|
Son başlangıç...

NATO tatbikatında yaşanan rezillik tesadüf değil. Atatürk ve Erdoğan nefretlerini anlamak gerekiyor...

12 Kasım’da Türkiye’de yayınlanan tüm gazetelerde Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin Türkiye’nin Rusya’dan alması beklenen S-400 hava savunma füzeleri konusunda, bugüne değin resmi makamlar tarafından yapılmış en somut/güçlü açıklamaları vardı; “S-400 füzeleri satın alındı. O iş bitti. S-400 füzeleri satın alınmıştır.
Bundan sonrası artık detay
”...

Dün de Cumhurbaşkanı’nın gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar arasında yine bu madde vardı; “(Putin ile) Öncelikli olarak görüştüğümüz S-400. Anlaşma imzalandı. Detaylar üzerinde Savunma Sanayii Müsteşarımız muhataplarıyla görüşüyor. Avanslar, kredi meseleleri var. Ödemeler noktasında biz kendisiyle mutabakat sağladık. Hatta bakanlar olarak da mutabık kalındı, teyit ettik”.

Şimdi buradan sonraki kısım biraz farklılaşıyor: “
Alttaki bürokratların yaklaşımı ile ikimizin ortaya koyduğu yaklaşımın farklı olduğu ortaya çıktı
”...

Şu an dünyada iki “lider”in bulunduğu genel kabul görüyor; biri Erdoğan diğeri Putin.

Son kongrenin ardından Çin Devlet Başkanı da listeye eklenmiş gibi ama nihayetinde Şansölye Merkel’in de seçimlerin ardından ‘seyreltildiği’ düşünülürse, halk desteğiyle muktedir bu iki isim var.

Yani.. Hangi bürokrat Erdoğan ve Putin’e direnebilir ki?

Muhtemelen teknik/mali konularda bir uyumlulaştırma gecikmesi bu. ‘Yaklaşım farkı’. Ama yine uzamış oluyor ve “Arkadaşlar yoğun çalışırsa 22’sinde buluşulduğunda-Soçi’de-önemli mesafe katedilmiş olur”dan anlaşıldığı kadarıyla “
taraflara” mesaj
da gönderilmiş oluyor...
Bu köşenin müdavimleri S-400’ler üzerine-mümkün olduğunca tüm açıları kapsayarak-sık yazdığımı bilir. Türk savunma mimarisinin yapması gereken
tepeden-tırnağa yerli
bir sistemdir ve bu gerçekleşene kadar da-işte İtalya-Fransa konsorsiyumuyla imzalanan anlaşmanın da amacı odur-bu silahlara
ihtiyaç
var.
Fakat başka birşey daha var. Bu silahların alınması, Türkiye’nin ABD/Batı’ya bağ(ım)lı askeri gücünün/savunma sanayinin özgürleşmesinde en güçlü sembolizmi içerecek ve bunu
bir kere yaptığınızda
hem bizde hem belki de benzer ülkelerde dönüşümü başlatacak/yaratacak.

Yani “sadece almak” bile, alıp yaksanız, atsanız dahi bağımsızlığımıza yapılmış büyük katkı olacaktır.

Sakın yerli/yabancı muhaliflerin ‘eksen kaymaları’na basmayın. Mesele Rusya’dan almak değil, teknolojiye vakıf herhangi bir ülkeden alabiliriz. Mesele, savunma sanayiine, ordumuza sirayet etmiş toksik ABD/Batı nüfuzundan mümkün olduğunca ve hızla arınmak.

O ZİNCİR YOK ARTIK

Yıllarca 20 metrelik çap içinde hareket etmesine imkan veren zincirle bağlanmış filin çözüldükten sonra o mesafenin dışına çıkamaması gibi. Zihin zincirini kırmak gerekiyor.

Esasen, ABD ve NATO’nun gösterdiği reaksiyonlar da asıl korkularının bu olduğunu, “silah alın, para verin, yoksa savaş çıkartırız” ekonomisini bugün de sürdürenlerin (taze S. Arabistan, Japonya, G. Kore örnekleri ortada) bunu engellemek için her şeyi yapabilecekleri görülüyor. Ki yaptılar da.

2018 yılında Türkiye ilk F-35 savaş uçaklarını teslim alacak. S-400 ve F-35’ler “beraber” çalışamayacağı, “Türkler ikisine birden sahip olursa, Ruslar uçaklarımızın kodlarını ele geçirebilirler” iddialarından hareketle, ortak üretim modern jetlerin güvenliğinin tehlikeye gireceğini masaya sürmeye başladılar. Oysa biz bile o kodlara sahip değildik!

F-35’lerin zayıf noktalarının bu yolla açığa çıkması durumunda, gizlilik ve veri füzyon yetenekleriyle bilinen bu platform için “felaket” olacağı dillendirilmeye başlandı.

Yani, kendi hava kuvvetlerinin yetkili ağızlarından zikredilen ve Birleşik Arap Emirlikleri mahreçli haberlerle,
“Türkiye’nin S-400’leri F-35’ler(iniz) için sorun yaratır”
diyorlar. İşte bunun o silahları almak gerekiyor. (‘US official: If Turkey buys Russian systems, they can’t plug into NATO tech’, 17/11, Defense News.)
Atatürk ve Erdoğan’ın ortak karakteri
bağımsızlık aşkı
dır. Hür yaşayabilmek için hür doğmuş olmak gerekiyor. Dün NATO tatbikatından çekilme de odur.

RUSYA ÇİN’LE SAVAŞACAK OLSA...

Türkiye-Rusya yakınlaşması Amerikan yönetiminin hangi kesimini rahatsız ediyor sorusu da önemlidir. ‘Rahatsız olmayacak’ bir kesim de vardır ve bunlar daha vadeli hesaplar açarlar. Erken, girmiyorum ama not ettik.

Moskova ve Washington’da sadece uzlaşı değil, ittifak arayan kesitler var...

Bir ittifak var ise “düşmanı” da tarif ediyorlar ve Çin’dir. Körfez petrolünün son operasyonların ardından ABD yönetimine girmesi halinde
Çin’in Ortadoğu’da sahaya inebileceğini
söyleyenler var. Washington’daki iç savaşı kimin kazanacağı bu yüzden önemli.

Şu satırlara bakar mısınız; “Çin-Rusya savaşında Moskova’nın avantajı, büyük savaş deneyimine sahip silahları elinde bulundurması. Ekonomisi ve coğrafyası ise zayıf noktası. Rus askeri birlikleri ülkenin hem Avrupa hem Asya kısımlarında varlık gösteremez. Ancak Çin de Ural Dağı’nın ötesine geçemez.”

Tedirgin edici harita-metodlardır bunlar. Düşünmek gerekiyor.

Haberin yayınlandığı kanal, Sputnik! (15/11) Yani Rus. Kaynak? ABD merkezli, Cumhuriyetçi, tanınmış bir askeri dergi. (The National Interest.)

#Türkiye
#ABD
#NATO
#Norveç
6 yıl önce
Son başlangıç...
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı