|

Bir yayıncının Cağaloğlu notları

Erzurum’dan İstanbul’a üniversite eğitimi için gelen Ebubekir Erdem henüz öğrencilik yıllarında Nurettin Topçu’yu tanır. Bu tanışıklık onu yayın dünyasında bir ömür harcaması için ilk kapıyı açar. Ebubekir Erdem ömrünü geçirdiği Cağaloğlu günlerini Cağaloğlu’nda Bir Yayıncı Portresi: Ebubekir Erdem adıyla kitaplaştırdı.

Ayşe Olgun
04:00 - 15/02/2024 Perşembe
Güncelleme: 00:32 - 15/02/2024 Perşembe
Yeni Şafak
Cağaloğlu
Cağaloğlu

Ebubekir Erdem’i genellikle sabahları işe giderken görürüm. Sabahın erken saatlerinde henüz Salacaklılar uykudan daha uyanmamışken o evinin önünde mevsimine göre ya mandalina ağaçlarının ya da güllerinin bakımlarını yapıyordur. Bazen ise Uncular Caddesi’ndeki Sedir Kitap Kafe’de arkadaşlarıyla buluştuğunda karşılaşırız. Yayıncılık işlerini çocuklarına devrettiği için biraz da emeklilik hayatının keyfini sürmektedir. Kah evinin bahçesinde vakit geçirmekte kah İstanbul’un kültür sanat ortamlarına renk katmaktadır. Bundan birkaç yıl önce Babıali'de yayıncılık yapmış yayınevi sahipleriyle konuşurken uzun sohbet imkanımız olmuş ve yayıncılık hatıralarını kitaplaştıracağını öğrenmiştim. O sohbetten bir süre sonra da kitabını okurla buluşturdu. Cağaloğlu’nda bir Yayıncı Portresi: Ebubekir Erdem adlı kitabını yayına kızı Melike Günyüz ve Fatih Kınalı hazırlamış.


TANPINAR’I DEPODAN KURTARIRLAR

Hatıralarda bildiğiniz gibi bir yandan yazarın hikayesini diğer yandan da yaşadığı dönemle ilgili ayrıntıları okuruz. Bu yüzden hatıralar, toplumu sosyolojik kültürel olarak anlamak için de önemlidir. Yayıncılık üzerine yazılmış hatıralar ise Türk yayıncılık dünyasının hafızasını kayıt altına aldığı için ayrıca önemlidir. Ebubekir Erdem’in kitabı da bizi Erzurum ve İstanbul arasında geçen bir yayın hayatına tanık ediyor. Babası Erzurum’da esnaf olan Erdem, çocuk yaşta ticaret ortamında yetişir. Bir yandan da eğitimine devam eder. Erzurum Lisesi’nden mezun olduktan sonra ise İstanbul Teknik Üniversitesi’ni kazanıp okumak için İstanbul’a gelir. Öğrencilik yıllarında tanıştığı fikir ve düşünce adamı Nurettin Topçu sayesinde ise hayatı tamamen değişir. Topçu etrafında bir grup ideal gencin o yıllarda yaptıkları işler bugünün gençlerine de örnek olacak cinstendir. İdeal ve dostluk çerçevesinde İstanbul başta olmak üzere farklı şehirlerde açılan Dergah kitapevleri bizi Erzurum’a bir kez daha götürür. Gençler yayıncılıktan ve kitapçılıktan para kazanamayacaklarını anlayınca sermaye için tavuk çiftliği açmaya karar verirler. Buradan kazandıklarını yayıncılık dünyasında harcayacaklardır ancak işler hiç düşündükleri gibi olmaz.


TANPINAR’I DEPODAN KURTARIRLAR

Kimi yerde okuru hüzünlendiren kimi yerde güldüren hatıralarda en dikkat çeken Tanpınar ile ilgili bölümdü. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kitaplarını ilk önce Remzi Yayınevi basar ancak kitapları satamaz ve depoya kaldırılır. Erdem ve arkadaşları ise bu kitapları Remzi’den alarak okurla buluşturur ve kitap sağ kesimde büyük ilgi görür. Kitapta yayıncılık dünyasının 12 Eylül askeri darbeden nasıl etkilendiğini, kitabın bu dönem nasıl suç aleti sayıldığını da ayrıntılı olarak öğreniyoruz. Ayrıca yayıncılığın en önemli sorunlarından biri olan dağıtımcılığı aşmak için ortaklaşa kurdukları Derya Dağıtımı, okul kitaplarını hazırlama süreçlerini ve nihayet Erdem Yayınları markasının nasıl ortaya çıktığını okuyoruz. Kitapta ilgimi çeken bir başka husus ise çocuk yayıncılığı için atılan ilk adımlar. Cahit Zarifoğlu, Mustafa Ruhi Şirin gibi dönemin önemli yazarları Erdem Yayınları'nda bir araya gelerek çocuk yayıncılığı için nasıl bir yol izlemeleri hususunda istişare yaparlar ve bu görüşmeden sonra da çocuklar için bizim milli, dini ve geleneğimizden beslenmiş yeni kitaplar yazılmaya başlar. Velhasıl Türk yayıncılık bugün Cağaloğlu’ndan el ayak çekse de bu hatıralar eşliğinde kültürel hafızası gelecek kuşaklara aktarılacaktır. Gönül ister ki birileri bu hatıralardan yola çıkarak Babıali'nin belgeselini de kayda geçsin.


#hayat
#aktüel
#kitap
3 ay önce