AK Parti'nin İstanbul'daki üye sayısı 1 milyonu aştı. Geçen hafta Türkiye Değişim Hareketi'nin (TDH) İstanbul İl Başkan Yardımcısı, yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve gençlik kolları başkanları AK Parti'ye katıldı. AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu'ya, “Baykal sonrası, İstanbul'da sıkıntılar yaşayan CHP'den benzer bir talep gelirse tavrınız ne olur?” diye sorduk. Babuşcu, AK Parti'nin ilkeleri çerçevesinde siyaset yapacak herkese kapılarının açık olduğunu söyledi. Babuşcu sorularımıza şu cevapları verdi:
Teşkilatı aktif hale getirdiğinizde, çok sayıda insana ulaşmanız mümkün. Sandık esaslı çalışma modelimiz güçlü şekilde vatandaşla ilişki kurmamızı sağlıyor. Şimdi düşünün ki bir sandıkta 300 seçmen oy kullanıyor ve sizin her sandıkta yönetim kurullarınız var. Bir de teşkilatın güçlü saha çalışması var. Mesela karavan modelinde 'AK Nokta'larımız var. Pazar yerlerinde, alış veriş merkezlerinin önlerinde aktif insan sirkülasyonunun olduğu noktalarda arkadaşlarımız var.
Türkiye partisi olan bir partinin belli kesimin partisi olma gibi lüksü olamaz. Beşiktaş'ta da varsınız, Kadıköy'de de, Bağcılar'da da, Sultanbeyli'de de. Dolayısıyla biz Bakırköy'de yaptığımız çalışmayı Bağcılar'da yaptığımız çalışmaya nispetle sadece propaganda yöntemi itibarıyla farklılaştırıyoruz.
Sayın Sarıgül, sosyal demokrat sol geleneğin çözüm üretemediği zeminde farklı bir çıkışla umut verdiği iddiasındaydı. Ama bir anda 'parti kurmuyorum kardeşim' dedi. Onunla yola çıkmış ona inanmış insanlarda hayal kırıklığı oldu. İdeallerini sürdürmek isteyenler bizimle temasa geçti. Değişim isteyen, daha fazla demokrasi, insan hakları, daha fazla ekonomik refah talebinde bulunanların geleceği yer burası. Bu tercihi yapan insanlara kapımız her zaman açık.
Tabii açık. İlkelerimiz var. Siyaseti millet için yaparız, milletle beraber yaparız. Milletten başka meşruiyet kaynağı aramayız. Bu ilkeler etrafında siyaset yapmak isteyen herkese kapımız açık, hepsine yer var. Yeter ki kaygı böyle olsun, endişe bu olsun.
Ben o açıklamayı ciddiye almadım. AK Parti'de siyaset yapmak bir erdem işidir. AK Parti'de siyaset yapanlar aynı zamanda ilkesel duruşun, omurgalı duruşun siyasetini yapar. Dolayısıyla köstebek, bizim siyasi geleneğimizde karşılığı olan bir kavram değil. Ama köstebek CHP içerisinde çokça yaşanmış, örnekleri olan bir kavram. Onun için ben bu açıklamayı ciddiye almadım. Ciddiye alarak bir değerlendirme yapmaya da ihtiyaç duymadım.
Bilmiyorum. Parti içerisinde toplumsal beklentilere cevap verebilecek bir argüman, toplumsal beklentileri karşılayacak bir siyaset üretme tarzı ve biçimi yoksa sansasyonel bir takım sloganik şeyler etrafında kendinizi ifade etmeye başlarsınız. Bu ancak bunu karşılığı olabilir. Niye? İnsanlara ilginç gelir çünkü bu. “AK Parti'de benim köstebeğim var” demek ilginç gelen bir söz ama karşılığı olan bir söz değildir.
İstanbul il teşkilatı olarak diğer siyasi partilerin il başkanlarıyla görüşme konusunda hiçbir zaman çe-kincemiz olmadı. Zaten genel başkanımızın da Meclis'te grubu bulunan ya da yüzde birin üzerinde oy alan parti genel başkanlarına konuşmamak gibi bir ön yargısı yok. AK Parti, ulusal ölçekte hangi projeyi toplum gündemine taşımışsa onun öncesinde Meclis'teki muhalefet partileriyle hatta yüzde birin üzerinde oy almış partilerle de görüşme talebinde bulunmuş. Ben Berhan Bey'le de diğer siyasi parti il başkanlarıyla da hiçbir koşul olmaksızın her vesileyle görüşürüm. Bu konuda ön yargım yok. Yeter ki üslubumuza dikkat edelim.
Biliyoruz ki İstanbul ayağa kalkarsa Türkiye ayağa kalkar. Sorumluluğumuzun farkındayız. Öncelikle yoğun bilgilendirme çalışmasına gireceğiz. Vatandaşlar, 'Bu Anayasa paketi bize ne getiriyor, neler değişecek' bilmiyor. Televizyonlardaki çoğu zaman manipüle edilen tartışmaların dışında vatandaşın bilgisi yok. Sorulara, halkın anlayacağı dilde ve üslupta broşürlerle cevap vermeye çalışacağız.
Ramazan günleri, özellikle bizim için iftar sonrası sahura kadar yoğun çalışma yapacağımız mesai zamanlarımız olacak. Meydanlarda, açık alanlarda, 'AK Nokta'larımızda, stantlarımızla, ev sohbetleriyle, kapalı salon toplantılarıyla bu süreci dolu dolu yaşamaya, İstanbullularla paylaşmaya çalışacağız.
Benim siyasette hiçbir zaman hesabım olmadı. Bunu belki siyasetçilerin söylediği klasik sözlerden biri olarak düşünebilirsiniz ama kişisel siyasi geçmişime baktığınızda bunu görürsünüz. Ben her zaman nerede bulunuyorsam o bulunduğum yerin hakkını vermeyi düşünürüm. Başka hiçbir hesabım olmaz. Ben bugün AK Parti İstanbul İl Başkanı'yım. Ağır bir sorumluluğum var. Hem onurla taşıdığım hem de kendimi hissettiğim bir görevim var. Bunun hakkını vermem lazım. En iyi şekilde AK Parti'yi, İstanbul'un her kesimiyle buluşturma gibi bir görevim var. Bunu yapmakla mükellefim. Ötesi beni ilgilendirmiyor. Başka hiçbir hesabım yok.