|
Gayesi dışında kullanılan platformlar
TBMM Mikrofonu

Bir sual sorsam, TBMM genel kurul mikrofonu ile siyasi parti grup toplantısı, kokteyl, uçak yolculuğu deyimlerinin ortak noktası nedir? Eminim ki, birçok kimse aklımdan şüphe eder. Bu kadar birebirinden uzak şeylerde, ortak nokta aramak gibi bir gariplik olduğu için.

TBMM içtüzüğünde şöyle yazar: Milletvekilleri, Başkana ve genel kurula hitaben konuşurlar. Buna rağmen bir üye çıkıp da: “Sayın başkan; sayın milletvekilleri; ve mikrofonları başında beni dinleyen sevgili vatandaşlarım...” diye konuşursa aklınıza şu sual gelir: “Burası TBMM mi, yoksa bir siyasi parti mitingi mi?”

Siyasi Parti Grupları ve Kokteyller

Siyasi parti grupları, milletvekilleri ile hükümet arasında görüş alış verişini sağlayan veya sağlaması gereken bir platformdur. Fakat grup toplantılarına, her isteyen katılabiliyor, oraya kameralar, mikrofonlar sokuluyor, dinleyiciler slogan atıp alkış tutuyorsa, orası bir grup toplantısı değil, bir miting meydanıdır.

Kokteyllere bakıyorsunuz. Toplantıya katılanların mevkii ve rütbesine göre bazı kişiler etrafında, öbek öbek toplanılmış, mikrofonlar ağızların içine kadar sokulmuş, her kafadan bir ses geliyor. Çember içindeki devlet büyüğü ise, bunlara cevap vermenin telaşı içerisinde çırpınıp durmaktadır.

Bunlardan daha çarpıcısı, bazı politikacılar bir yolda yürürken, “hani bana sual sormak isteyen kimse yok mu” dercesine etrafına bakınmaktadır. Uçakta yolculuk yapan başbakanın veya bir devlet yetkilisinin etrafı da, bir mikrofon ormanıyla çevrilidir. Herkes, o yetkilinin, normal bir toplantıda söyleyemediği bir bilginin, bir devlet sırrının peşindedir. Çoğu zaman da, bunlar umduklarının fazlasını bulurlar.

Bunu yapan medya, haksız değildir. Zira mikrofonu ağzına soktuğu devlet büyüğünden randevu istese alamaz. Normal ve organize bir basın toplantısında, buradaki gibi, ağızdan kaçma haberlere ulaşamaz. Üstelik yakın geçmişimizde, başbakanlarımız en önemli ifşaatları uçak yolculuklarında yapmışlardır.

Bazı köşe yazarlarımız, bir noktaya işaret etmişlerdir: Adeta, Türkiye''de resmen verilen her kokteyl, yeni bir buhranın başlangıç noktasıdır. Oraya katılanlar, yaptıkları toplantılarda, birbirlerinin yüzüne söylemedikleri veya söyleyemedikleri şeyleri, buralarda söylerler. Bu bir nevi, “pulsuz mektup gönderme” taktiğidir. Ama buralarda konuşmanın ölçüleri bazen öyle kaçmaktadır ki, gizli bir devlet sırrı, uygun olmayan bir biçimde, sokağa dökülmektedir.

Politikada Yeni Yetmeler

Sosyal hayatta, her platformun bir yapılış ve kullanılış biçimi vardır. Bu gibi platformlar, gayesi dışında kullanıldığı zaman, sosyal düzeni belli kalıplara oturtmak mümkün değildir. İşte ülkemizin içine düştüğü kaosun sebeplerinden birisi de budur.

İnsan hayatında en kritik dönem, çocukluktan, delikanlılığa geçiş çağıdır. Bu çağda olanlara, halkımız, “yeni yetme” deyimini kullanır. İnsanlar en çok bu çağlarda hata işlerler. Politikaya ilk defa girenlerin de, yeni yetmelik dönemlerin vardır; Uzun sürecek siyasi yaşamlarında, ayaklarına, en çok bu dönemde yaptıkları hatalar dolanır.

“Yeni yetmelik” insan hayatının her safhasında vardır. Bir kimse, yeni politikaya girmişse ve bazı acemilikler yapıyorsa, o politikada yeni yetmedir. Birden bire zengin olmuş ve servetini hazmedememiş kimseler yeni yetme iş adamlarıdır. Bu misaller, her sahada çoğaltılabilir.

Saydığımız sosyal platformların, gayesi dışında kullanılması, çoğu zaman, insanların “yeni yetmelik döneminin” bir sonucudur. Müesseseleri oturmuş bir toplumda bunlar olmaz veya olmamalıdır.

Al Sana Bir Kaya....

Bir eski politikacımız, milletvekili seçildiği zaman, tecrübeli büyüklerine veda ziyaretinde bulunuyordu. Bu vatandaşların bazısı onun başarısı için dua ediyor, bazısı da tecrübelerine dayanarak nasihatte bulunuyordu.

Bunlardan bir tanesi, “oğlum sen şimdi yeni yetme bir politikacısın. Bu dönemde hata yapmamaya dikkat et” dedi.

Genç milletvekilimizin bu uyarıdan bir şey anlamadığını görünce, sözlerini izah etmek durumunda kaldı; “Oğlum, insan hayatının en kritik dönemi, çocukluktan delikanlılığa geçiş zamanıdır. Yani, buluğ çağı öncesi... Halk arasında yaygın bir söylenti vardır: Bu dönemin başladığını test edebilmek için, delikanlılar, avuçlarının içine yellenirler ve kokmaya başladı mı diye burunlarına tutarlarmış.

Politikacılar da, çoğu zaman bu dönemi yaşarlar. Politikacı olup olmadıklarını test etmek için, gördükleri ilk mikrofona konuşurlar, rastladıkları ilk gazeteciye beyanat verirler. Ve akşam olunca da, çoluk çocuk, konu komşu televizyonun başına toplanıp, kendi görüntülerini seyrederler. Bu durum aynen, delikanlıların, kendilerini test etmek için kullandığı metoda benzer.

Benim sana anlatmak istediğim şey şudur: Politikacı yüzünden ve dilinden yıpranmaya başlar. Aman buna dikkat et...”

...Nereye Dayarsan Daya
12 yıl önce
Gayesi dışında kullanılan platformlar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi