|
ABD Afganistan'a hukuksuz saldırır mı?
Zihinlerin berraklaşması şart.. Eski ve kalıplaşmış bilgilerle, ön-yargılarla, "Yeni Dünya"yı ne anlayabiliriz, ne de "tehlikeler"le başedebiliriz..

Bilişim toplumu, dünyayı küçük bir köye çevirdi..

Artık hiçbir olay, "yerel" kalamaz.. New York'daki veya Gazze'deki bir gelişme, Amerika'lıları ve Filistin'lileri etkilediği gibi, bizleri de etkiliyor.

Ancak bir olaydan "etkilenmek" yetmiyor..

Bir de, olayı "anlamak" ve ilişkin konularda "bilgi sahibi olmak" zorunluluğu var..

New York ve Washington'u vuran terörist eylemlerin yansımaları, "cahilce yaklaşımlar"ın, hiçbir konuda yarar getirmeyeceğini bir kez daha kanıtladı..

Aynı şekilde, klişeleşmiş bir "Anti-Amerikan" tutumla, ne "terörizmle mücadele", ne de "savaşı önlemek" mümkün olabilir.

Bir kere şunu bilelim..

"Örgütlenmiş terörizm" ile "Devlet Terörü", birbirine çok benzer..

İkisinde de eksik olan, "Hukuk" ve "İnsan Haklarına Saygı"dır..

Bir anlamda, "hukukun üstün olmadığı devlet, örgütlenmiş şiddet veya terördür.."

Bir başka mesele şu..

Bir devletin, mesela Amerika'nın, Vietnam'da veya Sudan'daki askeri girişimleri, "Devlet Terörü" değil, "Haksız Savaş" veya "Tecavüz Savaşı"dır..

Çağımızda "Devletler Hukuku" veya "Uluslararası Hukuk", eskisinden farklı biçimde, yazılı metinlere bağlanmakta..

Bu açıdan, "meşru müdafaa" veya "haklı savunma" olmadan yapılan savaşlar, "Hukuk Dışı" sayılabiliyor..

Uluslararası Hukuk, etki alanını iyice genişletti.. Örneğin, bir egemen devletin yasal hükûmetinin, kendi toprakları içindeki askeri veya siyasal eylemleri bile, artık Uluslararası Hukuk ve Yargı tarafından ele alınabiliyor..

"İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar" diye bir kavram, Nürnberg Mahkemesi'nden beri var..

Nitekim, Yugoslavya'nın eski Başkanı Miloşeviç, bu şekilde, "Savaş Suçları Divanı"nda yargılanmakta..

Uluslararası Hukuk açısından, meşruiyeti belirleyen en önemli organ da, Birleşmiş Milletler.. Gerek "Genel Kurul"un, gerekse "Güvenlik Konseyi"nin kararları, devletlerin, hukuka uygun veya aykırı davranışlarındaki en önemli metinleri oluşturuyor..

Bu açıdan baktığımızda, Birleşmiş Milletler'in hiçbir organı, ABD'nin veya müttefiklerinin, Afganistan'a saldırmasına gerekçe olabilecek bir karar almadı.. Bu kararlar, "Körfez Savaşı"nda, Irak'a karşı alınmıştı..

Birleşmiş Milletler Yasası'na göre kurulan NATO, 5'inci maddesini devreye sokarak, üyelerden birine yapılan saldırının, tüm üyelerce mukabele edilmesine sebep olacağı kavramını devreye soktu..

Ama üyelerden biri olan ve saldırıya uğrayan ABD'ye, bu saldırının nereden geldiği, henüz kanıtlarıyla açıklanmış değil..

Ancak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, üyelerin ittifakı ile aldığı bir kararla, "Terörist grupların finansal ve lojistik kaynaklarının kesilmesi konusundaki girişimler"i, bütün üye ülkeler için zorunlu hale getirdi..

Bu, Amerika'nın Global Terörizme karşı açtığı savaşın meşruiyetini belirleyen, ilk ve en önemli hukuki metindir..

Hiç unutmayalım.. Bu Güvenlik Konseyi kararı, Fransa, Çin, Rusya, İngiltere ve ABD gibi, veto hakkına sahip "5 Daimi Üye"nin de onayını taşıyor..

Yani, "global terörizmle mücadele"de, Çin de, Rusya da, Amerika'nın yanında..

Ancak, bütün çeşitli terörizmle mücadeleye ilişkin konvansiyonlara rağmen, henüz "global terörizm tanımı" yapan bir Birleşmiş Milletler metni yok ortada..

Bin Ladin konusunda ise, Amerikan mahkemelerinde alınmış ve İnterpol üyesi ülkelerin de kabullendiği, "tutuklama kararı" var..

Demek, ABD'nin Afganistan'a saldırmasının "hukuki olabilmesi" için, yeterli adımlar tam atılmadı.. Yani "meşruiyet" boşluğu var..

ŞAKA

KKTC ve Taliban!..

Önce Birleşik Arap Emirlikleri'nin, sonra da Suudi Arabistan'ın diplomatik ilişkilerini kesmeleri üzerine, Taliban Rejimi'ni "hukuken tanıyan" tek ülke Pakistan kaldı..

Bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'miz ile, eşitlendi Taliban Rejimi..

KKTC'yi de, sadece Türkiye tanıyor ya..

Bir hamle yapsak.. Birleşik Arap Emirlikleri veya Suudi Arabistan ya da "Kardeşimiz Azerbaycan", KKTC'yi tanısa..

Bu açıdan, geçsek şu Taliban'ı..

DIŞ POLİTİKA

Ecevit'in yanlış bakış açıları!..

Şu anda Türkiye'nin Başbakanı olan Bülent Ecevit'in dış politikaya ve dünyaya bakış açısı da, açıkçası pek sağlıklı değil..

Önceki gün, "TBMM-TRT"ye verdiği demeçte, şunları söyledi..

-Çok koyu, kökten-dinci bir rejim, çağdışı bir rejim Afganistan'a yerleşmiş bulunuyor. Bu rejim Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetlerini ciddi olarak tehdit ediyor. Hepsi oradan gelecek terörist saldırılar, kökten-dinci akımlar konusunda kaygılılar. Bu kaygılar Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin demokrasi yolunda hızlı adımlar atmalarını da güçleştiriyor.. Bu açıdan, başlamak üzere olan veya başlayan harekâtın sonuç alınıncaya, Afganistan'daki rejim değişinceye kadar devam etmesinin yararlı olacağına inanıyorum..

Bülent Ecevit'e, televizyonlarda, hiç karşı soru soran yok.. Çanak sorular ve "peki efendimler"le, konuşturuluyor.. Mesela biz olsak, sorardık..

1-Afganistan'a dönük harekât, "rejim değiştirme" harekâtı mı, "Bin Ladin'in yakalanması" harekâtı mıdır?

2-Taliban'ın demokrasiye yönelttiği tehdit ile, Saddam'ın demokrasiye yönelttiği tehdit arasında ne fark vardır.. "Laik görüntülü" olmak, "demokrat olmaya" yeter mi?

3-Çeşitli Türk Cumhuriyetlerinde yönetimi elinde tutan "küçük Stalinler", Taliban yüzünden mi demokrasiye geçmiyorlar?
#ABD
#Afganistan
#Taliban
#Bülent Ecevit
#KKTC
22 yıl önce
ABD Afganistan'a hukuksuz saldırır mı?
Müslüman mıyız Ehlisünnet mi?
Rahat bırakmayı deneseniz mi?
Arabistanlı sapık Lawrence ruhu Amerikalı McGurk’ta hortlarken…
Torba kadro atamasında hangi haklar kazanılmış hak olur?
İnsaf!