|
‘Barışperver’ nefret terörizmine hayır!

Siz “savaşmak istemiyoruz hep barış istiyoruz” diye yazıp imzalamakla tatmin bulurken birileri hep sizin için kan dökmeye katledilmeye devam mı etsin istiyorsunuz? Bana habire Afrin harekatını desteklediğim için faşist diye laf atan çok aydın kadınlar!


Olmadığımız bir bu kalmıştı. Barış müzakerelerini desteklerken ve 90’larda Kürtlere yapılan devlet içindeki devlet zulmünü eleştirirken Kürt bölücü olduk. Ermenistan’la sınırlar kalksın, acılarımızı karşılıklı paylaşalım derken Ermeni dölü olduk.

Tayyip beye diktatör demek yerine bunca terör eylemine karşı Türkiye’nin mücadelesini destekledik diye yalaka, faşist vesaire...

Bizlerle şucu bucu diye dedikodu davası güderken onlar: Birileri sınır karakollarında, sokak ortalarında, tarlada, dağda bayırda, parkta, evinde, yatağında katledilmeye devam etti. Misal; saray diye aşağıladıkları külliyeyi F 16’lar bombardımana tuttu, korumaya gelen halk hunharca katledildi. Onlar ertesi sabah rahat uyanabilsin diye.

***

Şimdi onların sinir kusarak kendilerini sataşmaktan alamayan haline tanıklık ediyorum. Özellikle 15 Temmuz’dan beri. Hep susuyorum. Çünkü onlara dair bu sarf edilen sözlerin içine sığdıracak utanç dışında bir şey bulamıyorum.

Gerçeğin savunulacak bir yanı yoktur diyerek engellemiyorum bile sosyal medyada. Kendi nefislerinin / niyetlerinin suretini besliyorlar bizlerin yaklaşımında. Ayna gibi onlara dönük duruyor, seyrediyorum. İlahi cümbüş.

***

Geçenlerde okuduğu cümleleri bile anlamaktan aciz genç bir kalemin mesela, nefretini kelimelere döküşünü izlerken vah dedim. Vah ki bu entelektüel beyin jimnastikleriyle, bu ideolojik barışperver nutukların gerisindeki muhalif olma kibriyle yoğrulup durmuş olan bizlere! Nereden geldiğimi hiç unutmuyorum.

Eskiden liberal sol aydınlar içindeydim ve mesela başörtüsüne özgürlük filan dediğim için ulusalcı kadınlar ciyak ciyak bağırırdı bana: “Sizin yüzünüzden hepimizi kapatacaklaaaar!”

Onların da kendilerini alamayıp öfkelerini dillendirmelerini izlerdim. Beni kendi içlerinden gördükleri için tahammül edemezlerdi. Yabancı okullarda okuyup, batılı olarak yaşadığımız için ille dünyayı onlar gibi tek parti döneminin CHP zihniyetiyle algılamaya mahkumduk.

Böyle bir tür ‘vicdan ırkçılığı’ işte. Eğer onlar gibi düşünmüyor ve yaşamıyorsanız hemen hakarete maruz kalırsınız. Yıllarım buna tahammül edip sabretmekle geçti.

***

Gezi döneminde olan bitenleri yaşadıkça ve özellikle barış müzakereleri döneminde terör saldırıları karşısındaki aydın tutumuna bakıp şok geçirdikçe bu muhalif duruşun perdelediği terör ideolojisini desteklemenin imkansızlığını fark ettim. Buna bir de coğrafyamızdaki ‘çatıştırma moderatörleri’nin içte ve dışta kurdukları sinsi planları ve çıkan kanlı savaşların ülkemize karşı somut tehdidini ekleyin. Darbe / işgal girişimleri cabası...

Eskiden omuz omuza adaletsizlikler ve barış için birlikte mücadele ettiğimiz bir akademisyen kadının, uykusunda katledilmiş gencecik askerlere karşı ne kadar merhametsiz kalabildiğini görmek beni çok korkutmuştu. Onların pıhtılaşmamış kanı üzerinden “ama devlet de memurları eliyle hep sivillere zulmetti” cümlesi dışında bir telin ifadesi çıkmaması normal miydi? Onların kahpece vurulmasını meşrulaştırmıyor muydu bu kaba genellemeci ‘ezberlenmiş nefret’ yaklaşımı?

***

Çok uzun süredir hemen her yazımda bu entelektüel üslupla örtülmüş terör seviciliğinin bir başka yüzünü ele almaya çalıştım, zihnimizi nasıl hadım ettiğini çok acı örneklerle kayda geçirmeye çalıştım.

Savaşa karşı duralım ki bu terör sivilleri, masumları, garibanları ve asıl olarak ‘ceberut devlet’in memurlarını hunharca yok etmeye devam etsin! Şimdi biz barışı kalemimizle destekleyelim, bırakalım birileri biz yatağımızda sağ salim uyuyalım diye can vermeye devam etsin! Bu mudur barışperverliğin vicdanı?

Onlar barışı desteklemek için illa birilerinin durduk yere savaş çığırtkanlığı yaptığını kanıtlamaya çalışıyorlar, faşist vs diyerek. O da yetmiyor, parti, siyasi görüş, hükümet gibi sözcükleri sokuşturuyorlar argümanlarına.

Vatandaşın ülkesine yönelen çok kanlı saldırılara karşı mücadele etme hakkını onun siyasi tutumuna bağlamakla müthiş bir aydın tavrı daha göstermiş oluyorlar!

***

Siz muhalif edayı yitirmemek için argümanlar geliştirirken ne kadar acıklı bir duruma düştüğünüzün hiç farkında olmayın. Sizin pek iddialı ama vicdanı örtülmüş algınızda yalaka olarak kalsak ne olur! Nefret terörünüzü sosyalleştirmekten kendinizi alamazken birileri bu vatanda yaşayan herkes adına savaş veriyor cephede.

Nefret ettiklerinize hakaret ve küfür ile saldırmaya devam ettikçe kalbinizle cinayet işliyorsunuz, katil oluyorsunuz. Sizler “sen / ben” davalarıyla, öfke dolu sataşmalarla kağıt üzerindeki barışçıl tutumunuza halel gelmeyecek sanıyor olabilirsiniz. Ama savaşını ülkesini (sizleri dahil) korumak adına yapanların sözü, göğüslerine akıtmayı göze aldıkları kanla ölçülüyor.

Sevmek, ispat ister. Afrin harekatına gönüllü yazılmaya gidenleri faşist diye niteleyip onların siyasi görüşlerini barışperverliğinize alet ederek savaşa karşı olmak mı?! Evet bir akil / aydın tavrı olmaya yeter belki ama bir aşık, arif, er tavrı asla olamaz.

Bu nefret terörizminizi size meşru gösteren her türlü ideolojiden, yorumdan, görüşten, iddiadan, muhalif kibirden vatandaşların ümmi kalbine sığınırım. Bilmeden bildikleri o sırlı gerçeğin kelimesiz haline sığınırım. Amin.

#Barış
#Terör
#Söylem
6 yıl önce
‘Barışperver’ nefret terörizmine hayır!
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı