|
Kızıl Ordu Korosu"nu dinlediniz mi?

Kızılordu korosu Türkiye''ye gelmek için daha kötü bir zaman seçemezdi. Çeçenistan''da Moğol orduları gibi taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmadığı bir sırada, nüfusunun yüzde beşi Kafkas kökenli olan bir ülkeye, alay edercesine geliyor ve asker kıyafetli adamlara sirk gibi bir konser verdiriyor. Bu halleriyle kimlerle alay ediyorlar dersiniz?

Her halükarda, Ruslar açısından bakarsanız, iyi bir zamanlama olduğu söylenebilir. Ekonomi işlerini beceremeseler de askeri ve politik işlerde sadece geleneklere sadık kalmak bile onlara yetiyor. Prut bataklığında sıkışan Rus ordusu bu politikalar sayesinde kurtulmuştu. Bu örnekle fazla gerilere gittiğim düşünülebilir. Ne yazık ki devletlerin politik gelenekleri çok uzun bir zaman diliminde oluşuyor. Onları değiştirmek, çok daha az ömre sahip olan insanlar için öyle pek kolay olmuyor. İşte Kafkaslar''da yeni bir Şeyh Şamil senaryosu yaşıyoruz. Yine silah üstünlüğüne sahip olan taraf Rusya. Yine özgürlüğüne düşkün olan Kafkas insanı, topraklarına musallat olan Rus vahşetinden kurtulmaya çalışıyor. O zaman Osmanlı yardım elini uzatamamıştı, bugün Türkiye aynı şarkıyı söylüyor:

"Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime."

Hayır, olayın asıl trajik yanı bu değil. Trajik yanı bu defa Türkiye''yi yöneten hükümetin, Ruslarla terör anlaşması imzalayarak Çeçenleri terör kapsamına alması. Ruslar çok yönlü oynuyor. Uluslararası politikanın bir rekabet ortamı olduğunu düşünürsek, kendi açısından haklı da bulabiliriz. Balkanlar üzerinden Türkiye''ye doğalgaz ihraç etmesi Rusya için bulunmaz bir fırsat. Böylece para kullanmadan Türkiye ile ticaret yapabiliyor. Türkiye''yi bir çeşit enerji kıskacına da almış oluyor. Türkmenbaşı''nın uyarıları bu açıdan büyük önem taşımakla beraber DSP, yani Ecevit Türkiye''nin ali menfaatlerini risk altına atmaktan kaçınmıyor. Eski ideolojik sempatisi doğrultusunda Türkiye''yi kuzeye doğru sürüklüyor. Balkanlar üzerinden gelen doğal gazın sakıncaları yaşanıp dururken, bu defa mavi akım projesi bütün yolsuzluklarıyla gündemi işgal ediyor. Bu günlerde Rusya''nın mavi akımdan ziyade Türkiye''yi Kafkas faktörü olmaktan çıkarmakla meşgul olduğunu hükümete kim söyleyecek? Kafkaslarla ilgilenmemeye dünden razı olan Ecevit ve adamları ise, alternatif doğalgaz kaynakları yerine yine Rusya''nın kapısını çalıyor. Bu defa doğrudan bağlantı kurulacak ve yaşanan sorunlar ortadan kalkacak. Ülke kaynakları harcanarak kurulacak yeni bağlantının ne gibi sorunlar getireceğini ise o zaman göreceğiz. Ve bugünlerde yaşadığımız ekonomik hüsranlara bir yenisi daha eklenmiş olacak. Bunları ülkesinde halen Rus bürokratların çalıştığı Türkmenistan Cumhurbaşkanı bile söylüyor. Ama dinletemiyor. Çünkü Türkiye''nin resmi tavrında, bütün o aynı soydan, aynı boydan edebiyatına rağmen, Türk dünyası öncelik taşıyamıyor. Türk dış politikasının hakim ekseni, Batı diplomatik meclislerinin dümen suyunda gidiyor. Başka bir deyişle, bir yere gidemiyor.

DSP''nin tavrını Türkiye''nin tercihleri açısından oldukça ilginç buluyorum. Hani ülkemizde öteden beri "Batı''nın iyi yanlarını alalım" formülü vardır. Bu hükümetin tam tersini yaptığını görüyoruz. Ecevit''in solcu olduğunu düşünelim. O zaman çalışan kesimin rahat soluk aldığı bir dönemde olmalıydık. Ama öyle yapmıyor. Rusya''nın kötü tarafını onaylıyor. Onunla askeri işbirliği anlamına gelebilecek terör anlaşması imzalıyor. Oradaki sosyal devlet geleneğinden ise hiç nasibini almıyor. Batı Avrupa ülkelerindeki sosyal devlet sisteminden bile bir şey almaya niyeti yok. Orada da kötü yanını bulup çıkarıyor. IMF ile işbirliği yapıp, genel ekonomik göstergeler uğruna çalışanları presliyor.

Bir hükümet bu kadar olumsuzluğu aynı anda nasıl başarıyor? Yanlışlıkla da olsa hayırlı bir iş neden çıkmıyor? Bunun sırrını niyetlerde aramak gerekir diye düşünüyorum.

Rus Başbakanı Putin''i samimiyetle kucaklayıp, milletin seçtiği vekili kıyafeti için meclisten attıran zihniyet ne kadar çabalasa ne kendisi, ne memleketi için hayırlı bir iş yapamaz.

24 yıl önce
Kızıl Ordu Korosu"nu dinlediniz mi?
Rahat ol Alin... Sen hancısın, bizler ise yolcu... (2)
İsimler lakaplar
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm