|
Bin Salman’ın bu hafta yediği üç gol ve gördüğü kırmızı kart
Suudi Arabistan’ın en genç kralı olma hazırlıkları yapan
Muhammed bin Salman’ın (MBS)
fazla aceleci ve kolay gaza getirilen biri olduğunu birkaç kere bu köşede yazmıştık. Geçen ay onlarca Suudi prensini ve iş adamını
yolsuzluk
iddialarıyla gözaltına alıp pazarlık masasına oturtmasıyla gündemi yerinden oynatan veliaht, bugünlerde Leonardo da Vinci’ye ait olduğu söylenen
‘Salvator Mundi’
tablosunu 450 milyon $’a satın alan kişi olduğunun ortaya çıkmasıyla konuşuluyor. Ama MBS’nin bu hafta yaşadığı üç büyük bozgun, lüks ve şatafata harcanan parayla ilgili onca büyük laf etmesinden sonra imza attığı bu aşırılık yüzünden alaya alınmasından daha çarpıcı.

Hangisiyle başlayalım?

Önce
YEMEN
... 2011’de patlak veren halk ayaklanmasının ardından 34 yıl oturduğu koltuğu bırakmak zorunda kalan Yemen’in devrik diktatörü
Ali Abdullah Salih
, 2013’ten beri ittifak ettiği İran destekli Husiler tarafından bu hafta öldürüldü. Tam da taraf değiştirip S. Arabistan-BAE liderliğindeki Arap koalisyonu safına geçmek üzereyken...
Öldürülmesinden iki gün önce televizyonda konuşan Salih, koalisyona,
“Ablukayı kaldırıp saldırıları durdurursanız yeni bir sayfa açmaya hazırım”
demiş; bunu duymaktan memnun olduğunu açıklayan koalisyonsa,
“Salih’in öncülüğünde Yemen halkı Yemen’i İran destekli milislerden kurtaracak”
diye karşılık vermişti.
İşin arka planıysa daha ilginçti. MBS’nin savunma bakanı olmasıyla giriştiği ilk cüretkâr icraatı olan Yemen Savaşı, S. Arabistan’a bugüne kadar milyarlarca dolara mal oldu ama hiçbir şey kazandırmadı. Yemen’e müdahale
‘cesur genç prens’
olarak resmedilmesini sağlasa da, zafer yerine gelen başarısızlık, MBS’yi kısa sürede Arap çevrelerinde gizliden, dünya basınında açıktan gülünç duruma düşürdü. Yemen’den çekilip askeri ve mali kaybı durdurmak isteyen prensin, daha da komik duruma düşmemek için bir çeşit diplomatik çözüm aradığı konuşulmaktaydı. İddialara göre, akıl hocası
Abu Dabi veliaht prensi Muhammed bin Zayid (MBZ)
, -ki kendisine BAE’nin de facto hükümdarı diyebiliriz-, bir planla çıkageldi. Salih’ten sonra yerine geçen ancak başkentin Husilerin eline geçmesinin ardından Riyad’a kaçan
Abdrabbu Mansur Hadi
’den umut yoktu. Salih taraf değiştirmeye ikna edilecek, Arap koalisyonuna katılacak, Husilere karşı ayaklanma başlatacaktı.
Hükmünü yıllarca tarafları birbirine kırdırıp, bir o yana bir öte yana destek vermekle sürdüren, bu tavrını,
“Yemen’i yönetmek yılanların tepesinde dans etmeye benzer”
cümlesiyle özetleyen, devrildiğinden beri geri dönmek için aynı stratejiye tutunan Salih’in dört şartı vardı: Adı yaptırım listelerinden silinecek, Yemen’in geleceğinde söz sahibi olacak, kendisi ve ailesinin hayatı korunacak ve bu işten para kazanacaktı. Anlaşma yapıldı ancak Salih’in televizyon konuşması, sonunu hazırlayan hamlesi oldu. Eski düşman, yeni-eski müttefik Husiler, Salih’i son bir kez daha saf değiştiremeden vurdu.

Böylece MBS’nin Yemen’deki hayalleri bir kez daha suya düştü. İran’a karşı sürdürdükleri ve döktükleri onca paraya rağmen başarı getirmeyen savaş sürdürülebilir değil; ancak Yemen’den çıkmak veya Husilerle müzakere etmek Yemen’i İran’a teslim etmek anlamına gelir, ki bu Suudiler için kaldırılamaz bir hezimet demek.

İkincisi
LÜBNAN
... Geçen ay Lübnan Başbakanı Saad Hariri Riyad’da istifasını açıklamış, Lübnan üzerindeki İran etkisini ve Hizbullah’ı göstererek hayatından endişe ettiğini söylemişti. Herkes biliyordu ki, Hariri’ye bu duyuruyu Suudiler yaptırmıştı. MBZ’nin, hatta Trump’ın Ortadoğu meselelerini devrettiği damadı
Jared Kushner
’in verdiği akılla veliaht prens, Hariri’nin istifasıyla Hizbullah’ı ve İran’ı kışkırtmak, Lübnan’da siyasi ve belki de toplumsal kaos çıkarmak istiyordu. Ama Katar’da ve Yemen’deki gibi Lübnan’da da
B planı
yoktu. Üstelik İsrail ve Trump yönetiminden başka destek vereni de olmadı. Darbesini Suudilerin finanse ettiği Mısır’ın
Sisi
’si dahi,
“Hizbullah’la savaşı bölge kaldırmaz”
deyip sırtını döndü. Hizbullah, tanıdığımız hırçın yüzünün aksine sakin ve arkasında İran aklının olduğunu tahmin edebileceğimiz diplomatik bir üslupla,
“Başbakanımızı geri istiyoruz”
dedi, kışkırtmaya gelmedi. Hizbullah’ın ‘gaza gelmeme’ stratejisi Hariri’nin ‘suikast endişesini’ boşa çıkardı. Hariri ülkesine geri dönüp istifasını ertelediğini açıklamak zorunda kaldı. Ardından Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın arabuluculuğuyla Hizbullah’la bir uzlaşı sürecine girmesinin ardından bu hafta istifasını geri çekti. MBS, Yemen’den sonra Lübnan’da da bir hayal kırıklığı yaşadı.
Ve
KUDÜS
... Yoksa
Washington
mı diyelim? MBS’nin geçen ay Hariri’nin ardından Riyad’a çağırdığı
Mahmud Abbas
’a, ‘yeni kankası’ Kushner’in öncülüğünde hazırlanan İsrail-Filistin barış planını
'kabul et ya da istifa et'
baskısı yaptığı biliniyordu. Ayrıca,
Hamas
ve
el Fetih
arasında Mısır aracılığıyla imzalanan anlaşmayla kurulan
Ulusal Uzlaşı Hükümeti
’yle yetinmeyen İsrail ve Trump yönetiminin, İsrail’in tanınması ve Hamas’ın silah bırakması talepleri de MBS tarafından Hamas’a iletmesi için Abbas’a verilen talimatlardandı. Ama MBS, üçüncü tokadı da İran’a karşı ittifak ettiği İsrail ve Trump yönetiminden yiyecekti. Trump beklenmedik bir anda, ABD’nin Kudüs’ü başkent olarak tanıdığını ve ABD büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyacağını açıklayınca, MBS’nin bir süredir Arap kamuoyundaki İsrail karşıtı tutumu yumuşatıp İran’a ve bölgedeki yayılmacılığına yöneltme girişimleri boşa düştü. Hamas’ın değil silah bırakması, İran’a daha fazla yaklaşması ve daha fazla silahlanmasına neden olacak olan bu gelişmeyle,
MBS haftayı üç gol yiyerek kapattı.
Suudi Arabistan’ın, müslüman dünyanın tepkisinden çekinerek yapmak zorunda kaldığı, Trump’ın Kudüs kararının
'yersiz ve sorumsuzca'
olduğu yönündeki açıklamaya cevaben Beyaz Saray’dan gelen
'Yemen'
karşılığıysa, üç golün üzerine görülen kırmızı karttı. Trump, BM dahil çok sayıda insani yardım kuruluşunun acil çağrılarına rağmen uzun süredir kapı duvar olduğu Yemen’deki insani dramı bir anda hatırlayarak, S. Arabistan’ın ablukası altındaki Yemen’e gıda, yakıt, su ve tıbbi malzeme ulaştırılması için derhal izin verilmesi gerektiğini açıkladı. Bu da Trump’ın MBS’a,
“Para sende olabilir ama silahlar, güç ve kontrol bende; haddini bil”
tokadıydı.
#Suudi Arabistan
#Muhammed bin Salman
6 yıl önce
Bin Salman’ın bu hafta yediği üç gol ve gördüğü kırmızı kart
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı