|
“Türk Watergate’i”, orduda dinleme skandalı
28 Şubat Davası muhtemelen Şubat ayı içinde karara bağlanacak. Bu nedenle Refah-Yol iktidarını darbe ile devirme suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen 60 sanık, kararı verecek Ankara 5’ci Ağır Ceza Mahkemesi ve temyiz safhasındaki üst yargıyı etkilemek amacıyla savunma amaçlı çeşitli açıklamalarda bulunuyorlar. Örneğin Çetin Doğan son açıklamasında: ‘’İyi niyetinden kuşku duymadığımız sayın savcı, mütalaasını FETÖ üyesi oldukları yargı kararı ile kesinleşmiş eski savcıların iddianamesinden kopyala-yapıştır usulü ile hazırlandığını iddia ederek, şimdiye kadar dava sürecinde ortaya çıkan gerçeklerin göz ardı edilmesi karşısında,
‘davayı yeni baştan ele alırcasına’
işe koyulmaktan bahsetmektedir.

Müebbet hapis cezası istenen sanıklardan eski Jandarma Genel Komutanı Fevzi Türkeri’nin mahkemede yaptığı savunmada darbeciler haricinde davacıları ayrı ayrı suçlaması enteresandı. Türkeri İzmir Ak Parti Milletvekili Hüseyin Kocabıyık için ‘’Fetullah Gülen ile ilgili övücü beyanları tekrarlamak istemiyorum" derken, FETÖ’den tutuklu savcı Mustafa Bilgili’nin intikam duygusuyla hazırladığı iddianamenin, verilen mütalaada esas alındığını iddia etmişti. Fevzi Türkeri en büyük eleştiriyi şahsım ile ilgili yapmıştı. Bülent Orakoğlu’nun sadece 3,5 ay İstihbarat Daire Başkanvekilliği yaptığı halde tüm istihbarata hakimmiş gibi takdim edildiğini ama kendi istihbarat raporlarından bile haberi olmadığını öne sürmüştü. Türkeri’ye göre; ‘‘İrticai faaliyetlerdeki ivmeyi tespit eden devletin istihbarat birimleri MİT ve Emniyet’tir. Bu çalışmalara Genelkurmay’ın hiçbir katkısı yoktur. Zaten Genelkurmay’ın imkan ve kabiliyetleri ile teşkilat yapısı da böyle tespit ve değerlendirme yapmasına uygun değildir’’ demişti. Türkeri’nin avukatı Aykanat Kaçmaz ise savcının mütalaasındaki cebir ve şiddet ifadelerinin aynı anlam içinde kullandığını iddia ederek savcıyı suçlamıştı. “28 Şubat’ta şiddet denilecek hangi olay vardır? Politikacılar mı tutuklandı? Gençlere gaz mı sıkıldı? 15 Temmuz’daki gibi Ankara’nın ortası bombalanıp, vatandaşlara ateş mi açıldı? Özetle cebir ve şiddet farklı kelimelerdir. 28 Şubat için ‘manevi cebir vardır’ diyenlere, bu görüşü kabul etmesem de saygı duyarım, ama ‘şiddet vardı’ diyenlere saygı duyamam‘’ demişti. Ancak Av. Aykanat, müvekkili Fevzi Türkeri’nin 28 Şubat 1997’de Genelkurmay İKK Başkanı olduğu süreçte İKK ünitesinde Kadir Sarmusak’a 7 saat elektrik verilmek suretiyle işkence yapıldığından şüphesiz haberi yoktu. Bu işkence sonrası Kadir Sarmusak’tan Bülent Orakoğlu’nu suçlayıcı ifadeler elde edilmiş ve İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu tutuklanmıştı. Askeri mahkemenin gerekçeli kararında işkence ve işkenceyi tespit eden doktor raporlarına yer verilmişti. Sarmusak daha sonra su dolu bir fıçı içinde kendisine elektrik verildiğini iddia edecekti. Genelkurmay İKK Dairesi’nde alınan ifadelerde ifadeyi alan ve yazanlar tutanağının altında isimleri yerine Gnkur.Tem- 1 ve Gnkur.Tem- 2 olarak gösterilmişti. Hukuksuzluk ve kurgular diz boyuydu.

28 Şubat darbecilerinin kendilerini aklamaya Türk milletini suçlamaya yönelik faaliyetleri her ne kadar beklenen bir durumsa, bizim mahalleden sayabileceğimiz yerli ve milli unsurların 28 Şubat’ı ve aktörlerini değerlendirirken 28 Şubat darbecilerinin jargonu ve kurgu olaylarını gerçek gibi kullanmaları asla beklemediğimiz bir duruma veya bir operasyona işaret eder. Bu durum bir operasyonun parçası değilse şüphesiz ilgili kurum için yalnızca önemli bir eksikliktir. Tıpkı “Türk Watergate’i”, Orduda Dinleme Skandalı başlıklı analiz gibi. Aleyhimde kaleme alınmış görünen bu analiz ile ilgili olarak bu kurumun yetkilileriyle yaptığım görüşmede şahsıma karşı kasıt olmadığı belirtilerek pazartesi günü gerekli değişikliklerin yapılacağı tarafıma bildirildiği için bu güzide kurumun ismini vermiyorum. Ancak 1968 yılında girdiğim 28 Şubat 1997’de ayrılmak durumunda kaldığım polis teşkilatında bulunduğum önemli ve üst düzey görevlerde yasadışı olarak kimsenin telefonunu dinlemedim, dinletmedim. Gerek askeri savcılıklar gerekse sivil savcılıklarda özellikle 28 Şubat döneminde Dz.K.K Askeri Savcılığı'nca bu hususta tarafıma asla bir suçlama yapılmadı. Yalnızca 28 Şubat apoletli medyanın darbecilerden aldığı talimatlarla bu konuda yalan ve iftira mahiyetinde haberler masa başında yapıldı. Millet fakirleşip 28 Şubat’ta bankalar marifetiyle soyulurken zenginleşen sivil darbeciler ve apoletli medya yırttığınızı sanmayın, er geç adalet yakanıza yapışacak. Bu durum bir temenni değil bilgiye dayalı sizin için kötü bir haberdir.

(Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde Cumhurbaşkanımız Afrin operasyonunun başladığını açıkladı. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olsun inşallah.)

#Watergate
#FETÖ
6 yıl önce
“Türk Watergate’i”, orduda dinleme skandalı
Milletvekili ve bakanlar ne kadar ücret alıyor?
Var tartışmaları
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’