|
Satranç tahtasında sıra Türkiye’nin hamlelerinde

Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yıldönümünde, bu savaşın getirdiği düzenin çözülüşünü Türkiye iliklerine kadar hissediyor. Çevremizde, etnik, dinsel ve siyasi çatışmalar, kopuşlar ve inşa süreçleri yaşanıyor. Ukrayna’dan, Cebelitarık’a ve Ümit Burnu’na kadar bir sıcak savaşı yaşıyoruz. Türkiye, 1290 kilometrelik güney sınırında ve Doğu Akdeniz’de bu çatışmanın etkilerini derinden hissediyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal etkileri olacak kritik bir süreçten geçiyor. Son 4 yılda, Türkiye’ye 1,6 milyon mültecinin Türkiye’ye sığınması ve bugüne kadar yaklaşık 5 milyar dolar harcanması sürecin etkilerinden yalnızca biri.

Türkiye aynı zamanda uluslararası medyanın da kuşatması altında. Son 12 yıldaki gelişimiyle tüm dünyanın ilgisini çeken ülke, son zamanlarda hakkında çıkan negatif haberlerle dış basının hedefinde. Gün geçmiyor ki Türkiye’yi terör örgütü IŞİD ile ilişkilendiren, Sünnici bir politika yürütmekle itham eden ya da bölgedeki diğer etnik unsurlarla kurduğu ilişkiyi olumsuz aktaran satırlara rastlanmasın. Burada Türkiye’nin iletişim stratejisi eksikliğinin getirdiği bir takım etkiler olsa da, Batı medyasının Türkiye’yi tek yönlü okumasının ağırlıklı rolü çok net.

Halbuki madalyonun diğer yüzüne bakıldığında, çevresi ateş çemberiyken, Türkiye’nin bir barış ve istikrar adası olarak öne çıktığını görmek mümkün. Demokrasi ve özgürlükler yolunda ısrarla yürüyen bir Türkiye fotoğrafını çekmek hiç de zor değil. Yakın çevresindeki komşu ülkelerde devlet çökerken ve bu alanlarda bir güç boşluğu oluşurken, Türkiye’nin küresel ve bölgesel istikrar için artan önemi ortada. Bunu twitterda bölge ve Türkiye ile ilgili değerlendirmelerini sorduğum Lübnan ve bölge siyasetinin oyun kurucu isimlerinden Velid Cumbulat da bunu doğruluyor. Cumbulat soruma, “Arap ülkeleri düşüşte; Türkiye ise yükselen büyük bir güç” yanıtını vererek, Türkiye’nin bölge için değerini tasdik ediyor.

Türkiye’nin bölge nezdinde sahip olduğu etki öncelikle ne askeri gücü ne de ekonomisiyle ilişkili. Burada kendisini öne çıkaran, demokrasi tecrübesi ve demokratik gücü. Türkiye’yi yöneten iktidar da bu gücün öneminin farkında ve güçlendirilmesi gerektiğini de görüyor. Bu nedenle ki, Kürt meselesinin çözümü konusunda tavizsiz bir irade var. Yine yakıcı bir mesele olan Alevilerin hak talepleri hususunda da duyarlılığa sahip. Son 12 yılda bu konularda iyi niyet sahibi olduğunu her fırsatta gösterdi. Eminim ki, yukarıda belirtmiş olduğum konjonktürde, Türkiye’nin demokratik gelişimini sürdürmesi gereğinin öncelikli amaç olduğunun da farkındalar. 100 yıllık bir düzen tüm unsurlarıyla çökerken, Türkiye’nin yeni düzenin kurucu ortaklarından birisi olmasını sağlayacak olan da bu. Aynı zamanda Türkiye ile ilgili oluşturulmak istenen algının ve kuşatmanın kırılmasını sağlayacak yegane çıkış da burada. Bu sebeple ki AK Parti iktidarı son dönemde birbiri ardında dikkat çeken adımlar atıyor. Doğu ve Güneydoğu illerinde Kobani bahanesiyle yaşatılan ve 41 vatandaşımızın katline sebep olan 6-7 Ekim faciasına rağmen, Çözüm Süreci’nin devam etmesine yönelik koyulan siyasi irade bu adımlardan biri. Aynı şekilde, modern Türkiye siyasi tarihinde bir Başbakanın gerçekleştirdiği ilk ziyaret olan, Ahmet Davutoğlu’nun Hacı Bektaş ziyareti ve o ziyaret sonrası somut adımların görünürlük kazanmaya başlaması da Türkiye için kazanç. Orada, içeride ve dışarıda AK Parti iktidarını “Sünnici” bir paranteze sıkıştırma çalışmalarına nazire edercesine, Dersim’de yaşanan kıyım için devlet adına tekrar özür dilenmesi ve Dersim’den modern bir Kerbela olarak bahsedilmesi de oyun bozucu niteliğiyle öne çıktı.

