|
Hepimiz aynı mahalledeniz zaten!

Bir ''mahalle'' kavgasıdır gidiyor… Plazalarda yaşayanlar ne anlarsa ''mahallelinin'' halinden, yazıp duruyorlar bıkmadan usanmadan… Onlar, köşkleri, restoranları yazsınlar; mahalle'' işlerini de lütfen bizzat ''mahallelilere'' bıraksınlar… Yoksa, hepimizin ''mahalle'' ağzını açtıracaklar… Can Dündar''dan bahsediyorum… Gereksiz romantik ve fazlasıyla reklam kokan 6 Eylül tarihli yazısından… Anlatayım…

***

Her sabah uğramadan geçemediğim bir börekçim var İstiklal''de… İstanbul''un en iyi börekçisi diyeceğim, diğerlerine ayıp olacak… En iyilerinden biri… Yüzyıllık ''Kürt böreğinin'' adını onlar sayesinde ''Sade börek'' olarak değiştirdim. O kadar çok uyardılar ki beni… Osmanlı pilavı oluyor, diyoruz da, neden Kürt böreği demeyelim?… Onlar istemezse demem ben de ne edeyim! Neyse, meselemiz bu değil…

O gün nedense İstiklal''deki börekçime uğramak istemedim… ''Gazeteye giderken yol üstünde bir yerlerde durur kahvaltımı yaparım'' dedim… Yolumun üstündeki en işlek cadde Fatih''in o büyük caddesi… ''Var mıdır acaba burada açık bir yer'' derken, hangisine gireceğimi şaşırdım börekçilerden…

Gazeteye ulaştıktan ve rutin işlerimi yaptıktan sonra öğle yemeğinin hemen ardından okudum Can Dündar''ın yazısını…

Sayın Dündar ''Bodrum''a Ramazan geldi'' başlıklı yazısında, 20 yıldır ilk kez Bodrum''da Ramazan ayında sokakların boşaldığından yakınmış… “Ortalarda yerken içerken görülmesinler diye, saygıdan değil kaygıdan boşaldığını” söylüyor sokakların…

İfadeleri de aynen şöyle: “Oysa daha yaz bitmedi. Okullar henüz açılmadı. Havalar da bozulmadı. Ekonomik kriz deseniz, geçen ay da vardı. Bu ani el ayak çekmenin tek bir açıklaması var: Ramazan... Çoğu esnafın ortak görüşü şu: Bu, mahalle baskısı değil; yiyip içerken ortalıkta görünmeme kaygısı... Saygıdan da denebilir tabii... Ama daha çok kaygıdan...”

Bu yazıdan sonra Sayın Dündar''ın hangi memlekette yaşadığını merak etmeye başladım… Sahi kendisi nereli ve nerede yaşıyor olabilir ki?… Bir ara, özellikle de Ramazan''da Bodrum''a geldiği kesin de, asıl ikametgahı neresi?

Türkiye''de yaşasa, “yüzyıllardır bu coğrafyada bazı insanların oruç tuttuğunu bazılarının tutmadığını, Ramazan ayında bazı dükkanların kapandığını bazılarının kapanmadığını, oruç tutan insanların yanında gerçekten de ''psikopat'' ve ''ruh hastası'' değilseniz dikkatli olmaya özen gösterilmesi gerektiğini, tutmayan insanların tutanlar için sahura kalkıp büyük bir özenle ve sevgiyle yemek hazırladığını, bazı insanların pazar günü kiliselere gittiğini bazılarının gitmediğini” bilirdi…

Özellikle de; Ramazan ayında boşalan sokaklara bakıp, ''saygıdan değil kaygıdan'' şeklinde ağır bir yorum getirirken daha dikkatli olmasını beklerdim Sayın Dündar''dan… Neden kaygılanıyor ki bu insanlar, oruç tutmayanı dövüyorlar mı?

Sayın Dündar''ın yazacak bir şeyi kalmamış olacak ki, ''plaza yazarlarının'' ısıtıp ısıtıp tekrar önümüze sunduğu ''öteki-beriki, sizin-bizim mahalle'' tartışmasını, bir hayli de zorlayarak ve hayal dünyasını epeyce çalıştırarak yeniden gündeme getirmiş…

Bıkmadınız mı artık bu tartışmalardan? Siz ve sizin gibi yazarlar ''plazalardan plazalara'' laf yetiştirirken ''bizim mahallede'' başka şeyler oluyor haberiniz olsun…

''Bizim mahallede'' kimse kimsenin orucuna, namazına, saçına başına bakmıyor ve haberiniz yok ama bu yıllardır da böyle Sayın Dündar… Artık ''bizim mahalleyle'' daha fazla uğraşmayın…

15 yıl önce
Hepimiz aynı mahalledeniz zaten!
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti