal Su Kurulu suya dair politika ve stratejiler belirleyecek. Kurulun gündeminde su ve taşkın kanunlarına ilişkin hazırlıklar, su verimliliği seferberliği, su havzaları yönetim planları, içme suyu kalitesi ve sınır aşan sular konularında alt kurulların kurulması var.


Salebin muhallebi hali

Yemek kültürümüzde tatlının envai çeşidi mevcut. Muhallebi de bu tatlıların bir bölümünü oluşturuyor. Dondurma deyince akla gelen salebin muhallebiye kattığı tadın ve aromanın nasıl olabileceğini hiç tahayyül ettiniz mi?

Bolu Mudurnu’da çay ocağı işleten Kenan ve Semra Zehir çifti, tamamen kendilerine ait özel bir tarifle tatlı yaptılar. “Muhlep” adını verdikleri tatlının ortaya çıkış hikayesi ise salebin çok beğenilmesinden doğmuş.

Üç yıl önce Burdur Bucak'tan salep getirip satmaya başlıyorlar. Burdur salebinin çok beğenilmesi üzerine, bu ürünle neden tatlı yapmayalım demişler. Salepten tatlı oluşturabileceği fikri kafalarına yatmış. Yaptıkları tatlı çok beğenilince de sürekliliğini sağlamışlar.

Misafirlere yeni lezzetler sunmak, farklı bir lezzet deneyimi yaşatmak amacıyla Burdur salebi ve Mudurnu cevizini kullanarak yaptıkları tatlı ağızları tatlandırıyor. İlçeyi temsil etmesi için tatlıya Mudurnu ve salebin ilk ve son harflerinden oluşan “Muhlep” ismini vermişler.

Muhtevasındaki organik Mudurnu sütü, Mudurnu cevizi ve Burdur salebi ana malzemeyi oluşturuyor. Çikolata parçacıkları ve tarçın eklenerek güzel bir ürün elde edilmiş. Oldukça hafif olan tatlıda herhangi bir katkı maddesi kullanılmıyor. Yaz aylarına doğru meyveli denemelerini yapmaya başlayacak olan çift, ileride ürünü paket haline getirip satma hayali kuruyor.


#Tadımlık
#yemek
#hap
#salep
4 ay önce