“Güzel İnsan” patentinin sahibinin oğlundan “Erdemli İnsan” başlığıyla gelen daveti ilk gördüğümüzde, içimiz buruk olsa da yüzümüzde tebessüm oluşmuştu.
Davet, Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı''na (UTESAV) aitti.
UTESAV, Fatih Üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirdiği, “İş Hayatında Erdemli İnsan” konulu araştırmayı kamuoyu ile paylaşacaktı. Çalışmada imzası olan kişi, Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Zaim''di.
Kendisi de çok değerli bir akademisyen olmasına rağmen, gözümüzün önüne ister istemez, “hocaların hocası” merhum Prof. Dr. Sabahattin Zaim geldi.
Onun nasihatlerinden, ilminden küçük bir zerre de olsa istifade etme şansımız olmuştu.
Güzel bakan, güzel görür. Güzel gören güzel düşünen güzel yaşar. Adına da güzel insan denir.
Doç. Dr. Halil Zaim, İş Ahlakı Dergisi''nde merhum için şu cümleleri kaleme almış:
“Sabahattin Zaim''e göre toplumların kalkınmasında en önemli unsur insan faktörüdür. Başarılı olan toplumların en önemli ortak özelliği insan unsurunu en etkili biçimde değerlendirebilme kabiliyetidir. Bu bakımdan bir toplumun kalkınması için mutlak suretle insan yetiştirmek gerekmektedir. Diğer bütün faktörler insan faktörü yanında tali kalmaktadır. Bu Zaim''in aynı zamanda hayat felsefesini de oluşturmaktadır. O hayatı boyunca insan yetiştirmeye önem vermiş, kendi ifadesi ile fidanlar dikmiş ve görev aldığı her müessesede bu hususa dikkat çekmiştir. Nitekim hayatının son döneminde bu gayretlerin neticesini görmüş ve yetiştirdiği öğrencileri, üniversitelerde, kamuda ve özel sektörde önemli pozisyonlara gelmiş ve mühim hizmetlerde bulunmuşlardır.”
Alimler birer ilim deryası oldukları için hazinelerinin damlaları, kendileri ebedi aleme göç etseler dahi, çeşitli vesilelerle damlamaya devam etmektedir.
Onların mirasçıları da onların hizmet çıtasını daha yukarılara taşıma sorumluluğu ile çaba sarf etmekteler.
Tıpkı Doç. Dr. Halil Zaim gibi…
Babasının “Güzel İnsan” modelini, şimdi o “Erdemli İnsan” tanımıyla iş dünyasının ellerine, yüreklerine, zihinlerine, tam da zamanında bıraktı.
Tam zamanı diyorum, çünkü içerisinden geçtiğimiz dünya krizlerinin kaynağı olarak ahlak eksikliği gösteriliyor.
Toplantının açılış konuşmasını yapan UTESAV Başkanı İsrafil Kuralay''ın da dediği gibi “Yaşanılan küresel kriz, aslında bir ahlâk krizidir.”
Hastalığın tedavisi için reçeteyi, eserin sahibi Halil Zaim veriyor:
“Son 200 yıldır hakim olan ailesiz, değersiz toplumla artık gidilemeyeceği sorgulanmaya başlandı. Bizim de bu noktada tüm dünyaya söyleyecek bir sözümüz olması gerekiyor.”
“Bir kuş iki kanadı gibi Erdemli İnsan''ın da iki olmazsa olmazı vardır. Bunlardan biri “mesleki liyakat”, diğeri de “ahlâki yetkinliklerdir” diyen Halil Zaim, Erdemli İnsan''ı, merhum babası Sabahattin Zaim''in sözleriyle tarif ediyor:
“Rahmetli babam, mesleki liyakati arabanın motoruna, ahlaki yetkinlikleri ise direksiyona benzetirdi; Eğer direksiyon bozuksa, motor ne kadar güçlü olursa olsun araba ilk dönemeçte uçuruma yuvarlanır. Mercedes motoru olsa da fark etmez. Direksiyonu bozuk arabanın yerinde duruyor olması çalışmasından iyidir. Bir insanın mesleki liyakati çok iyi bile olsa, ahlâki yetkinliği yoksa yanınıza bile yaklaştırmayın. Bir polis mesleki yetkinliği yoksa, memur kalır en fazla çorba parası alır. Tersi olursa, yükselir ve en kirli işlerin içerisinde yer alır.”
Baki olan şu gök kubbede hoş bir seda bırakabilmekmiş. Dilerim bizler de onlar gibi “güzel” hatırlanırız…
