Darbe gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokağa çıkma çağrısına uyarak Akıncı'daki 4. Ana Jet Üs Komutanlığı önüne gelen 9 çocuk ve 15 torun sahibi Mustafa Zorova, bacağına isabet eden üç kurşunla gazi oldu.
Darbe gecesinin kahramanlarından 70 yaşındaki Mustafa Zorova, 1960 ve 1980 darbelerini yaşamıştı. Evinde televizyon izlerken gelişmeleri fark eden Zorova, sokakta yankılanan “Askeriye hükümeti deviriyormuş Menderes gibi. Vatanını seven Tayyip'i kurtarmaya gidiyor" çağrılarını duyduktan sonra yaklaşık yüz kişiyle yola çıktı. Kazan'dan hareket eden vatandaşlar Akıncı'daki 4. Ana Jet Üs Komutanlığına vardıklarında 60 asker tarafından durduruldular. Askerlerin içlerinde bulunan bir rütbeli “Ne arıyorsunuz burada” diyerek kalabalığa seslendi. Bu soruya Zorova, “Askerler hükümeti kurtarıyorlarmış da onun için geldik” cevabını verdi. Askerlerin başındaki komutan “Demek ki bizi öldürmeye geldiniz siz” ifadeleriyle kalabalığa bağırdı. Bir anda hiddetlendi ve arkasına döndü, “Diz çök, doldur, kapat” emrini verdi. Askerler sivil halka ateş etmeye başladı. Bu emri uygulamayanları ise orada infaz ettiler.
"Rütbeliler vurdu"
Türkiye’ye sahip çıkmak için yola düşen ve askerlerin önünde duran vatandaşların şehit düşmeden önceki son sözleri ‘Allah’ oldu. Rütbeli bir asker tarafından vurulan Zorova, günler sonra o karanlık gecede askerle arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: “Vurulduktan sonra 'Ben sizin dedenizim' dedim. 'Ne yapayım amca, yapacağım bir şey yok' dedi ama sonra kemerini çıkardı belinden, kanı durdurmak için bacağımı sıktırdı. 'Amca bu yarayla ölmezsin, korkma' dedi. 'Ambulans çağır' dedim. 'Yapacağım bir şey' yok dedi. Sürünmeye başladım. Kimden tutunduysam ses yok, hepsi ölmüş. Daha sonra ambulans çağırdı o asker ama o dediğim binbaşı ambulanstakilere de silah doğrulttu. O arada bayıldım. Ne olduğunu bilmiyorum. Bir asker o binbaşının üstüne atladı G3'ü aldı elinden ama o asker de öldü mü bilmiyorum.”
“Görüyorsunuz değil mi Türk'ü, bizi kimse yenemez”
“Biz vatan için gittik. Benim ne çıkarım var, zaten emekli bir adamım. Girmişim 70 yaşına. Benim torunum o gün askerden geldi. Onu bile göremedim. 'Nereye gidiyorsun' bile diyemedi, yıldırım gibi gittik işte. Görüyorsunuz değil mi Türk'ü, bizi kimse yenemez, bize kurşun falan tesir etmez. Bizde bu iman oldukça bizi kimse yenemez. Amerika da gelse, Almanya da gelse, 128 güçlü devlet var, hepsi saldırsalar, bizi yine alt edemezler. Biz dimdik duracağız, aynı şimdi durduğumuz gibi 'Allahuekber' deyip saldıracağız, ölen ölsün gitsin. Kimse geçemez bizim önümüze.”
"Biz gitmeseydik ne olurdu?"
1957'de dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in elini öpen Zorova, demokrasinin ve halkın direnişinin ne kadar önemli olduğunu ise şu ifadelerle anlattı: “27 Mayıs'ta 'Asker Menderes'i devirdi' dediler radyoda. 'Ulus'ta su gibi kan gidiyor', 'Tüm Ankara'yı öldürdüler' dediler. Bir de televizyon açıkladı ki 6 subay ölmüş. Ama bu öyle değildi, ellerindeki imkanlar, silahlar... Ben silahını bana doğrultan hiçbir asker görmedim ömrümde. 'Kimsin sen, kardeşimsin' diyorum, 'Vurma, yaralandım' diyorum, bir daha niye sıkıyorsun? Hükümet her zaman tetikte dursun. Vicdansızlar, kansızlar hemen peşinde hazırlar. Ya biz gitmeseydik ne olurdu?”