Savaşın sonuna bir saat kala füzeler nereden çıktı?

04:0023/11/2024, Cumartesi
G: 23/11/2024, Cumartesi
Nedret Ersanel

İngiltere, Fransa ve Almanya’nın, Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından Rusya’ya ‘yükselmesi’ ortak bir politikanın sürümü. Biden yönetiminin giderayak Rusya’ya yönelttiği füze kampanyası da aynı yazılımın parçası… Londra, Berlin ve Paris’in, Rusya’ya karşı sahaya asker gönderme, savaşa hâlâ vaziyet etme, bugüne kadar verdikleri ama kullanımına menzil çektikleri füze sistemlerini de azad etmesi aynı senaryonun satırları… Kimi İskandinav ülkelerinde halka dağıtılan, “savaşta hayatta kalma kılavuzları”

İngiltere, Fransa ve Almanya’nın, Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından Rusya’ya ‘yükselmesi’ ortak bir politikanın sürümü. Biden yönetiminin giderayak Rusya’ya yönelttiği füze kampanyası da aynı yazılımın parçası…

Londra, Berlin ve Paris’in, Rusya’ya karşı sahaya asker gönderme, savaşa hâlâ vaziyet etme, bugüne kadar verdikleri ama kullanımına menzil çektikleri füze sistemlerini de azad etmesi aynı senaryonun satırları…

Kimi İskandinav ülkelerinde halka dağıtılan, “savaşta hayatta kalma kılavuzları” ya da Baltık’ta kesilen fiber-obtik/iletişim kablolarına ilişkin haberler de hep aynı mürekkepten…

ATACMS, Storm Shadow, Taurus, vb. gibi çok uluslu füze saldırılarının birleşerek Ukrayna’ya yönelmesi, Rusya’nın da ilk kez kıtalararası balistik füze kullanması, Kiev’de mukim kimi büyükelçiliklerin geri çekilmesi/boşaltılması da eklendiğinde, ‘işin sonu nereye varacak’ sorusunun tatmin edici biçimde karşılanması gerekiyor…


STRATEJİK MUĞLAKLIKLA SAKATLANMIŞ SENARYOLAR…

Birden çok senaryo var…

İlki
, ABD, İngiltere ve Avrupa çekirdeğindeki hükümetlerin, Trump yönetimini geri dönülemez biçimde Ukrayna batağına saplama planını uygulamaya başladığı varsayımı…
Kısmen doğru
ama Avrupa’nın Rusya’nın üzerine sürülüp bin türlü faturayı göğüslemek zorunda kalmasının ardından Trump’la birlikte dımdızlak ortada kalma korkusuyla beslendiği gibi Rusya’nın karşılık vereceği tahminine oynuyor! Beklenti zayıf halkası.
İkincisi
, yine Amerika merkezli, spekülatif ağırlığı fazla bir yaklaşım;
Biden ve Trump görüşmesinin ardından gelen füze ataklarının
delil olarak gösterildiği bu teze göre; Rusya’nın sahadaki avantajlı haliyle müzakere masasına oturması durumunda pazarlıklarda çok zorlanılacağı değerlendirmesi. Moskova’nın kazandığına ilişkin kanaat cepte. Şimdi Trump’la birlikte şartlarını dikte etmekte pozisyonu da genişledi. Makule indirilmesi gerekiyor. Son
gerilimin sebebi bu ve Biden-Avrupa ittifakına Trump’ı da ilave ediyor.
Üçüncüsü,
eskiden beri söylenen, zaman zaman diklenme boyutuna ulaşan ama Washington’un tepelerine vurmasıyla hep cüce kalan,
“yeni Avrupa güvenlik mimarisi”
arayışları…
Avrupa’nın savunma arayışlarında kendi başının çaresine bakabilecek güce kavuşmasının politikalarını kurmak uzun ve iddialı bir plan! (Türkiye-AB ilişkilerine kullanışlı alan açabileceği fikrini hızla akla getirse de, mayına kayan bir ayak bu. İşi,
NATO ve/veya ‘Avrupa Ordusu’ üzerinden Ankara ile Moskova’yı cephede yüzleştirecek ihtimale temkinli yaklaşılmalı.)
Belki
dördüncü
olarak hepsinin eş zamanlı uygulanmasından da farklı kombin yapılabilir. Ya da
beşinci
yol olarak akla gelen, “
savaşın Avrupa’ya devredilmesi
” ve/veya “sürünen savaş teorisi” olarak bitmeyen ama düşük yoğunlukta, “yoğun bakımda” yaşatılması da dillendiriliyor…
Ama hepsi “stratejik muğlaklıka” malûldür…

‘AVRUPA’ MI DİYECEĞİZ, ‘AVRASYA YARIMADASI’ MI?

İngiltere, Almanya ve Fransa’da siyaset zorlu süreçlerden geçiyor. Üç ülkenin mevcut hükümetleri de, özellikle Londra ve Berlin iktidarlarını sürdürmekte zorlanıyorlar. Seçim korkuları kadar ekonomik gerçeklikler de istikrarı hırpalıyor…

Politika-larındaki keskin hareketler bu durumdan da kaynaklanıyor olabilir ama hükümetler değiştiğinde
Avrupa’nın siyasi görünümü daha vahim bir hal alabilir!
Ukrayna’da gelişen durumdan farklı bahismiş gibi görünse de, Kiev yenilgisinin kesinleşmesinin bütün Avrupa’da siyasi sonuçları olacağı zaten biliniyor…
Her durumda
Avrupa’nın Ukrayna macerası artı Trump, kıtanın siyasi-ekonomik-güvenlik görünümünü korkutucu derecede tehdit eder risk barındırıyor.
Şimdi ortaya çıkan “ölü savaşın” diriltilme denemesi tüm dertlerine deva olabilir mi!

‘YÜZLERİNE PATLAYACAK’…

Füze güç, sayı ve sistemlerinin savaş alanını değiştirip-değiştirmeyeceği sorusuna askeri-teknik uzmanlar aynı yanıtı veriyorlar; “O savaş kaybedildi. Füzeler durumu ne değiştirir ne kurtarır”. (‘Biden’s ATACMS Gambit on Ukraine Could Blow up in America’s Face’, 20/11, National Interest.)

İlginç olan, sadece Amerika’da değil dünyada da bu savaşın kazanılamayacağına ilişkin erken teşhislerin/ikazların yaygınlığına bakıldığında, savaşın ilk günlerinden şimdiye kadar Amerikan çok yıldızlı generallerinin bu basit gerçeği nasıl olup da görmediğidir?

Belki basitleme olarak, “ABD hangi savaşı kazanmış ki” sorusu da akla gelebilir ama “sonuç ne olursa olsun yenilmeyen, Afganistan’da, Irak’ta olduğu gibi ‘kaçan ülke’ gerçeğinden” bahsedilebilir. Bu da üretilen/suni savaşta
ABD’nin beklentisinin ‘kazanmak’ değil, ‘kazanmak’ olduğu,
yani, korumak, fethetmek, düşmanı cezalandırmak değil, para kazanmak olduğu tespit edilebilir…

TRUMP’IN SESSİZLİĞİ…
Tüm bu senaryolar içinde benim yaklaşımım çok sade kalıyor, 2028’e bağlanıyor;
Biden ve ‘küresel müesses nizamcılar”, önümüzdeki dört yıl için Putin-Trump ilişkisini içinden çıkılmaz hale getirmeyi planlıyorlar…
Savaş yaşayacak ve kazanılması yine önemsiz. 2028 başkanlık seçimlerine kadar Trump’a pranga olacak.
Avrupa-Biden’ın koordinasyonu ve füze politikalarını savaşın son saatinde sahaya sürmesinin anlamı, kazanmaya değil maçı uzatmaya dayanıyor. Pax-Americana’ya zaman yaratıyor!

Biden, stratejik bir yenilgiyi miras olarak bırakmak da istemiyor. Çünkü bu bagaj, küresel düzendeki değişim dinamikleriyle buluştuğunda, Berlin duvarının yıkılmasında Sovyetler’in dağılması türünden bir utancı Batı dünyasının üzerine yıkabilir.

Kremlin’in, NATO ve ABD’yi savaşın fiilen içinde görerek nükleer doktrinini revize etmesi makul mesajdır. Ama görmezden gelecekler. Putin yine de “anahtarları çevirmekten” uzak durmalı…

Trump’ın füzelere sessizliği de tercüme edilmeli. Nükleer risk görmüyor. Muradlarını anlamış demektir…

#dünya
#siyaset
#Nedret Ersanel