|
Ticaret savaşlarının seyri

Dünyanın en büyük ekonomisi olma özelliğine sahip ve küresel ticaretin en önemli aktörlerinden biri olan ABD, Mart ayında aldığı ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 ek gümrük vergisi getirme kararı ile hem kendi ticaret ortaklarını hem de uluslararası ekonomi dinamiklerini harekete geçirmişti.


ABD ithalatında en büyük pazar payına sahip olan Çin’in bu karar karşısında suskun kalmayarak ABD menşeli 128 ürüne yüzde 15 ila yüzde 25 tarife uygulayacağını açıklaması ise” ticaret savaşları” söylemini küresel ekonominin gündemine bomba gibi düşüren kritik bir hamleydi.

Aslında iki ülkenin de birbirlerine karşı art arda geliştirdiği bu hamlelerin Mayıs ayında yapılan müzakereler sonucunda durduğu sanılıyordu. Ancak en son hafta başında ABD’nin Çin’den ithal edilen 50 milyar dolar değerindeki bin 100 ürüne ek vergi uygulayacağını açıklamasından anlaşılan o ki ABD bu savaşta hiç de uzlaşma taraftarı değil.

SERBEST TİCARETTEN KORUMACILIĞA…

ABD’nin küresel ticaret pazarında sahip olduğu geniş pay, aldığı kararların ve izlediği politikaların dünya ekonomisinde ne büyüklükte bir etki alanına sahip olduğunun göstergesidir.

ABD bugün, birlikte yapılan iş alanlarının genişletilerek çıkarların ortak hale getirilmesindeki en büyük aracı olan serbest ticaret anlayışını bir silah olarak kullanıyor ve küresel ticaret anlayışını değiştirmeye çalışıyor.

ABD’nin Mart ayından bugüne aldığı kararlardan G7 toplantısı sonrası yapılan küresel ticareti destekleyici açıklamaya imza atmamasına kadar izlediği her politika, korumacı yaklaşımıyla dünya ticaretini farklı bir yöne evirmeye çalıştığının işaretçisi.

Dolayısıyla dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’in ABD’nin bu hamleleri karşısında cevapsız kalmaması oldukça doğal.

Peki ABD- Çin arasındaki geliştirilen hamleler nereye gidecek? Ticaret savaşlarının seyrini kim belirleyecek?

TİCARET SAVAŞLARI NE YÖNE GİDİYOR?

ABD ve Çin arasındaki karşılıklı devam eden bu hamleler ve ABD’den anlaşma taraftarı olmamasından görünen o ki ABD, önümüzdeki süreçte belki bundan çok daha sert adımlar atacak.

Tabii söz konusu sadece Çin değil. Bu durumun bir de Avrupa boyutuna da değinmek gerek. Küresel ticaretin önde gelen müttefiklerinden AB ve ABD arasında böyle bir gerilim yaşanması yıllardır süregelen sıkı ittifak anlayışı çökecek mi sorusunu akıllara getiriyor.

Öte yandan ABD’nin Kanada ve Meksika’yı vergilere dahil etme kararı almasıyla ticaret savaşı rüzgarları bu bölgelerde de esmeye başladı ve belli hareketliliklere sebep oldu.

Açıkçası atılan bu adımlar karşısında önümüzdeki sürecin seyrini Çin’in ve Avrupa Birliği’nin sergileyeceği tavır belirleyecek diyebiliriz. Mevcuttaki bu gerilimin korumacı bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceğini bu sayede görmüş olacağız.

TİCARET SAVAŞI’NDAN TÜRKİYE NASIL ETKİLENECEK?

ABD’nin Çin ile başlattığı ve küresel ekonomi dengelerini değiştirmeye aday bu ticaret savaşının etkilerinin iki ülke arasında sınırlı kalmayacağı aşikar. Nitekim gelişmekte olan ülkelerde hem FED’in sıkı para politikası duruşu hem de ticaret savaşları söylemi nedeniyle fonlama maliyetlerinde artış yaşanmaya başladı bile.

Türkiye gibi ülkeler değişen tarife politikalarına maruz kalmasalar bile küresel risk iştahının azalması, fon girişlerini ve dolayısıyla yatırımları etkileyecektir.

ABD-Çin arası yaşanan ticaret savaşının ABD-AB ilişkilerine de yansıması, küresel büyümeye baskı oluştururken, gelişmekte olan ülkelerin ihracat hacimlerini daraltabilir.

Dış ticaret stratejisinin yeniden belirlenmesi ve küresel ticarette payımızı artıracak hamlelerle krizi fırsata çevirmek mümkün olacaktır.

#Ticaret
#Dünya
#ABD
#Çİn
6 yıl önce
Ticaret savaşlarının seyri
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti