Tarihin kapasitesi en düşük derbisi dün oynanandı galiba. Takım çapının iki taraf için de bu kadar sınırlı olduğu bir Galatasaray-Fenerbahçe maçına uzun süredir şahit olmamıştık. Bir tarafta yanlış kurulmuş ve eksik kadrosuyla Galatasaray, kağıt üstünde iyi bir kadrosu olan ama teknik adamsız ve özgüvensiz Fenerbahçe. Düşük beklentilerin derbisi tam de beklendiği gibi başladı.

Fatih Terim her maç ayrı bir çıkmaz yaşıyor, sınırlı kadrosundan eldeki en iyi malzemeyi çıkarmaya çalışıyor. Dün de bu şartlarda Eren Derdiyok’un maçtan hemen önce sakatlanması planları mecburen ve yine değiştirdi. Eren sahada olsa ne fayda sağlardı o da tartışılır ama maç özelinde bir plan daralması yaşandığı kesin.

Galatasaray, rakibinin mevcut durumundan da dolayı özgüvenle başladı maça. Belhanda’nın bu sezon ilk kez iyi oynaması sarı-kırmızılıların pas organizasyon seviyesini yukarı çekti. Galatasaray bu sayede rakip sahada uzun süredir görmediğimiz kadar pas trafiği oluşturdu. İlk devrede pozisyon zenginliği yoktu ama Galatasaray oyunun hakimiydi. Duran toptan gelen iki gol Galatasaray’ı rahatlattı derken Fenerbahçe kendi kapasitesinin farkına vardı. Sarı-lacivertliler belki iyi bir takım değil ama potansiyelleri şu an bulundukları seviyenin çok üstünde. 15 dakikalık o süreç Galatasaray’ın sallanmasına ve zaaflarının ortaya çıkmasına yetti. Galatasaray takım savunması üstüne gelen her takıma karşı verdiği pozisyonları yine verdi. Fenerbahçe beraberliği sağladı ama 2-2 sonrası galibiyeti kaçıran taraftı.

Sonuç iki taraf için de pek bir şey ifade etmedi. Ancak ikinci devredeki futbol Fenerbahçe’nin psikolojik çöküntüden çıkması adına bir mum yaktı. Galatasaray ise elindeki bir derbiyi kapasitesi zayıflığından kaybetti. Sarı-kırmızılılar kötü süreci düzeltecek çok önemli bir fırsatı kaçırdı.