|
Batı Sahra sorunu çözülebilir mi?

20. yüzyıldan 21 yüzyıla girerken İslam dünyası çözülemeyen birçok sorununla yüzleşmek zorunda kaldı. Filistin en önemli meselelerimizden biriydi ve İsrail’in neden olduğu sorun bir türlü çözülemedi. Keşmir, Arakan, Uygur, Ogedan, Batı Sahra’da bizden kaynaklanmayan nedenlerle karşılaştığımız sorunları çözmede yetersiz kaldık. Belki en umut verici Moro sorununun çözülmesine yönelik çabalardı son yıllarda. Türkiye’nin de arabulucusuyla Moro’da önemli aşamalar edinildi ve yüzyıla yakındır devam eden Müslümanların varlığı, kendi geleceklerini belirleme hakkı başta Filipinler olmak çevre ülkeler tarafından kabul edilir bir duruma geldi.



Batı Sahra sorununun adını zikrettiğimiz meselelerden farklı bir yönü var. Keşmir’de karşı taraf Hindistan, Arakan’da Myanmar, Uygur’da Çin, Ogedan’da Etiyopya iken Batı Sahra’da ise bir Müslüman ülkesi Fas.

Geçtiğimiz hafta altı yıl aradan sonra Fas, Moritanya, Cezayir ve Batı Sahra’nın kurtuluşu için mücadele eden Polisario yetkilileri, BM özel temsilcisi Horst Köhler öncülüğünde Cenevre’de bir araya geldiler.

Tarafları bir araya getiren arkadaki gücün Trump hükümetinin olduğu iddiaları var. Gerçekten de sanki bir sihirli el değiyor yıllardır çözülemeyen sorunlar bir çırpıda çözüme kavuşturuluyor havası var. Hatırlarsanız Etiyopya ve Eritre, Eritre- Cibuti ve Somali hükümeti ile Etiyopya, Eritre arasında arasındaki sorunlar bir çırpıda çözülmeye başlamıştı.

Batı Sahra, öncelikle İslam dünyasının bir problemidir. Bu sorunu çözecek olan da Müslüman ülkeler olmalıdır. Fakat dünyada Müslümanların parçalanmışlığı, bölünmüşlüğü, sorunları çözebilecek bir iradeden yoksun olmaları meselenin çözümünde rol oynamalarını zorlaştırmakta.

Batı Sahra, tarihine baktığımızda, İspanyollar gelene kadar Fas’ta kurulmuş Müslüman hanedanlıkların hakimiyeti altında. Fakat İspanyalılar bölgede hakimiyet kurduktan sonra çölün gezginleri diye tabir edilen Sahravi halkını Fas ve Moritanya halkından uzaklaştırmışlar. İspanya bölgeden ayrıldığında tek bir bütün Batı Sahra yerine parçalı bir bölge bırakarak Batı Sahra’nın bir kısmını Fas’a, bir kısmını da Moritanya’ya bıraktı. İspanya sömürgeciliğine karşı bağımsızlık mücadelesi için kurulan Polisario Cephesi, bu parçalanmayı kabul etmeyerek hem Moritanya hem de Fas’a karşı silahlı bir mücadele içerisine girdi. Cezayir de bu mücadeleyi destekleyerek Fas’a karşı bağımsızlık savaşını destekledi.

Batı Sahra sorunu kolay çözülecek gibi durmuyor. Öncelikle Fas hükümetinin sorunun çözümünde kararlı olması gerekiyor. Batı Sahralılar bir referandum istiyor ve “Yeşil Yürüyüş”le yani Fas hükümetinin Batı Sahra’ya gönderdiği Faslı göçmenlerin oy kullanmamasını istiyor. Çünkü Faslılar oy kıllanırsa referandum sonucu değişmez ve Batı Sahra, Fas’a bağlı olmaya devam edecektir.

Batı Sahralıların ise öncelikle istedikleri bağımsızlık. Fosfor yatağı olarak bilinen Batı Sahra’ya bağımsızlık verilmesi bölgenin de istikrarını bozmaya yönelik bir çaba olabilir. Çünkü diğer bir çöl sakinleri olan Mali, Moritanya, Nijer, Cezayir’e yayılmış Tevaikler de bağımsızlık için harekete geçecek bugün sadece Mali’ye aitmiş gibi görünen Tevarik sorunu bölgesel bir meseleye dönüşecektir.

Cezayir başından beri Batı Sahra’ya özel bir ilgi gösteriyor, bu ilgisinin arkasında Sahravilerin bağımsızlığından çok bölgesel çıkarları ön planda.

Batı Sahra sorunu zor olsa da çözülmesi şart. Batı Sahra’nın bağımsızlığından ziyade otonom bir yönetime ve bu yönetimin de Fas tarafından tanınması gerekiyor. Bağımsızlık, Batı Sahralılar için bir çözüm değil daha büyük sorunların ortaya çıkması anlamına gelir. Afrika bu örneklerle dolu. Eritre’nin Etiyopya’dan ayrılması, bölge halklarını ekonomik olarak olumsuz etkiledi ve bu bölünmenin bedelini uzun yıllar hem Eritre hem de Etiyopya çok pahalı ödediler.

Güney Sudan’da şimdilerde barış rüzgârlarının esmesine rağmen ifade edilemeyen bir iç savaş yaşanıyor. Bu iç savaşın en büyük nedeni ise Sudan’dan ayrılması değil mi? Bağımsızlık için Güney Sudan’ı kışkırtan devletlerin asıl niyetinin petrol olduğu, hükümet ve isyancı gruplara silah satmak olduğu anlaşılmadı mı?

İslam ümmeti çokça bölündü, parçalandı, hala da bölünme tehlikeleri yaşıyor. Artık bir arada bir bütün olma zamanı. Batı Sahralıların da, Fas’ın da bunu anlaması şart. Fas, Batı Sahra insanlarına temel haklarını tanıyarak, barış ve özgür bir şekilde yaşayacakları bir fırsatı vermesi gerekiyor. Fas yönetimine düşen yok ederek susturmak, baskı altında tutmak değil, Sahravilerin özgürlüklerine tahammül ederek İslam ümmetinin yalnız insanlarına destek vermek olmalıdır.

Batı sahra sorunu ne İspanya’nın ne Fransa’nın ne de ABD’nin sorunu değildir. Bizim aşmamız, çözmemiz gereken meselemizdir. Eğer mesele yine çözülemezse, bir türlü sağlanamayan istikrar, güvenlik, kaos olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir.

Cezayir’in de Polisario gibi, Batı Sahra’nın çözümü için ikna edilmesi şart. Bir bakıma Fas, sadece Sahravilerin temsilcisi Polisario ile masaya oturmuyor, Cezayir yönetimi ile oturuyor. Cezayir, sorunun çözülmesi için taraflardan biri olmamasına rağmen asıl belirleyici faktör olarak karşımıza çıkıyor. Politik, gerçekçi, sürdürülebilir nihai bir çözüm için Cezayir’in ikna edilmesi mühim. Cezayir’i ikna edecek aktörlerin de bir bakıma devrede olması ve sorunun çözümünde samimi davranmaları gerekmekte.

Batı Sahra sorunun çözülmesi, bölgede istikrar ve güvenliğin sağlanması anlamına geliyor. Daha güçlü bir Mağrip birliğinin ekonomik ve siyasi olarak güçlenmesi anlamına geliyor. Fas ve Cezayir’in Afrika’nın yeni parlayan yaldızları olacağı anlamına geliyor. Dahası yıllardır ötelenen barışın filiz bulması anlamına geliyor.

#Batı Sahra
#Moro Sorunu
5 yıl önce
Batı Sahra sorunu çözülebilir mi?
Yeni bir siyasi parti tutar mı?
Kerbela’yı anlamayan Şiiler
Bernard Lewis’in Ortadoğu umudu: Kadınlar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?