|
Ramazan ayı içinde Kur’an ile irtibatımız

İmkan bulan her mümin Ramazan’da hem lafız hem mana olarak Kur’an’ı baştan sona okumalı (hatim indirmeli), lafzını okuyamayanlar manasını, manasına vakit bulamayanlar lafzını okumalıdırlar. Bunların hiçbirini yapamayanlar televizyon, radyo, hafızalı telefon gibi aletlerden Kur’an dinlemelidirler. Ramazan’da başlayan Kur’an ve tefsir sohbetleri/okumaları belli aralıklarda yıl boyu devam etmelidir.

Salâ diye bildiğimiz Efendimize (s.a.) minarelerden salâtü selam okunmasının O’na sevgi ve saygı ifadesi için değil de ölüm ilanı için okunmasından eza duyuyorum ve şikayetçiyim.

Bir başka şikayetim de Kur’an-ı Kerim’in mezarlık kitabı haline getirilmiş olmasıdır. Halkı memnun etmek için bazı Belediyeler, mezarlıklarda yüksek sesle devamlı Kur’an okutuyorlar. Cenazeyi defnederken de hocalar mezarı başında Kur’an okuyorlar. Böyle bir sünnet (Peygamberimiz ve O’nun yolundan gidenlerin uygulamaları) yoktur. Definden sonra mezarda yapılacak şey, müminlerin bir süre oradan ayrılmamaları ve hem kendileri hem de ölü için Allah’tan bağışlanmayı dilemeleridir

(istiğfar etme-

leridir). Sünnet

olan budur.

Şikayet ettiğim iki uygulama insanlar üzerinde “Kur’an-ı Kerim’in mezarlık kitabı olduğu” intiba’ını bırakmakta ve bu intiba giderek yerleşmektedir. Halbuki Kur’an mezarlık ve ölülerin kitabı değil, dirilerin hayat kitabı ve kılavuzudur; onun bu şuur içinde her mümin tarafından her münasebetle okunması elzemdir.

Akif merhum ne güzel demiş:

Ya açar nazm-ı celîlin bakarız yaprağına

Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına

İnmemiştir hele Kur’an şunu hakkıyla bilin

Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için

Biz küçük yaşta iken Türkiye’de sıtma hastalığı yaygın idi, bunun için kinin adlı bir hap vardı ama hap acı idi ve yutulması da zordu. Bu sebeple ilgili kurum beyaz renkli, üzerinde kırmızı ay resmi bulunan

ve dışı şekerle kaplanmış kininler çıkarmıştı. Bu şeker sayesinde o hapı yutuyorduk ve sıtmadan kurtuluyorduk.

“Teşbihte hata olmaz”

derler, maksadım şudur:

Evet, Allah Teâlâ Kur’an okuyana, harf başına bir sevap veriyor, ama hiç düşündük mü, niçin bu teşvik ödülü vardır?

Şüphe yok ki, Allah Teâlâ kitabının okunmasını istemekte, kullarını da sevap ile teşvik etmektedir; çünkü bu Kur’an’da şek ve şüphe yoktur, O Allah’ın kelamıdır/vahyidir, Allah’a has kul olmak isteyenler için eşi bulunmaz bir rehberdir/kılavuzdur, dünya ve ahiret saadetimiz bu kitabı okumaya, anlamaya ve Peygamberimiz’in (s.a.) öğretmenliğinde hayata uygulamamıza bağlıdır;

yani sevap hapın dışındaki şekerdir, ama asıl ilaç (bizi kurtuluşa erdirecek olan) onun içindeki bilgi ve irşaddır.

Kur’an’ı defalarca okuyup hatmeden ama onunla amel etmeyen bir müminin, okumadan alacağı sevap, ona muhalif yaşamanın yükleyeceği günah yanında hiç mesabesinde kalır.

#Ramazan
#Kur'an
6 yıl önce
Ramazan ayı içinde Kur’an ile irtibatımız
Memurun kurumdan kuruma ve amirden amire değişen hakkı
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…