arbeye karşı direnen siviller hiçbir zaman suçlu muamelesi göremezler, yargılanamazlar…”
Hükümet son
’yı böyle savunuyor.
“Bir eylemin, itirazın ya da gösterinin darbe ve terör kapsamına girip girmediğine kim karar veriyor da, o karar doğrultusunda kolluk kuvvetlerinden başka sivillerin müdahalesi meşruiyet kazanıyor?…”
Muhalefet de son
’yı böyle eleştiriyor.
Diyelim muhalefet haklı, her eylem, her itiraz, darbe kalkışması olarak değerlendirilemez, kimse kendi kendine durumdan vazife çıkarıp sokağa inemez.
O zaman yaşanmış olaylar üzerinden tartışalım konuyu.
, teknik olarak hangi kategoriye giriyordu, neydi
, isyan mıydı, itiraz mıydı, gösteri miydi, sivil darbe miydi, neydi?
diyorsun, diğer taraftan seçilmiş hükümeti, sokakta devirmeye çalışıyorsun… Hem devrim, hem darbe, yani hibrit darbe…
Seçilmiş hükümete isyan eden
karşı,
’ye oy veren
,
sırasında sokağa indiler mi?
gecesi, sokağa inen, darbeyi bastıran sivillere karşı, daha önce
’de hükümeti düşürmeye çalışan siviller sokağa indiler mi?
darbesi,
durdurduğu gerekçesiyle halk tarafından takdis edildi, o darbeden üretilen/türetilen anayasa, ateşkes sağladığı için, anayasal düzeni tesis edip iç savaşı bitirdiği için kabul edildi.
darbesi, bir sağdan, bir soldan astığı için milletin sesi çıkmadı.
Eğer
’de, hep sağdan, ya da hep soldan asılsaydı, darbe yapılmış olmasına rağmen gerçek bir iç savaş yaşanırdı,
de ömrünün sonuna kadar
’te resim yapamazdı.
Demek ki millet huzur istiyor, o kadar çok istiyor ki, huzuru ve güveni vadeden darbeci bile olsa, bazen onu da kabul ediyor.
Şimdi hükümet diyor ki,
“Son KHK ile seçilmiş iradeye karşı, cebir ve şiddet yoluyla müdahalenin önüne geçildi…”
Muhalefet de diyor ki,
“Seçilemediği takdirde gitmemek için kendisine itiraz edenleri, kendisine destek verenlerin yardımıyla bastırmak için bu KHK’yı çıkardı…”
O zaman yakın tarihe yaşananlara, söylenenlere bakalım…
epey zaman önce
“Seni başkan yaptırmayacağız”
derken, demokratik seçimleri işaret ediyor, başka bir imada bulunmuyor idiyse,
sorunludur, kabul.
,
“Kanımızı akıtmadan sistemi değiştiremezler”
derken, çatışmadan, kavgadan, terörden bahsetmiyor idiyse,
sorunludur, kabul.
Üniversite rektörü,
pankartıyla yürüyüş yaparken, darbe çağrısı yapmıyor idiyse,
sorunludur, kabul.
’daki ajan,
“Yatakta basıp şafakta asacaklar”
derken, darbe yoluyla idam çağrısı yapmıyor idiyse,
sorunludur, kabul.
Sen şimdiden kılıcını çekip,
dersen, o zaman
“Kazansa da devireceksin”
anlamı da çıkar, öyle değil mi?
, muğlak, peki sen şeffaf mısın?
dediğin adam, son dört yılını,
“Seni başkan yaptırmayacağız, kanımızı akıtmadan gelemezsin, ordu göreve, şafak vakti asılacaksın”
tehditleriyle geçirdi.
Eyleme dökülmüş tehdide karşı, henüz eyleme dökülmemiş tedbiri eleştiriyorsun.
Bununla da kalmıyorsun
diyorsun.
Kural bellidir arkadaş… Kaybeden bekler, kazanan devam eder, kurala riayet etmeyen bedelini öder.