|

Dağ koşusu Türklere en uygun spor

On yılı aşkın süredir dağ koşusu yapan Ahmet Arslan, Manavgat yarışını da zirvede tamamladı. 7 kez Avrupa Şampiyonu olan, hayatını spor üzerine kuran Dağların Arslanı, “Dağ Koşusu Türkiye’de az bilinse de aslında Türk insanının fiziki yapısına en uygun spor dallarından birisi” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 25/02/2018 Pazar
Güncelleme: 07:26 - 24/02/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Dağ koşusu Türklere en uygun spor
Dağ koşusu Türklere en uygun spor

Dağların Arslanı olarak anılan milli atletimiz Ahmet Arslan, üç farklı kategoride düzenlenen Manavgat Ultra’da şampiyon oldu. Red Bull takımı için yarışan Arslan, bin 14 metre yüksekte gerçekleşen 37 kilometrelik Oymapınar Dağ Etabı’nı lider bitirdi. Amerika’dan Etiyopya’ya, Avusturya’dan Slovakya’ya dağlar aşan milli atletimizin Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında da dereceleri bulunuyor. Eğitimini, özel hayatını, mesleğini ve bütün hedeflerini koşuya sabitleyen 32 yaşındaki sporcunun hikâyesini dinledik.

* Koşu sporuyla nasıl tanıştınız?

Koşu sporu ile tanışmam 20 yıl önce 6. sınıfta okurken beden eğitimi öğretmenimin yönlendirmesiyle oldu. Benden önceki dönemde okul atletizm takımında yarışan ağabeyimin de önemli etkisi oldu.

HUZUR BULMAK İÇİN DAĞLARA
ÇIKIYORUM
* Farklı bir sporda Türkiye’yi temsil ediyorsunuz. Bu nasıl bir duygu?

Yaptığım işi seviyorum, severek yapıyorum. Dağ Koşusu Türkiye’de az bilinse de farklı bir spor dalı olsa da aslında Türk insanının fiziki yapısına en uygun spor dallarından birisi olduğunu düşünüyorum. Yaptığım sporun Türkiye’de az biliniyor olması zaman zaman olumsuz etki yaratıyor ama genel olarak bu sporu seviyorum, kazandığım başarıları destekçilerimle ve ailemle paylaşmaktan keyif alıyorum.

* Akdeniz Üniversitesi’nde hangi bölümü okuyordunuz? Çoğu kişi istemediği bölümü bitirip başka işler yapıyor. Bir nevi zaman kaybediyor. Adnan Menderes’e geçmeye nasıl cesaret ettiniz?

Akdeniz Üniversitesi’nde Beden Eğitimi Ve Spor Öğretmenliği Bölümü’nde okuyordum. Ancak spora ve antrenmanlarıma daha çok zaman ayırabilmek adına başarılı sporcular için daha esnek şartlar sunan Adnan Menderes Üniversitesi’ne geçiş yaptım. Bu değişiklik zaman yönetimi anlamında kariyerime de olumlu yansıdı.


* Hayatınız dağlarda geçiyor, başarılı da oluyorsunuz... Ailenizin tepkisi ne oluyor? İlk günden beri destek olmuşlar mıydı?

Ailem en başından bu yana benim kararlarıma saygı duydu, destek olmaya çalıştı. Zaman zaman çok zorlansam da hep sevdiğim ve yapmaktan keyif aldığım tutkularımın peşinden gitmeye çalıştım. Yaptığım spor gereği ve kişilik özelliklerim nedeniyle dağlarda ve doğada olmayı seviyorum. Huzur bulmaya ihtiyacım olunca doğaya, dağlara çıkıyorum.

* Nişanlınız da bir sporcu. Aranızda rekabet var mı? Koşu, bütün hayatınızı şekillendiriyor sanırım...

Nişanlım da başarılı bir sporcu. Onunla aynı branşı yapıyor olmak birçok yönden bize pozitif etki ediyor. Birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Aramızda rekabetten çok destek var, birbirimize hep destek olmaya çalışıyoruz. Ayrıca ben kendi sporculuğumu devam ettirmemin yanında nişanlımın antrenörlüğünü de yapıyorum.

* Yarışmalar öncesi hangi hazırlıkları yapıyorsunuz? Kamp için nereyi tercih edersiniz?

Yarışmalar için en zorlu dönem hazırlık sürecidir. Hazırlık dönemi verimsiz geçerse yarış dönemi sorunlu geçer. Hazırlık dönemi kampları için önceki yıllarda kış aylarında Etiyopya’yı yaz aylarında ise Erzurum’u tercih ediyordum. Ancak son 2 yıldır, bu sene de 24 Mart’ta düzenlenecek Alanya Ultra Trail yarış organizasyonu için mesai harcadığımdan dolayı yurt dışı kamplarına gidemiyorum. Son yıllarda kışın Alanya’da, yazları ise Erzurum’da hazırlıklarımı yapıyorum.

* Hava şartları sizi nasıl etkiliyor? Nefesle ilgili özel çalışmalar yapıyor musunuz?

Dağ koşularında en önemli faktörlerden birisi de yarış koşulan yerin yüksekliği ve oksijen seviyesi. Bu durumu dengelemek için koşacağımız yarışın özelliğine göre yükseklik kampları planlıyoruz.

* Yarıştığınız en zorlu koşu hangisiydi? Neler yaşadınız?

Zorlu yarışları koşmayı severim ama bazı yarışlar beni bile bu anlamda çok zorluyor. Bu yarışlardan en önemlisi Avusturya’da yapılan dünyanın en zorlu takım yarışı olan Red Bull Dolomitenmann yarışıdır. Bu yarışta başlangıç ile bitiş arasında 2400 metre irtifa farkı var ve ilk 3 km’si düz. Bu irtifa farkı 8 km içerisinde kat ediliyor. Yarışın son bölümlerinde aşırı zorlanmadan dolayı bayılmıştım.


HER FIRSATTA DOĞADA OLUYORUM
* Antrenman aralarında nelerle ilgilenirsiniz?

Kamplarda olduğum dönemde antrenman dışı zamanlarda sakin yerlere giderek kendimi dinleyerek kitap okumayı severim. Ancak kamp dışı dönemlerde günler daha yoğun geçiyor. Yine de her fırsatta doğada oluyorum.

* Amerika’daki Empire State binasını adımlamak nasıl bir deneyimdi?

Empire State Merdiven Yarışı benim için çok farklı bir deneyimdi. Bu yarışta yarışan ilk Türk sporcu oldum. İlk yarışımda 7.’lik elde etmiştim. Yarış sonrasında anladım ki, bu disiplin çok farklı çalışmalar yapmayı gerektiriyor.

* Gelecek hakkında ne söylemek istersiniz? Hedefleriniz neler?

Gelecek hakkında net bir şey söylemeyi tercih etmiyorum. Gelecek için hep söylediğim şey; yeni hedefler var, ama hedeflerde asla limit ve sınır yok.

  • En başarılı İtalya
  • * Dağ koşularında hangi ülke daha başarılı acaba? Sizce sebebi nedir?
  • Dağ koşularında Alpler’e sınırı olan ülkeler çok başarılı. Özellikle İtalya, dağ koşusunda çok köklü bir ülke. Bu denli başarılı olmalarının sebebi artık dağ koşusu tüm ülkede severek ve ilgi görerek yapılan bir disiplin haline gelmiş.
  • * Türkiye’de bu spora ilgi ne durumda?
  • Türkiye’de dağ koşusuna ilgi henüz yeterli seviyede değil. Aslında sporcular olarak çok başarılıyız ancak sürdürülebilir başarılar için bu branşı yapan sporculara sürekli destek şart.
  • * Koşuyu sevdirmek için gençlerle hangi çalışmaları yapıyorsunuz?
  • Sporculuğumun dışında asıl mesleğim atletizm antrenörlüğü. Alanya Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü’nün atletizm antrenörüyüm. Küçük yaştaki sporcu adayları ile çalışıyorum. Onlarla çalışmak çok güzel, keyif veriyor.

#Dağ koşusu
#Spor
6 yıl önce