|
Egzozun ceremesini kilim niye çekiyor ki!...

Yaz sıcakları bastırdı, dünya kavruluyor.

Ekvator’a yakın bölgeleri bir kenara bırakın, Kuzey Kutbu havzasında yer alan bazı İskandinav ülkelerinde bile sıcaklık 30 dereceyi buldu.

Bir taraftan sıcaklar, bir taraftan ani yağışlar, daha önce hiç yaşamadığımız kadar enteresan bir yaz yaşıyoruz.

Doğrusunu söylemek gerekirse bugüne kadar iklim değişikliği konusunda yazılanları, çizilenleri pek dikkate almamıştım. Fakat gözle görülür derecede değişen hava hepimizde küçük de olsa bir endişeye yol açtı.

İklim ve iklim değişiklikleri, buna sebep olan etkenler, bilim adamları ve enerji kuruluşları arasında yaşanan ciddi tartışmalar konusunda biraz araştırma yaptım, müsaadenizle paylaşayım.

John Mercer, diye enteresan bir bilim adamının notlarına ulaştım. “Uçuk, kaçık” diye tabir edebileceğimiz bir profesör. Dağ bayır dolaşıyor, laboratuvarını doğanın ortasına kuruyor, bıkmadan usanmadan sonu gelmez deneyler yapıyor, gözlemler yapıyor.

Mercer, atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunun iki katına çıkmasının, Güney Kutbu’ndaki Ross ve Ranne adlarındaki buz kütlelerinin erimesine yol açacağını 1963’te tahmin ediyor.

2002 yılında, Batı Antartika’da Larsen B diye adlandırılan ve neredeyse Kıbrıs büyüklüğündeki buz kütlesi dağılarak denize karışıyor. Profesör Mercer, kırk yıl önce yaptığı tahmininde haklı çıkıyor.

1975 yılında, NASA’da, Venüs üzerine çalışan James Hansen, yaklaşmakta olan büyük iklim felaketini görünce Venüs ile uğraşmayı bırakıyor, iklim duyarlılığı üzerine araştırmalarını yoğunlaştırıyor.

Hansen, çalışmaları sonucunda sıcaklığın küresel ısınmaya bağlı olarak 1,5 ila 4,5 santigrad yükseleceğini 1975 yılında tespit ediyor.

Bu adam dünyanın sürüklendiği felaketi durdurma adına, o kadar büyük bir azimle işe girişiyor ki, NASA’daki diğer bütün çalışmalarını bırakıyor, dünyanın her yıl biraz daha artan dayanılmaz sıcaklığına yoğunlaşıyor. Yeryüzündeki bütün meteoroloji istasyonlarından elde ettiği verileri ayda bir toplamaya başlıyor ve bu verileri depoluyor.

Tamı tamamına 10 bin meteoroloji istasyonundan elde ettiği ısı değerlerini ilk kez 1980’de yayınlıyor, değişen iklim koşullarını dünyanın önüne koyuyor.

1988 yılında Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli kuruluyor. Hansen, bu panelde çok ama çok önemli bir konuşma yapıyor.

Diyor ki: ”Dünya, kesin olarak ısınıyor, buna o kadar eminim ki %99 garanti edebilirim, dünyanın ısındığını. Bu ısınma tesadüfi bir ısınma değil. 1980’den beri 10 bin meteoroloji istasyonundan topladığım veriler, dünyanın sistemli bir şekilde ısındığını, hem de ciddi bir hızla ısındığını bana gösterdi. Üzgünüm ama artık mevsim düşmesine çok yakınız, mevsim çeşitliliği ortadan kalkıyor. Böyle giderse önümüzdeki yüzyıl, şayet yaşamayı başarabilirsek, sadece kurakla, yakıcı bir kurakla mücadele etmek zorunda kalacağız…”

Panelde tartışma çıkıyor, nasıl olur da bilim adamı %99’luk kesin yargılarla bilimsel sunum yapabilir, eleştirileri yapılıyor.

O yıl, yani 1988’de, Hansen’in söylediği gibi sıcaklık rekoru kırılıyor.

İşin ilginç tarafı Hansen’in, düzenli ve sistemli bir şekilde artacak, dediği ısı değerleri 1998’de, yani 10 yıl sonra, yeni bir rekor kırıyor. Buna ek olarak 2005 yılında yeni bir rekor daha…

Bu olaylar herkesin gözü önünde cereyan ederken, diğer taraftan Hansen’in, kral çıplak, misali, “Dünya çıplak, yanıyor, dünya yanmaya başladı” uyarılarını bastırmak isteyen petrol baronları, bazı dergilerdeki kiralık kalemleri aracılığıyla “Hansen dünyaya karşı” makaleleri yazdırıyor.

Adam, mücadeleyi bırakmıyor, yel değirmenlerine karşı savaşıyor, dolar baronlarının bir numaralı düşmanı oluyor ama kimseden çekinmeden, korkmadan konuşmaya, yazmaya devam ediyor.

Gelişmeleri takip eden başka bir bilim adamı Hansen ile ilgili şu notu düşüyor: “ Öyle bir iştir ki bu, bir noktada sadece bir kere bile yanılsaydı, tamamen işini bitirebilirlerdi ama yanılmadı…”

Petrolcüler ve kömürcüler, aslında Hansen’in ortaya koyduğu gerçekleri biliyorlar tabi. Yıllık 2 trilyon dolarlık bir sektörü durdurmaya çalışan, Hansen başta olmak üzere, birkaç adama karşı, aleyhte büyük bir kampanya başlatıyorlar. Sadece Exxon Mobil, küresel ısınma aleyhine tam 16 milyon dolarlık yayın yaptırıyor.

Pat Michaels adlı biri bu işlerden inanılmaz paralar kazanıyor. Bu pislik herif, “Küresel ısınma yoktur, her şey normal gidiyor, Hansen yalan söylüyor” demek için finanse ediliyor, milyon dolarlık maaşlar alıyor.

Baronlar, sadece bununla da yetinmiyor.

1998’de, 22 Nisan Dünya Günü’nde, Greening Earth Society, yani “Yeşillenen Yeryüzü Derneği” diye paravan bir dernek kuruyorlar.

Petrol şirketleri dünyanın her tarafını delik deşik ediyor, karbondioksit ve sera gazları iklim düzenin altüst ediyor ama petrol köstebekleri “Yeşillenen Yeryüzü Derneği” afişlerini, üniversiteli gençlere bir günlük harçlık karşılığı sokaklarda dağıttırıyor.

İşin ilginç yanı ne, biliyor musunuz?...

Bütün bunlar olup biterken evdeki kilimi sokaktaki arabanın üstüne örtüp doluya karşı önlem almaya çalışan bizlerin, aynı arabanın egzozuna doğru bakıp celladına gülümseyen birer salak oluşumuz…

İşin aslı bu işte!...

Kıçındaki egzozdan zararlı gaz çıkaran şeyin başına taş yağmasın diye evdeki kilimi feda eden bizler…

Karikatürüz yeminle…

#NASA
٪d سنوات قبل
Egzozun ceremesini kilim niye çekiyor ki!...
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Tohum saç, bitmezse toprak utansın”
Darü’l-harpte faiz meselesi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?