9 numaralı bez bebek dünyaya gözlerini açtığında yaşam sona ermiş, her yer harabeye dönmüştür. Makinelerin kontrolündeki dünyada bir grup bez bebek makinelerden saklanarak hayatta kalmaya çalışmaktadırlar. 9'un aralarına katılmasıyla birlikte bebekler artık saklanmak yerine savaşmayı tercih edeceklerdir. Bu savaşta makinelerin üstün teknolojisine karşı bebeklerin sahip olduğu en önemli silah ruhlarıdır.
Çoğumuz yakın gelecekte makinelerin dünyayı ele geçirmesi, insanlığın sonunun gelmesine dair bir dolu film seyretmişizdir. Amansız kovalamaca ve dövüş sahneleri, patlamalar, yıkılmalar, asla görünmeyen güneş bu tür filmlerin en önemli klişeleridir. Hepsinin altına "teknolojiyi doğru kullanmazsak sonumuz gelecek" mesajı döşenerek filme bir parça da olsa anlam katılmaya çalışılır. "9" da benzer bir mesaj veren, benzer klişelere sahip filmlerden biri. Nereden çıkacağı belli olmayan acımasız canavarlar, bitmek bilmeyen gerilim filmin hemen her sahnesinde var. Onu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise kahramanlarının insanlar değil, bez bebekler oluşu. Bez bebekler karakterleri gereği filme bir şirinlik katıyor, gerek fiziksel gerek ruhsal özellikleriyle filmin sert ve gerilim dolu havasını başarıyla yumuşatıyorlar. Böylelikle "9" insanın fıtratındaki olumsuz duyguları harekete geçirmeden kasvetli bir konu anlatma başarısını göstermiş oluyor.
Film 9 numaralı bez bebeğin yapılışıyla başlarken insanın yaratılış sürecine gidiyor adeta. İnsan karakterin ölümü, bez bebeğin dünyaya gelmesiyle birlikte filmde insanların yerini bebeklerin alacağına seyirci hazırlanmış oluyor. "9"da iyi ve kötü insanlar yerine, makineler ve bebekler çatışıyor. Böylelikle film olası vahşetten, kandan ve çirkinliklerden kurtarılıyor ve ayrı bir estetik kazanıyor. Kötülüğü eleştirirken her türlü iğrençliği gösterme hatasına düşmediği için verdiği mesajın değeri kat kat artıyor.
"9"da birbiriyle çatışan iki tarafın da eşit bir özelliği var: Her ikisi de tıpkı insanlardaki gibi bir beyne sahip. Ancak kötü tarafta yer alan makinelerin ruhu yok, iyi tarafta yer alan bebeklerin ruhu var. İşte film tam da bu noktadan hareketle bilimsel gelişmeler paralelinde yüceltilen insan zekâsı ve pozitif bilimlere dair önemli bir uyarıda bulunuyor: "Zihne anlam katan ruhtur. Sadece akılla her şeyi çözmeye kalkar, ruhunuzun varlığını unutursanız o zaman makinelerden hiçbir farkınız kalmaz". "9"un söylemi bununla yetinmeyip akıl ve ruh sentezine bir de inanç yani maneviyatı ekliyor. Filmde bebeklerin kendilerine kurdukları dünyanın bir kilise olarak seçilmesi bunu doğrular nitelikte. Ancak kilise bir tür propaganda aracına dönüşmüyor, kültürel nedenlerle kullanılıyor.
Bugün teknoloji hayatın vazgeçilmez bir parçası. Teknolojinin sunduğu imkânların olmadığı bir dünyayı artık aklımız almıyor. Almasın zaten, teknoloji insanlık için yapacağı pek çok şey var… Ancak teknolojiye bağımlı hale gelirsek iş nereye varır bilinmez. Belki hiçbir zaman makineler dünyamızı kuşatmaz ama tıpkı Franz Kafka'nın Dönüşüm eserinde bundan doksan beş sene önce öngördüğü gibi, "bir sabah devcileyin bir böceğe dönüşebiliriz".
- Görsel tasarım başarılı
- Senaryo sürükleyici ve tempolu
- Senaryoda bazı bölümler ikna edici değil