15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece, en önemli hedeflerden biri de İzmir'de bulunan Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'ydı. İstanbul Samandıra Askeri Üssü'nden gelen darbeci tim helikopterlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast için Grand Yazıcı Turban Otel'ine inerek baskın yaptı. 2 polisin şehit düştüğü saldırıda timi organize eden isim ise Binbaşı Şükrü Seymen'di. Otelde çıkan çatışma sırasında vurulan polislerden Mehmet Çetin, Binbaşı Seymen'in silahından çıkan kurşun ile şehit oldu.
Darbe girişimi ve saldırının başarısız olmasından sonra kaçışları 16 gün süren darbeci timin koordinasyonunu sağlayan Binbaşı Şükrü Seymen, otelde çıkan çatışmada şehit olan polislerin para ve cüzdanlarını çaldı.
'Cumhurbaşkanına suikast', 'anayasayı ihlal', 'yasama organına karşı suç', 'hükümete karşı suç', 'silahlı terör örgütü yöneticisi olma', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'zincirleme şekilde silahla tehdit', 'Cumhurbaşkanına hakaret', 'zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret', 'kamu malına zarar verme, mala zarar verme, nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali ve nitelikli yağma' suçlarından 6'şar kez müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen Şükrü Seymen'in savcılığa verdiği ifade:
İlk önce tuğgenerali suçladı
Seymen'in sözlü ifadesinde, suikastin planlayıcılarından Tuğgeneral Gökhan Şahin Sözmezateş'i suçlayıp, "Gökhan Paşa'nın emirlerini yerine getirdim" dedi."
Tuğgeneral Gökhan Şahin Sözmezateş'in emirlerini yerine getirdim. Kendisi bize Marmaris'te terör örgütü liderinin alınıp getirileceğini söyledi. Görevin gizli olduğunu ve güvendiğim arkadaşlardan tim oluşturmamı istedi.
Emir-komuta kademesine uyulması gerektiğini herkes bilir. Otele gittiğimizde bizi tuzağa düşürdüklerini anladım. Olayın ardından beraberimdeki arkadaşlarla birlikte kaçabildiğimiz kadar kaçacaktık. Drone adı verilen hava araçlarına yakalanmamak için gece yürüdük. Gündüzleri ise ağaçların arasında saklanıyorduk. Tek kurtuluşumuz Yunan adalarına kaçmaktı. Sahildeki tekneleri inceledik. Çalıştırmayı başaramayınca, ormanlık alana geri döndük. Emniyette, şehit polislerin cenaze töreninin görüntüleri izlettirilince dünyalar başıma yıkıldı. İnsanlığımızdan utandım. Hayatımızı karartanların Allah belasını versin" dedi.
Cemaatle bağlantısı da sorulan Şükrü Seymen'in, örgütle bir bağlantısının olmadığını ileri sürdüğü belirtildi.
'Suikast Davası' başladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişiminde bulunan suikast timinin yargılanmasına 20 Şubat’ta başlandı. Ekibin başında bulunan ve davanın üç numaralı sanığı olan Şükrü Seymen, duruşmada verdiği ifadede "Ben darbe yaptım, cezası idam da olsa canım acımaz. İntihar olmayacağını bilsem, sandalyeye tekmeyi kendim vururum." dedi.
Seymen, darbenin Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) emir komutasında yapıldığını bildiğini ve kendilerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sağ olarak ele geçirmeleri emrinin verildiğini söyledi.
14 Temmuz'da Semih Terzi'nin telefonla kendisini arayarak, 12 kişilik bir tim seçmesini ve Sönmezateş ile irtibat kurmasını istediğini aktaran Seymen, "Görevin içeriğiyle ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. Özel Kuvvetler olarak verilen emirleri sorgulamayız. Semih Paşa teğmenliğimden beri tanıdığım kahraman bir komutandı." diye konuştu.
Sönmezateş'in kendisine TSK'nın darbe yapacağını ve silah ile mühimmatı kendisinin temin edeceğini ve bir uçak tahsis edileceğini söylediğine dikkati çeken Seymen, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Ancak görevin ne olduğunu söylemedi. Akşam saat 18.00'de personele toplanmalarını emrettim. 3 araçla Atatürk Havalimanına gittik. Burada hazırlanarak uçağı beklemeye başladık. Uçak gelmeyince ben Davut Yarbay'ı aradım. Helikopter istedim. O da amirlerinden sanırım izin almış olacak ki helikopter geldi. SAT ekibi burada bizim helikoptere tamamen plan dışı katıldı."
"İntihar olmayacağını bilsem sandalyeye tekmeyi kendim vururum"
Mahkeme başkanının Ankara'da bir villada buluşarak, darbe planlaması yapıp yapmadıklarını sorması üzerine, sanık Şükrü Seymen şu yanıtı verdi:
"Ben bu planlamanın neresindeyim? Hangi planlamaya iştirak etmişim, benim cürümüm ne bilmiyorum. Ben darbe yaptım, cezası idam da olsa canım acımaz. İntihar olmayacağını bilsem, sandalyeye tekmeyi kendim vururum. Ankara'da hiçbir villada kimseyle buluşmadım. Benim yaptığım tek şey iyi bir asker olduğum için itaat etmek, emri yerine getirmek. Burada emir sadece yazılı verilmez. Sözle sair suretle de verilir."
Çiğli'de beklerken kendisine "Grev iptal" şeklinde mesaj geldiğine dikkati çeken Seymen, bu mesajı Sönmezateş'e ilettiğini kaydetti.
Seymen, "O da Ankara'ya gitme konusunda fikrimi aldı. Ben de kendisine dönebileceğimizi söyledim. Bu arada Sönmezateş tekrar telefon görüşmesi yaptı ve görevin devam edeceğini söyledi." dedi.
Hemen hareket edeceklerini zannettiğini, ancak 4 saat bekletildiklerini anlatan Seymen, "Gökhan Paşa burada tüm personele Cumhurbaşkanının sağ olarak ele geçirileceğini söyledi. Bu nedenle bir suikast iddiasını da kesinlikle kabul etmiyorum." diye konuştu.
Sonra 3 helikopterle havalanarak Marmaris'te belirlenen noktaya indiklerini belirten Seymen, şöyle devam etti:
"Havada emir komuta Sönmezateş'te yerde ise emir komuta bende idi. Ben Sönmezateş'e telefonla bilgi verecektim. Helikopterle yere indikten sonra ilk etapta bazı personel olayın sıcaklığıyla havaya ateş açtı. Eğer koruma ekibi kendi kapılarını kapatmış hiç ateş etmemiş olsalardı, bizim onların yerini tespit etmemiz mümkün değildi. İlk ateş polisten geldi ve biz de kendimizi koruduk. Kullandığımız silahların hiçbirinde gece görüş ve termal yoktu. Bu nedenle hedef gözeterek ateş etmemiz mümkün değildi. Karşıdan gelen ateş neticesinde biz de ilk baskı atışı yapmak zorunda kaldık. Oradaki polislere aldığımız emir doğrultusunda 'Cumhurbaşkanı ne zaman gitti, neyle gitti?' diye sorduk. Benim Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiğim kısmını şiddetle reddediyorum. Kimseyi darbetmedim."
Cumhurbaşkanının otelde olmadığını öğrenince Sönmezateş'e durumu bildirdiğini aktaran Seymen, olay yerini terk ederken, o arada diğer ekipler tarafından polislerle temas yaşandığını belirtti.
Bu çatışma sırasında otele girdiklerini savunan Seymen, buradaki atışların çoğunu polislerin yaptığını öne sürdü.
Seymen, "Toplanan kovanlara bakılırsa, bizim en fazla 100 kovanımız çıkar. Otel içerisinde bulunduğumuz sürede bir tane dahi atışımız yok. Hiçbir meskun mahalle ve araca zarar vermedik. Biz meskun mahalle polis ateşlerinden korunmak canımızı kurtarmak için girdik. Ben kesinlikle polislerle çatışmaya girmek istemedim. Eğer biz oraya adam öldürmeye gitseydik, orada bir kişi dahi sağ çıkamazdı ve bugün 30- 40 hatta 120 şehitten bahsedilirdi." ifadelerini kullandı.
"Ben darbe yaptım, oturup çocuk gibi ağlayacak değilim"
"Ben darbe yaptım, verilen emri yerine getirdim. Oturup çocuk gibi ağlayacak değilim. Üzüldüğüm tek şey burada 2 şehidin olmasıdır." diyen Seymen, hem şehitten hem de helikopterden çıkan merminin kendi silahına ait olmadığını ileri sürdü.
Hakimin "Arazide aramızda hizmet hareketinden olmayan var mı?" diye bir konuşma geçtiğini hatırlatması üzerine Seymen, kendisinin kesinlikle böyle bir cümle kullanmadığını iddia etti. Seymen, "Hani inimize girecektiniz, biz sizin ininize girdik." diye bir konuşmasının da olmadığını savundu.
Seymen, "Polislerin parasını gasbettiniz mi?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Biz hiç kimsenin parasını almadık, bölüşmedik. Sadece aramızda şahsi paralarımızı bölüştük. Çünkü bizim kimsenin parasını gasbetmek gibi bir görevimiz yoktu. 'Para olsaydı kaçmamız kolay olurdu' deyince Zekeriya Kuzu, polislerin parasını aldığını söyledi. Bunu duyduğum zaman çok büyük tepki gösterdim. Arazide herkesin kurtulma şansı eşit olsun diye topladığımız şahsi paraları 3'e böldük ve onunla alışveriş yaptık. Şu anda FETÖ'cü olmadığı en net olan grup biziz. Hiçbirimiz FETÖ'cü değiliz. Kimse bizi bununla suçlayamaz. Ben Atatürkçü bir subayım ve darbede yer aldım.”