|
"Güneşli günler"

Bu maçın daha 20. dakikada 2-0'a gelip kopmasının futbol mantığı içinde pek izahı yok. 13. dakikadaki gole kadar oyunu götüren, pozitif oynayan Galatasaray iken, Appiah'ın golü herşeyi değiştirdi. Bunun o dakikaya kadarki ilk ciddi F.Bahçe atağı olduğunu belirtelim. Bundan sonra F.Bahçe kazanması gerektiğini aklına getirirken, Galatasaray "klasik Kadıköy bunalımına" giriverdi. Sonrasında öyle bir 10 dakika oynandı ki, Galatasaraylı futbolcular ne yaptıklarını bilmez haldeydi. Ya bu bunalımdan bir gol atarak çıkacaklardı, ya da bir gol daha da yiyeceklerdi, ikincisi oldu.

İkinci yarının başında gelebilecek bir Galatasaray golü belki umut olabilirdi ama Saidou'nun erken atılması bunu da siliverdi. Bundan sonra sahada F.Bahçe'nin şovu vardı ve en doğal beklenti farkın gelmesiydi. Oyun artık Nobre'lik değil, Anelka'lık hal alırken, Daum'un değişikliği yapmasını sağlayan sakatlık oldu. Anelka, girer girmez 3. golü hazırladı, ardından da 4. golü kendi atıp G.Saray'ı bitirdi.

"Kazanan haklıdır" deyip geçmeyeceğim. Daum'un sahaya çıkadığı onbir ve oyun kurgusu hatalarla doluydu. Kurduğu kadro kazanmaya ihtiyacı olan bir takımın onbiri değildi. Uzun süredir oynamayan ve kendisinin de hazırlamayı düşünmediği Selçuk'u sahaya sürmesi riskti. Bu risk ilk yarı boyunca defalarca kendini gösterdi. Üstelik, onu göbekte oynatıp Appiah'ı sağ kulvarda kullanması bir başka yanlıştı. Sağ tarafta görevli Appiah, bu sınırı tanımamış olacak ki, sol tarafa gelip oradan golü attı.

Peki ama bu kadar hatadan bu fark nasıl çıktı? Şükrü Saracoğlu'nun atmosferi bunda birinci etken... İkincisi, Appiah'ın ilk F.Bahçe atağında golü bulması, G.Saray'ı psikolojik olarak çökertti. Ayrıca F.Bahçe kadrosunun kalite farkını bu kadar net ortaya koyması maçı sarı-lacivertlilere getiren bir başka unsurdur.

Tabii bir de Gerets'in hatalarının payı vardı. Bir kere kontrollü oynamamaya inat etmiş. Aşırı derecede kendine güvenmenin ne sonuç doğuracağını unutmuş. Sağda Uğur, solda Ferhat gibi maçın ağırlığını kaldıramayan iki oyuncuyu tercih etmesi de resmen intihardı.

Fenerbahçeli taraftarlar Nazım Hikmet'in şiirini marşları yapmışlardı dün... "Güzel günler göreceğiz, güneşli günler" diye... Dedikleri oldu. Düne kadar G.Saray, şampiyonluğu daha çok hak ediyordu ama dünden sonra bu böyle değil. Daha geride 3 hafta var belki ama bu sezon 4 kez oynadığı Galatasaray'ı her seferinde alt eden Fenerbahçe, artık puan cetvelinde olduğu gibi "hak etmede" de önde...

18 yıl önce
"Güneşli günler"
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…