|

İyi boza, koyu boza

Ramazan Bingöl
00:00 - 4/01/2009 Pazar
Güncelleme: 14:20 - 3/01/2009 Cumartesi
Yeni Şafak
İyi boza, koyu boza
İyi boza, koyu boza

Soğuk kış günlerinde elinde boza kübesi sırtında paltosu ile bütün mahalleyi aynı ses tonuyla “bozaaaaaaaaa taze bozaaaa” diye inleten bozacılardan alınan hafif ekşimtrak bir o kadar da keskin ama güzel tadıyla kış içecekleri arasında tercihlerimden bir tanesi olmuştur. Yoğun kıvamı eşsiz lezzetiyle bozanın tarihi Orta Asya Türklerine, Kafkaslara kadar uzanıyor. 900'lü yıllarda yapılmaya başlanan boza günümüze kadar gelmiş bir lezzet. Bozayı içtiğimde damağımda bıraktığı mayhoş tadı insanın içini ısıtıyor. Bozanın en ilginç tarafı da bu olsa gerek. Soğuk ama bir o kadar da lezzetiyle içimi ısıtan bu içecek her içtiğimde kendine bir kez daha hayran bırakıyor.


BOZA DEYİP GEÇMEYİN

Bozayı sadece bir içecek ya da ağız tadımızı değiştirmek için içelim diye düşünenler var ise yanılıyorlar. Çünkü bozanın faydaları saymakla bitmiyor. Mayalama esnasında ürettiği laktik asit ile hazım kolaylaştırıcı olan boza, hamileler için de süt yapıcı özelliğiyle tavsiye ediliyor. A ve B vitaminlerinin dört türü ile C ve E vitaminleri içeren boza, tam anlamıyla bir vitamin deposu. Ayrıca boza, neredeyse hiç yağ içermiyor.


BOZANIN TARİHİ DE KOYU KIVAMDA

Bozanın ilk olarak M.Ö. 4. yüzyılda Doğu Anadolu da yapıldığı biliniyor. Orta Asya'nın bu sevilen içeceği Osmanlı döneminde özellikle kış aylarında konaklarda derin sohbetlere eşlik etmiş, günümüze gelene kadar birçok engelden geçmiş. 1870'de İstanbul'da 700'ü aşkın Ermeni bozacısı varken 1876 yılının Eylül ayında kurulan Vefa Bozacısı Tüm Saraylı ailelerine kendine öz bozasını sevdirmiş ve Ermeni kökenli Tüm bozacıları geride bırakarak “Vefa Bozacısı” unvanını bugünlere kadar getirmiş. Vefa Bozacısı ilk kuruluş yerinde hala duruyor. Bu tarihi yerde bozanın en ince ayrıntıları bile düşünülmüş. Özel boza bardakları, sürahileri.. Bozaların üzerini süsleyen ve bozaya ayrı bir tat veren leblebi ve tarçınıyla lezzetini tarihinin içerisine saklayıp misafirlerine sunuyor.


BOZA BEKLEMEYE GELMEZ

Son zamanlarda Bozaları market raflarında da görmek mümkün. Özel şişe ve ambalajlarında 3 ay saklama koşulu ile satışa sunuluyor. Ama ben ne olursa olsun bozanın taze içilmesinden yanayım. Bozanın içerisinde laktik asit olduğundan fazla bekletildiğinde bozanın tadı hafif ekşiyor. Yerinde içildiği gibi de güzel olmuyor. Bozayı evde kendim yapıp taze taze içerim diyorsanız, Vefa Bozacısının ustalarından Ev yapımı bozanın tarifini de almak mümkün. Tabii ki püf noktalarını hiçbir zaman vermeseler de Bozayı taze içmek isteyenlere bozanın tarifini alıp püf noktasını kendinizin bulması gerekiyor.


Evde boza yapımı

Malzemeler

3 bardak bulgur

2 kahve fincanı pirinç

3 bardak tozşeker

1 bardak eski boza ya da kibrit kutusu büyüklüğünde maya geniş bir kap


Yapılışı

Bulgur akşamdan bol su ile ıslatılır. Ertesi gün bulgur ve pirinç iyice ezilinceye kadar pişirilir. Mikserle çırpılır ve ince süzgeçten geçirilir. Bu karışım hafif ateşe konulur. İçine şeker katılır ve eriyinceye kadar karıştırılır. Sonra ateşten alınır. Bir yerde ılınmaya bırakılır. Arada bir karıştırılır. Ilındıktan sonra içine eski boza ya da ılık suyla ezilmiş maya katılır. İyice karıştırılır. Bu karışımın ağzı kapatılarak, 20-25 derecelik bir yerde, ara sıra karıştırılarak 2-3 gün bekletilir. İçinde göz göz hale gelmiş kabarcıklar görülürse olmuş demektir. Serin bir yere alınır. Soğuk servis yapılır. İsteğe bağlı olarak üzerine sarı leblebi ve tarçın ilave edilir.

15 yıl önce