|
Tarihi Yarımada’da hayat devam etsin

Eminönü’nün belediye olduğu yılları hatırlıyor musunuz? Ya da sizce Eminönü neden belediye olmaktan çıkartılıp Fatih’in bir semti oldu?

Sorunun basit ama bir o kadar da düşündürücü yanı var.


Çünkü Eminönü’nde mesken kalmamıştı. Çünkü gündüz nüfusu milyonları aşan Eminönü’nde geceleri incin top oynamaya başlamıştı.

Yerleşik nüfusun azalması Eminönü’nün belediye vasfını yok etti, Fatih’e bağlı bir semt yaptı.

Eminönü’nün Süleymaniye, Sirkeci, Sultanahmet gibi semtlerinde de hızla eski meskenler işyerlerine butik otellere dönüştü.

Sonuç, artık Suriçi’nin çok önemli bir semti yerleşik nüfusunu kaybetti.

Eminönü meselesini neden açtığıma gelince, az biraz sabredin...

***

Hafta sonunda Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ile Antalya’daydık. Kültür Bakanı, 2017 yılının kültür ve turizm açısından değerlendirmesini yaptı.

Konu dönüp dolaşıp, İstanbul’a, Topkapı Sarayı’na, Suriçi’ne geldi elbette. Ve o fasılda tarihi yarımadanın yönetimi için “Tarihi Alan Başkanlığı” modelini önerdi.

Bu konuya değineceğim ama öncesinde, Sayın Kurtulmuş’un kültür meselesini anlatırken, “Esas meselemiz milli kültürel bağımsızlığımız” diye kurduğu cümleyi ve akabinde, “Yakın siyasi tarihimizde şunu gördük, milli kültürel bağımsızlığı olmayan ülkeler teknoloji ve sanayi alanında da başarı olamıyorlar” cümlesini aktarmak isterim.

Milli kültürden ne anladığına ilişkin bir soruya ise, “Anadolu’da ne varsa bunların tamamını Türkiye’nin birikimi olarak görmektir” diye cevapladı..

Anadolu’dan bugüne kadar tespit edilebilen 24 büyük medeniyet geçmiş. Bu büyük birikimin tamamına sahip olmanın adını ‘milli kültür’ olarak nitelendiriyor, Kurtulmuş.

“Troya’ya da, Ligya’ya da Osmanlı’ya da Selçuklu’ya da ayrım yapılmaksızın sahip çıkılmalı” diyor mesela. Yine “Yunus da Mevlana da Necip Fazıl da Nazım da bizim. Bunu bilmeyi gerektirir milli kültür” diyor.

TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞI
ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ?

İstanbul için özel bir çalışmanın yürüdüğünü anlatan Kültür Bakanı Kurtulmuş Tarihi Yarımada’ya ilişkin de düşüncelerini aktardı. “Topkapı Sarayı ile ilgili olarak Sepetçiler Kasrı’na kadar olan alanın tamamını alıp, araç trafiğine kapatmak istiyoruz” dedi.

Aynı şekilde Eyüp’ün de bütün bir semt olarak tarihi yapılarıyla yeniden ayağa kaldırılmasını düşündüklerini aktardı.

Konu dönüp dolaşıp Ayasofya’ya gelince de şunları söyledi:

Ayasofya sadece bir camiden ibaret değil. Orası bir külliye. Mesela, imarethanesi var, muvakkithanesi var. Ayasofya Vakfı var. Bu vakıf canlandırılabilir. Böylece imarethanede yine fakir fukara için yemekler pişebilir. Fetih Medresesi var, orası yeniden restore edilip hizmete açılabilir.

Ayasofya’nın içerisinde şu anki müze haliyle bile İslami dokunun öne çıkacağı bir çok şey yapılabilir.

Islam kültürünü yansıtan bir müze haline dönüştürülmesi mümkündür.

İstanbul’un özellikle kültürel mirasını korumak maksadıyla geniş katılımlı bir çalıştay yapılacağını da anlatan Kültür Bakanı, “Istanbul’un yeniden ihyası gerekiyor. Fatih’te oturan biri olarak söylüyorum. Durum hiç iç açıcı değil. Tarihi Yarımadan’ın kuvvetli yasalarla donatılmış bir tarihi alan yönetimine ihtiyacı var. Gelibolu Yarımadası’nda bu yapıldı, var. Bunun gibi.

Tarihi Yarımada için Tarihi Alan Başkanlığı kurulabilir.”

Tam da bu noktada Kültür Bakanı Kurtulmuş’a, bütün bunları çalışırlarken,
Suriçi’nin Fatih’in insansızlaştırılmaması gerektiğini hatırlattık. Her çatı katını kafeteryaya her binayı butik otele çevirmek gibi bir zihniyetin yanlışlığını anlattık. Tarihi yarımadanın yaşayan bir semt, Fatih’in yaşayan bir semt olarak kalmasının tarihi mirasın korunmasına daha çok katkı vereceğini söyledik.
Sayın Kurtulmuş’un da bu konuda hem fikir olduğunu gördüğüm için son derece mutluyum.

Yazının başında Eminönü’nü neden örnek verdiğimi şimdi anladınız mı? Eminönü artık yaşayan bir semt değil. Onun gibi Suriçi’ndeki ve Tarihi Yarımada’daki bir çok semtin de yakın gelecekte geceleri incin top oynadığı semtler haline gelmesini istemiyoruz.

İstanbul’un kadim semtlerinde meskenlerin korunması ve hayatın devam etmesini istiyoruz.

TURİZMDE GEÇEN YIL YÜZLER GÜLDÜ,
BU YIL DAHA İYİ OLACAK

Kültür Bakanı Kurtulmuş’un toplantısında turizm konusunda da bilgilendirildik.

Buna göre, geçtiğimiz yıl Türkiye’ye 32.4 milyon turist gelmiş.

2018 hedefi ise 36 milyon turist, 34 milyar dolar turizm geliri
.Ürün çeşitliliğinin yanı sıra, pazar çeşitliliğini de gündeme alınmış. Sadece deniz turizmi değil, kültür, doğa, sağlık ve kongre turizmi teşvik edilecekmiş. Bununla birlikte sadece Avrupa Birliği, Rusya ve Arap dünyası değil Hinrdistan, Çin, Kore ve Japon turistlerin de ülkemize gelmesi için bir eylem planı çalışması başlatılmış.

Belek’te misafir olduğumuz otelin yöneticileriyle de konuşma imkanımız oldu. Onlara göre, 2018’de işler daha da iyi olacak. Ancak bazı talep ve eleştirileri var.

Örneğin, Türk Hava Yolları’nın Antalya’ya doğrudan uçuşlarının olmamasını eleştiriyorlar. İstanbul aktarmalı seyahatlerin “nitelikli turist” açısından zorluğuna işaret ediyorlar.

Bunu da aktarmış olalım.

#Türkiye
#İstanbul
#Turizm
6 yıl önce
Tarihi Yarımada’da hayat devam etsin
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi