MÜSİAD'ın düzenlediği 12. Uluslararası İş Forumu (IBF), bu yıl Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirildi.
IBF toplantısında 24 yabancı bakan, 18 farklı ülkeden ticaret ve sanayi odalarının yetkilileri ile çok sayıda üst düzey yetkiliye hitap eden Başbakan Erdoğan, ekonomik krizler, terör olayları ve bölgesel savaş tehditlerinin ülkeler arasındaki dayanışmaların önemini artırdığını vurguladı.
Türkiye'nin 1990'lı yıllar ve 2001 krizinden gerekli dersi aldığını ve her alanda reformlar gerçekleştirdiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, makro ekonomik göstergelerde elde ettikleri başarılara dikkat çekti. Türkiye'nin 5 yılda yıllık ortalama 6,8 oranında büyüme gösterdiğini hatırlatan Erdoğan, özelleştirme ve varlık satışları gelirinin 40 milyar dolara, doğrudan yatırımların da 22 milyar dolara ulaştığını dile getirdi. Bütün olumsuzluklara rağmen bu yıl da doğrudan yatırımların 15 milyar doları yakalayacağını söyleyen Erdoğan, "Küresel krize rağmen bu miktarda yatırımın burada olması Türkiye'nin ne denli güvenli bir liman olduğunun göstergesidir" dedi.
Konuşmasında, "Ciğerlerime kadar rahatsız olduğum bir konu var: Acaba biz ne zaman ekonomik olarak yatırımlarımızı yaparken Türkiye'yi güvenli bir liman olarak göreceğiz" diyerek yabancı yatırım konusunda İslam ülkelerinden yeterli destek gelmemesinden yakındı. Şu anda Türkiye'nin güvenli bir liman olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bütün dostlarımızdan Türkiye'ye daha yakın ilgi bekliyorum. Türkiye fırsatlar ülkesi bu fırsatları değerlendirme konusunda sizlere her türlü kolaylık gösterilecektir" diye konuştu.
Küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisinin asgari düzeyde olacağına inanarak hazırlıkları eksiksiz yürüttüklerini anlatan Erdoğan, "Önceki krizler bize çok şey öğretti. Biz dersimizi iyi çalıştık. Hazırlıklarımızı da ona göre yaptık. Biz hava satmadık malı sattık" dedi. Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Krizin arkasından dünya başını iki elinin arasına alıp düşünmelidir. Bu krizlerin arkasında yolsuzluklar var mıdır, yok mudur, bunu da düşünmelidirler. Olayı başka yere yormanın anlamı yok. Orada büyük oyuncular var ve büyük oynadılar. Sınırsız kâr tutkusu, sınırsız rant tutkusu dev finans kuruluşlarını çöküşün içine çektiler. Umuyorum ki, bu kriz ilgili ülkelere yardımlaşmayı, dayanışmayı öğretir ve öğretecektir."
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, İslam Ülkeleri Örgütü Tercihli Ticaret anlaşmasının 1 Ocak 2009'da yürürlüğe gireceğini hatırlatarak İslam ülkelerini hazırlıklı olmaya çağırdı.12. IBF Kongresi'nde konuşan Tüzmen, İslam ülkelerinin küresel krizden ciddi biçimde etkilenebilecek ülkeler arasında yer aldığını ifade etti. Bu nedenle İslam ülkeleri arasında daha fazla dayanışma ve işbirliği için İslam konferansı Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, D-8 gibi örgütleri harekete geçirdiklerini belirten Tüzmen, "İslam ülkeleri arasında tercihli ticaret sistemini oluşturacak anlaşmaları birer birer imzaladık. Tüm bu anlaşmalar İslam ülkeleri arasında ticaretin serbestleşmesi ve tarife dışı engellerin kaldırılması açısından son derece önemli" dedi. İslam Ülkeleri Örgütü Tercihli Ticaret anlaşmasının 1 Ocak 2009'da yürürlüğe gireceğini hatırlatan Bakan Tüzmen, üye ülkeleri bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gerekli dahili işlemleri tamamlamaya çağırdı.
MÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, kapitalist bir ideolojiye dayalı küreselleşmenin, sayısı artan ve yıkımı da derinleşen krizlere neden olduğunu belirtti. Krizlere ve istikrarsızlıklara müdahale edilmesini engelleyen tek para biriminden sıyrılıp, değişik kutupların oluşturulması, diğer ayağında ise İslam ülkeleri arasında mali bütünleşmenin sağlanması gerektiğini söyleyen Vardan, "İlk olarak bir yandan arz, öte yandan ise talep cephesindeki gerçekleri görmek gerekir. Bu da elindeki fon fazlası nedeniyle bazı ülkelerin fonları arz edebilme imkânı, diğer yandan da kalkınma, yapısal dönüşüm ve dünyaya açılma sürecinde milli tasarruf yetersizliği çeken ülkelerin fon açığı olduğudur. 11 Eylül saldırıları sonrasında batı güvenli kaynak olmaktan çıktı. Geleceğin dinamizmi doğuda iken, artık kaynakları hala batıya aktarmanın ve hatta onlar üzerinden yeni coğrafyalarda kullandırma devrinin kapandı" dedi.
İBF Başkanı Erol Yarar, bu yılki IBF'in, ABD'de başlayan ve tüm dünyayı etkileyen finansal kriz ortamında yapılmasının toplantının önemini artırdığını kaydetti. Krizin etkilerinin kalıcı olacağını ifade eden Yarar, dünya ekonomik sisteminde hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını söyledi. Krizin dünya ekonomik sistemini oluşturan kapitalizmin krizi ve çarpık yapılaşmanın mahsulü olduğunu vurgulayan Yarar, "Tek para birimli yapı iflas etmiştir. AB'nin 1944 Bretton Woods anlaşmasından 64 yıl sonra yeni bir anlaşma ve yeni bir dünya finans sistemi istemektedir. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra 63 yılda 10 tane büyük kriz gören dünya artık bu yapıyla daha fazla gidemeyecektir. Piyasayı ilahlaştıran ve piyasanın kendi kendini dengeleyeceği kuramından çıkan bu sistem tam bir çöküşün eşiğindedir" dedi. Sistemi kurtarmak için ortaya konacağı iddia edilen 3,5 trilyon dolar kaynağın nereden ve nasıl karşılanacağının açıklanmadığına dikkat çeken Yarar, bu açıkların ya para basarak, ya bütçe açıkları ya da vergi artışlarıyla finanse edilmeye çalışılacağını öne sürdü. Yarar, Türkiye dahil İslam ülkelerinin bu krizden ders alarak, ciddi, tutarlı politikalar uygulayarak güçlenerek çıkması gerektiğini sözlerine ekledi.