Dün medya organlarına düşen iki haber dahi gelecek açısından ve Türkiye’nin demokratik iradesini göstermesi açısından önemliydi. Bunlardan birisi, azınlık okullarında Hıristiyanlığın artık seçmeli ders olarak okutulabileceğine yönelik düzenlemenin yapılmasıydı. İkinci gelişme ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Çankaya Köşkü’nde Ezidi toplumunun önde gelen isimlerini ağırlayacağını duyuran haberdi. Yoğun gündem içinde gözden kaçan bir haberi de bu çerçevede aktarmam da fayda var. Ekonomi Bakanı Zeybekçi’nin İzmir’de düzenlenen Türkiye-Yunanistan İş Forumu’nda Birinci Dünya Savaşı sonunda gerçekleşen mübadeleye dönük eleştirisi. Tam da Doğu Akdeniz’de yeni bir Kıbrıs gerginliği yaşatılmak istenirken, Zeybekçi’nin birebir aktaracağım şu sözleri çok önemli: “İki ülkenin tarihinde yaptığı en büyük hata savaşmalarıydı ama savaşmaktan daha kötü bir hata bu zorunlu göç oldu. Buradaki Anadolu'daki insanlarının göç ettirilmesi, adalardaki ve Yunanistan'daki insanların zorla göç ettirilmesidir. Elimizdeki en büyük fırsatı böyle teptik. İki ülke arasındaki en büyük köprüyü yıktık, en büyük imkânı ortadan kaldırdık. Keşke o hata yapılmasaydı, keşke o zorunlu göç olmasaydı. Keşke birlikte yaşama kültürü ilelebet devam etseydi. Bütün bu coğrafyada yine bizim dostlarımız, komşularımız, arkadaşlarımız yerinde kalsaydı. Girit'te, Rodos'ta, Selanik'te de Türk kökenle Yunanistan vatandaşları orada kalsaydı.” Mübadeleyi bir hata olarak değerlendiren bu sözler sanırım Türkiye’de bir siyasi tarafından getirilen en net eleştiri. Aynı zamanda AK Parti’nin kuşatıcı siyasetine ve çeşitliliklerimizle birlikte yaşama iradesine vurgu. Kısaca, Türkiye’de devletin topluma bakışındaki paradigma değişiminin değerli bir göstergesi.

Her biri kendi adına bir devrim olan bu açıklamalar ve açılımlar, Türkiye’nin kendisi için hazırlanan tuzağın farkında olduğunun göstergesi. AK Parti iktidarı, fırtınalı denizde iyi bir kaptanın göstereceği refleksi veriyor. Türkiye’nin ancak tarihi, sosyal ve kültürel gerçekliğiyle barıştıkça ve onu tanıdıkça güçleneceğini ve kalkınacağını biliyor. Türkiye’ye yönelik kuşatmanın ancak demokrasi standartlarını yükselterek, hak ve özgürlükler alanında açılımlar yaparak, insana değer ve kulak vererek aşılacağını da gösteriyor. Kimilerinin içeride ve dışarıda görmek istememesine rağmen gerçek Türkiye fotoğrafı bu. Türkiye satranç tahtasında kritik hamleler yapıyor. Bu hamleler yalnızca kendi içinde değil, yeniden kurulacak bölgesel düzen için de değerli ve önemli.

#sernur yassıkaya
#Satranç tahtasında sıra Türkiye’nin hamlelerinde
#Türkiye
9 years ago
Satranç tahtasında sıra Türkiye’nin hamlelerinde
Göl maya tutar mı tutar
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!