|
Bir ülke İnsan Hakları Konseyi’nden neden ayrılır?...

Durum daha iyi anlaşılsın diye anlatacağım olayın tarihine dair birkaç teknik bilgi vererek başlayayım isterseniz.


Bu bilgileri, İHOP’un (İnsan Hakları Ortak Platformu) sayfasından aktarıyorum. Arzu edenler İHOP’un sayfasına girip daha detaylı bir okuma yapabilirler.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, 2006 yılında BM’nin, 60/251 no’lu kararıyla kuruluyor. Bu konseyin görevi, BM çatısı altındaki ülkelerin insan hakları açısından incelenmesi, değerlendirilmesi ve raporlanması.

Ayrıca insan hakları konusunda eğitim vermek, durumu düzeltmek, sorun yaşayan ülkelerle yakın işbirliği içinde olmak gibi bir misyonu da var, insan hakları konseyinin. Anlayacağınız BM’nin hayırlı işlerinden biri bu konsey. İnsan haklarıyla ilgili sadece tespit yapmıyor, aynı zamanda tedavi uyguluyor, tavsiyelerde bulunuyor, daha da önemlisi yol gösteriyor.

Dünyada BM’ye üye 192 ülke var. BM İnsan Hakları Konseyi, bu ülkelerde dört yıllık dönemler halinde incelemeler yapıyor, ayrı ayrı dosyalar hazırlıyor.

İnsan hakları ihlalleri fotoğraflanıyor, kayıtlara geçiyor. Daha sonra o ülkenin yetkili mercileri ile durum

değerlendirmesi yapılıyor.

Mesela Türkiye’yi, 2010 yılında ilk kez incelemeye alıyor BM İnsan Hakları Konseyi.

Konseyin 2006 yılında kurulduğu düşünülürse ve dört yıllık periyotlarla 192 ülke inceleniyorsa, demek ki Türkiye insan hakları açısından ivedilikle mercek altına alınması gereken bir ülke olarak görülüyor ve detaylı bir sorgulamaya tabi tutuluyor.

Evrensel Periyodik İnceleme Grubu, 3-14 Mayıs 2010 tarihleri arasında gerçekleştirdiği sekiz oturumdan sonra, Türkiye raporunu hazırlıyor. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlığında 23 kişilik bir heyet Türkiye’yi temsil ediyor. O kadar ciddi bir çalışma yapılıyor ki, 25 BM üyesi ve 29 gözlemci devlet de hazır bulunuyor.

Türkiye, askeri vesayetlerle hesaplaştığı, sivilleştiği, terör konusunu çözmek için çözüm masasını kurmaya hazırlandığı, faili meçhulleri sıfırladığı bir dönemde, BM gözetiminde Cenevre merkezli olarak kurulan bu konseyin baştan sona incelediği bir ülke oluyor.

Türkiye, duruma itiraz etmek yerine her medeni devletin yapması gerektiği gibi kapılarını açıyor, başbakan yardımcısı düzeyinde bir heyet oluşturuyor, hatalarını kabul ediyor ve düzeltmek için de garanti veriyor.

Şimdi bakın, çok enteresan bir şey söyleyeceğim size…

BM’nin kurulduğu 1945 tarihli San Francisco Konferansı’na ev sahipliği yapan bir ülke, dün itibarıyla BM İnsan Hakları Konseyi’nden resmen ayrıldı.

Ne kadar büyük bir ayıp, ne kadar yüz kızartıcı bir durum, öyle değil mi?

Amerika Birleşik Devletleri, koskoca Amerika Birleşik Devletleri, Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi’ni, ekonomik ve kültürel hakları, medeni ve siyasi hakları, insan haklarıyla ilgili standartları, insan hakları mekanizmasını, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ni, kalkınma hakkını, çalışma hakkını, ayrımcılığa karşı mücadeleyi, kadın haklarını, çocuk haklarını, azınlık haklarını, yerli haklarını, engelli haklarını, göçmen işçilerin haklarını hiçe sayarak BM İnsan Hakları Konseyi’nden resmen ayrıldı.

Amerika Birleşik Devletleri, kurucu üyesi olduğu bir teşkilatın insanı yaşatmak, insana insanlığını geri vermek amacıyla kurduğu bir konseyden resmen ayrıldı.

Neden ayrıldı, biliyor musunuz?...

BM İnsan Hakları Konseyi’nin, İsrail’e karşı acımasız bir tavır takındığını, İsrail’in, Filistin meselesinde haklı olduğunu ama BM İnsan Hakları Konseyi’nin bunu görmemezlikten geldiğini bahane ederek konsey üyeliğinden ayrıldı.

Yani Amerika Birleşik Devletleri dedi ki…

Tekerlekli sandalyesiyle direnen Abu Salah’ın, engelli hali, yaşama hakkı, yerliliği, medeni ve siyasi hakları, kültürel hakları, kendi ülkesini savunması bir insan hakları meselesi, bir insanlık hadisesi değildir...

Bunu, dünyanın en güçlü ülkesi, dünyanın en güçsüz ülkesine karşı yaptı.

Olanı biteni, yorgun dünyamızın vicdanına bırakıyorum.

Başka da bir sözüm yok…

#İnsan hakları
#Adalet
6 yıl önce
Bir ülke İnsan Hakları Konseyi’nden neden ayrılır?...
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı