Netanyahu, İsrail hükümetini suçlayarak, (Filistin tarafına) her şeyi verdiklerini, ancak karşılığında hiçbir şey almadıklarını ve benzer durumun, 2000 yılındaki Camp David zirvesinden önce olduğunu ifade etti.
Annapolis zirvesine karşı İsrail'de cephe oluşturmaya çalışan Netanyahu, koalisyon hükümetinde yer alan partilerden Şas'ın ruhani lideri Haham Ovadia Yosef ile görüştü. Beraberinde Likud'un Meclis Grubu Başkanı Gideon Sa'ar ile Haham Yosef'in Kudüs'teki evine gelen Netanyahu'ya, Yosef de destek verdi. İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile konu üzerinde istişarelerde bulunduğunu belirten Yosef, Netanyahu'nun söylediklerinin bazılarıyla benzer düşünceleri paylaştığını dile getirdi, Şas'ın da Annapolis konferansının tehlikelerine karşı uyarılarda bulunduğunu ifade etti. Yosef, buna rağmen Annapolis konferansıyla ilgili kesin görüş belirtmekten kaçındı.
Toplantıda hazır bulunan Başbakan Yardımcısı, Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanı ve Şas'ın başkanı Eliyahu Yişai ise barış konferansının dile ilk getirildiği günden beri, partisinin kamuoyuna ve liderlere, böyle bir konferansın tehlikelerine dikkat çeken tek parti olduğunu ifade etti. Eliyahu Yişai, koalisyonun diğer ortağı, aşırı sağcı İsrail Evimiz (Yisrael Beiteniu) partisi Başkanı ve Stratejik Tehditlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Avigdor Lieberman ile geçen çarşamba günü bir araya gelmiş ve Annapolis zirvesi öncesi, ortak bir cephe oluşturulması amacıyla görüşmeler yapmışlardı. Yişai'nin bu toplantıda, Annapolis'e karşı bir kampanya başlatılması niyeti bulunmadığını Lieberman'a ilettiği de belirtiliyor.
Öte yandan, Ha'aretz gazetesi, Filistin Başbakanı Selam Feyyad'ın Annapolis zirvesi öncesi 2 bin tutuklunun serbest bırakılması talebine rağmen İsrail'in, zirve öncesi Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a iyiniyet jesti olarak ancak 300-400 Filistinli tutukluyu serbest bırakacağını yazdı.
Habere göre, serbest bırakılacaklar arasında, yine İsrail'de cinayetlere karışmış tutuklular yer almayacak. Annapolis öncesi, bazı tutukluların serbest bırakılması tek jest olarak kalacak. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ve diğer savunma yetkililerinin, Batı Şeria'da yollardaki barikatların ve askeri kontrol noktalarının kaldırılmasına, güvenlik açısından riskli gördükleri gerekçesiyle kesin karşı olduklarının da altı çiziliyor.
İsrail Başbakanı Ehud Olmert ise Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Başbakan Selam Feyyad'ın, "Yahudi devleti" İsrail ile barış için hazır olduklarını ve her ikisinin de aralarındaki anlaşmalara bağlı olduklarını ifade etti. Olmert, İsrail'in, Annapolis zirvesi sonrası Filistinlilerle görüşmelerin hemen başlangıcında, İsrail'i bir "Yahudi devleti" olarak tanımalarını ön şart olarak koşacaklarını bildirdi. Olmert, bir Filistin devletini tanımaları karşılığındaki şartlarının bu olacağının altını çizdi.
Olmert, İsrail parlamentosunun (Knesset) Dışilişkiler ve Savunma Komisyonu'nda milletvekillerine yaptığı açıklamada, Abbas ve Feyyad'ın İsrail açısından, Filistinliler arasında tek görüşme yapılabilecek liderler olduğundan kuşkusu olmadığını belirtti.
İsrail'in ısrarla kullandığı "Yahudi devleti" teriminin, Filistinlilerin geri dönüş haklarını engellediği veya kesinlikle sınırlandırdığı belirtiliyor. Olmert'in komisyonda, Annapolis zirvesinde Suriye delegasyonunu görme ümidinde olduğunu dile getirdiği de ifade edildi. Olmert'in, tartışılacak tek konunun Filistinliler olması durumunda bile Suriye'nin Annapolis'e heyet göndermesini umduğunu söylediği kaydedildi.
Filistinli baş görüşmeci Saib Erekat ise Olmert'in dile getirdiği, Filistinlilerin İsrail'i "Yahudi devleti" olarak tanıdıkları görüşüne karşı çıktı. Erekat, İsrail radyosuna yaptığı açıklamada, "dünyada hiçbir devletin ulusal kimliğiyle, dini kimliği arasında bağlantı kurmadığını" belirtti. İsrail ve Filistinliler arasındaki heyetler arası görüşmelerde de Filistin tarafının, İsrail'i "Yahudi devleti" olarak tanıma taleplerine karşı çıktığı ifade ediliyor. Bu konudaki restleşmelerin ise Annapolis öncesi görüşmeleri sekteye uğratmayacağı kaydediliyor.