Söylediklerinin neresinden tutsak elimizde kalan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerde en az yüzde 60’ı alacakları gibi kargaların bile gülmeyeceği ‘hüsn-i kuruntu’lu bir çıkış yaptıktan sonra, ‘Cumhur İttifakı’nın ulaşabileceği rakamlar konusunda kehanette bulunmuş.

İlkokul çocuğunun bile itibar etmeyeceği bir de analoji kurmuş; demiş ki: “Değişik araştırma sonuçları geliyor; 48, 45, 43,5 olan var. Yüzde 51 yok ama görünen tabloda. Zaten öyle bir şey görünse hemen süratle seçime giderler; yok öyle bir şey. Ama önümüzdeki süreç de bunu göstermiyor. Afrin’i biraz kullanmak istediler ama etkisi de çok düşük, binde 5 gibi bir rakam telâffuz ediliyor.”

Tut kelin perçeminden… Acaba CHP araştırmalarını kime yaptırıyor?.. Parasını verip “Gel beni kandır!” dedikleri türden araştırmacılarla mı çalışıyorlar acaba… Çünkü tüm araştırmacılar, Cumhur İttifakının oylarını %55-65 bandında buluyorlar...

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-AB ilişkilerindeki olumlu ivmeyi Afrin operasyonuna bağlarken, şöyle demiş: “Olay, ülke olarak ne kadar güçlü olduğunuzla da alâkalı. Güçlü iseniz gelişmeler daha farklı oluyor. Olumlu gelişmeler, Fırat Kalkanı’nın, Zeytin Dalı’nın, şehitlerimizin, gazilerimizin bereketidir bence”.

Aldatmaların en kötüsü insanın kendisini aldatması ya da durduk yere kendisini gaza getirip, biteviye ısıtmasıdır… Grup konuşmasında Türkiye ile gerçekleri öğrenmek için Avrupa Birliği’nin raporlarına bakılmasını tavsiye eden Kılıçdaroğlu, bugüne kadar Silahlı Kuvvetlerin sınırdışı operasyonları konusundaki analizlerinin ve tahminlerinin tamamında yanıldığını ya bilmiyor, ya da bilmezden geliyor.

Aynı Kemal bey bir gün önce, bütün enerji sektörünün benimseyip sahip çıktığı, Enerji Bakanlığı’nın Milli Enerji ve Maden Politikası’ndan bîhaber bir halde kalkıp, millî kömürden dem vurduğunda da hayli komik bir duruma düşmüştü. Hem de her türden her şeye muhalif olanlarla bir araya gelen CHP tabanının kömürden elektrik üretilmesine de şiddetle karşı çıkıp, dışa bağımlılığı savunduğu bir ortamda…

Yıllarca AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anti emperyalist, millî bağımsızlıktan yana, haysiyetli tutumuna karşı çıkan ve duruşuyla partisinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kemiklerini sızlatan Kemal bey, birden Salı günü kürsüden haykırıvermez mi: “Biz Kuvay-ı Milliye’yiz!!!”…

Breh breh!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her Kuvay-ı Milliyeci çıkışını yerden yere çal, ABD’nin, AB’nin trenine bin, her bağımsızlık girişimine çemkir, sonra baktın ki aslında kuruluşunda senin partinin savunduğu ilkeler, bugün AK Parti’ye yazmaya başlıyor, çıkıp ‘Biz Kuvay-ı Milliye’yiz!” diye bağır…

Âyinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz, demiş Ziya Paşa. O nedenle seçmen ne dediğinizden çok, ne yaptığınıza nasıl davrandığınıza bakar… Tercihini öyle yapar…

Sakız deyip geçmeyin…
Bir dedikodudur gidiyor. Türk iş adamları paraları yurt dışına kaçırıyor… Yurt dışında yatırım yapıyorlar vs… Ne kadarı doğru kestirmek zor. Ancak şüyuu vukuundan beter bir durum. Keşke bir merci bununla ilgili bir açıklama yapabilse… Şu kadar kişi yurt dışından bu kadar yatırım yaptı. Şu kadar dolar yurt dışına çıktı, diye… Dedikodu her zaman sağlıklı iletişimin yerini almak üzere tetikte bekler…
Bu lâflar ortalıkta dolaşırken Hürriyet.com.tr’de “Dev Fransız şirketi Türkiye’ye taşınıyor” başlığıyla yer alan ilginç bir haber, insanı bir an durup düşünmeye sevk ediyordu:
Mondelez International, Fransa’daki sakız üretim hattını Türkiye’ye taşıma kararı almıştı. Bu durumda 22 milyon liralık bir ihracat artışı sağlanması bekleniyordu. Şirket bu yıl ise Türkiye’de 42 milyon liralık yatırım yapmayı hedefliyordu.
Rakamlar hiç önemli değil… Önemli olan ders niteliğindeki karar… İnşallah arkası gelir...