|
iki hatıra

bu hatıralardan birisi bendenize aittir.. adana erkek lisesinde liseyi bitirme imtihanları ile meşgulüz.. o zamanlar lise son sınıflar, fen şubesi, edebiyat şubesi diye ikiye ayrılırdı.. edebiyat şubesi evvela matematik, edebiyat, kompozisyon ve felsefe derslerinden olgunluk imtihanına tabi tutulur.. bu dört dersten geçer not alanlar diğer derslerden sözlü sınav geçirirdi.. sorular bütün liselere milli eğitim bakanlığından gönderilirdi (yazılı imtihan sualleri)..

güçlü hocalarımız vardı.. müdürümüz, o zamanki milli eğitim bakanı tahsin banguoğlu’nun yakın arkadaşı ömer bey idi.. babacan, otoriter bir muallim.. güçlü bir idareci.. arif nihat asya edebiyat hocamızdı.. Fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya öğretmenleri, tecrübeli eğitim elemanlarından seçilmiş bulunmakta idi..

kompozisyon imtihanının yapılışının ertesi günü, müdür ömer bey bizi bahçede topladı.. “aldığımız notları okuyacak” dediler.. merak ve heyecan içinde müdürümüzün etrafında kalabalık bir halka teşkil ettik.

notlar ve sahipleri isimleri ve numaraları ile birlikte tek tek ömer bey’in ağzından dökülmeye başladı.. üzüntü ve kaygı, sevinç ve neş’e tezahürleri birbirine karışıyordu.. bir ara 919 osman akkuşak sedası yükseldi.. müdürümüz isim ve numaramı okuduktan sonra.. bir an durdu.. bana doğru baktı.. ve sıfır dedi..

şaşırdım.. galiba dedim kendi kendime, kopya çektiğimi zannettiler.. gözlerim müdür beyde.. ne diyeceğimi bilmiyorum.. ömer bey yine o babacan tavrı ile “çocuklar” dedi, arkadaşınız bir kompozisyon yazmış, not baremi müsait olsa, hocalarınız yirmi numara verecekti.. bana döndü.. aferin sana osman dedi.. başımı önüme eğdim.. bir iki adım attım.. müdürümüzün elini öptüm.. müdür bey devam etti, “bugün çıkan gazeteleri tarayın bu kadar güzel bir yazıya rastlayamazsınız” dedi.

***

gelelim ikinci hatıraya

pendik’te bilgisayar ve toner-kartuş tanzim etme uzmanı olan trabzonlu mustafa bey’in atölyesinde iki gün evvel hemşerisi bir başka mustafa bey ile tanıştık.. mustafa gülay.. emekli mektep müdürlerinden.. meğer gazetemizin makalelerden sorumlu müdürü mustafa bey’in imam-hatip lisesinden okul arkadaşı imiş.. tesadüflere bakınız gazetemizin makaleler müdürü mustafa bey bilmece gibi adamdır.. bilgisi nedir, yaptıkları nedir, özellikleri nedir, kolay kolay sır vermez.. renk vermez.. masasında oturur, yazılara gömülür.. sessiz sedasız çalışır…

mustafa gülay bize onu yeniden tanıttı:

imam-hatip lisesinde iken birkaç arkadaşı ile beraber bir ev tutmuşlar, okula o suretle devam ediyorlar.. trabzon’da.. köyden ilk defa şehre iniyorlar.. yabancılıyorlar, yadırgıyorlar.. daha ilk sınavlar da yapılmamış… mustafa, başarıp başaramayacağı konusunda karamsar… bugünün kalem ve basın adamı, tahsilini yarıda bırakıp doğduğu beldeye gitmeye niyetleniyor.. o sırada 1970’in birinci döneminin ilk yazılı sınav sonucu okunuyor.. türkçe hocası hakkı bey, notları okurken mustafa’nın adını atlıyor.. onu geçiyor.. bütün sınıfın notları okunduktan sonra ismi ile soy adını söyleyerek kimdir bu arkadaşınız diyor.. arkadaşları işte budur diyorlar.. mustafa ayağa kalkıyor; türkçe öğretmeni, “çocuklar onu bilerek en sona bıraktım arkadaşınız türkçe’den (on üzerinden) sekiz numara almıştır.. kendisini tebrik ederim” diyor.

bu hadiseden sonra şevke gelen mustafa, köyüne dönmekten vazgeçiyor, okulunu bitiriyor, üniversitenin jeoloji bölümüne kaydoluyor.. ve bu bölümden dört sene içinde mezun oluyor.. daha sonra istanbul’a geliyor.. bu sefer siyasal bilgiler fakültesine kaydoluyor.. oradan da diplomasını alıyor.. mektep müdürü olan imam-hatipli arkadaşı ilave ediyor: mustafa, aynı zamanda ‘hafızlık’ mertebesine de ulaşmıştır.. bu suretle mustafa’nın eğitimini nasıl sabırla, tahammülle ikmal ettiğini öğreniyoruz..

ben kadırga’da otururken karadenizli bir manavın akrabası bir zatın, mustafa bey’in komşusu olduğunu öğrendim.. bana kendisinden sitayişle bahsetmişti.. uzun uzun methetmişti..

gerçekler kaybolmuyor.. bu hikâyeler gençler için birer emsal teşkil etmeli.. çok eskidiler.. fakat mustafa’nınki yenidir.. canlı misaldir.. onu mahcup etmemek için soyadını yazmadım..

#Arif Nihat Asya
6 yıl önce
iki hatıra
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset