|
Demokratikleşmenin yolu orta sahayı kalabalık tutmaktır…

Gerçekten böyledir, oyunu orta sahaya göre kurmak, ya da orta sahanın kurduğu oyunu oynamak en doğrusudur, ihtiyaç duyulduğunda hem ileriyi, hem geriyi kontrol etmek ortanın işidir, maçın hakemi bile kriz anında gelir, en güvenilir yerde, orta yuvarlakta bekler, çünkü orta saha demokrasinin kalbidir, canıdır.



Biz bu ülkede bilmem kaçıncı kez demokratikleşme vaatleriyle orta sahadan yola çıkan, örgütlenen siyasi partiler gördük, siyasi aktörlerle tanıştık, iktidara gelenlerin en sonunda vardıkları yer, kendi yarı sahalarındaki devleti sembolize eden değerleri yüceltmek, devleti korumak, devletin haklılığını teslim etmek oldu.

Konuyu kişiler üzerinden ele almayın, bu ‘doğrudur ya da yanlıştır’ demeyin, elbette devlet kendini koruyacak, varlığını sürdürecek, her modern çağ devleti gibi kendi sistemi içinde faaliyet gösteren iktidarı ve muhalefeti denetleyecek.

Burada esas sorun iktidara gelen siyasi partinin devleti tanıdıktan sonra muhalefetteyken vaat ettiği ‘abartılı demokratikleşme paketini’ uygulamanın hiç de kolay olmadığını anlaması ve kural gereği yavaş yavaş devlete yaklaşması, Türkiye’nin de her on yılda bir bu baygınlığı yaşamasıdır.

Cumhuriyeti kuran partinin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, eğer seçilirse kravat takmayacağını, dolmuş şoförünün yanında seyahat edeceğini, stadyumlarda yuhalansa da buna kızmayacağını söylüyor, Muharrem İnce, bunları yaparak “Türkiye’de kutuplaşmayı bitireceğim” diyor.

Demek ki devlet, bu sefer de Muharrem İnce’nin eğitimiyle ilgilenecek, önümüzdeki sürecin devlet politikalarını ona anlatmak zorunda kalacak, devlet bir kere daha ‘devlet adamı’ yetiştirme işine soyunacak.

Bakın Meral Akşener, “Doğu’yu ve Güneydoğu’yu gezdim, elim hiç havada kalmadı, Kürtlerin bana oy vermeyeceği şehir efsanesidir” diyor.

Meral hanıma cevabı Pervin Buldan veriyor, “Hayır, Kürtlerin Meral Akşener’e oy vermeyeceği şehir efsanesi değildir, Kürtler, Meral Akşener’e asla oy vermeyecektir, Meral Akşener’in içişleri bakanı olduğu dönemde, Kürtler sokaklarda öldürüldü, faili meçhul cinayetler on binleri buldu, Kürtler kendilerine bunu yapan birine oy vermezler” diyor.

Eee hadi buyrun, demokratikleşin…

CHP olarak, İYİ Parti olarak, Saadet Partisi olarak demokratikleşin, terörü bitirin, çözüm masasını kurun, akil adamlar heyeti oluşturun, kravat takmayın, dolmuşa binin, ana dilde eğitim vaadinde bulunun, Selahattin Demirtaş’ın terör örgütleriyle hiçbir ilişkisi olmadığını söyleyin, OHAL’i kaldırın, yerel yönetimlere özerklik verin, Öcalan’a heyet gönderin, hadi buyrun, yapın bunları, hadi…

Yapamazsınız çünkü ‘yapılmışı’ var, değil mi…

Türkiye tarihinin en büyük demokratikleşme hamlesini başlatan parti bunların hepsini yaptı, iyi niyetle yaptı, dürüstçe yaptı, sahiden analar ağlamasın, dedi, o partinin lideri Erdoğan, “Siyasi hayatıma mal olsa da bu ülkede barışı tesis edeceğim” dedi, peki ne oldu, o masadan bir sonuç çıktı mı?

Siz de yapamazsınız, Mesut Yılmaz da yapamadı, “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” dediği halde yapamadı, Meral Akşener, avucuna Türk bayrağından kına yaktığı müddetçe o da yapamaz, Muharrem İnce, Dersim’i bombalayan CHP’nin adayı olduğu müddetçe o da yapamaz.

Neden yapamaz biliyor musunuz?

Çünkü Türkiye’nin resmi ideolojisi, Türkiye’nin genişlemesine, gayrı resmi ideolojisi de Türkiye’nin uzamasına müsaade etmiyor, Türkiye hep bir karara sabitlenmiştir, Türkiye, uzadıkça budanan, kurudukça sulanan bir ülkedir, bu hiç değişmemiştir.

Türkiye’nin demokratikleşmesi bir kabul meselesidir, bireylerin aidiyet hissiyle alakalıdır, bayrak görünce pirelenen, ezan duyunca rahatsız olan, Kur’an dinleyince öfkelenen bir insanın bu ülkede demokratik düzenden ne anladığı hiçbir zaman anlaşılamayacaktır, beklentisi karşılanamayacaktır.

“Atatürk?... Atatürk konusu ne oldu?... Atatürk ile ilgili ne diyorsun?” dediğinizi duyar gibiyim.

Bu soruya ben cevap veremeyeceğim, bu soruya Atatürk’ü, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde bir engel olarak gördükleri halde ‘muhalefet ittifakı’ içerisinde yer alanlar cevap vermelidirler.

#Seçim
#Demokrasi
6 yıl önce
Demokratikleşmenin yolu orta sahayı kalabalık tutmaktır…
İsrail ordusunun yabancı askerleri
Hafakanı kabardı, Saray’ı basacak!
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından