|
ABD yargısında Malta Şövalyeleri!

ABD Başkanı Trump’ın adayı Brett Kavanaugh Senato’da yeterli oyu alarak “Federal Yüksek Mahkeme”nin yargıcı oldu. Böylece Katolik muhafazâkârlar mahkemede çoğunluğu elde ettiler. 9 üyeli mahkemenin 5 üyesi ‘muhafazâkâr’, 4 üyesiyse ‘liberal’ olarak biliniyor. Böylece “kültür savaşları”nı kaybettiklerini düşünen Cumhuriyetçi Muhafazâkârlar “yüksek mahkeme”yi avuçlarının içinde tutarak güçlerini korumayı amaçlıyor.

Kavanaugh’ın onaylanması için “Trumpçılar” ile Senato’daki ana akım Cumhuriyetçiler ittifak halindeydiler. Kavanaugh için girişimlerde bulunanlar arasında eski ABD Başkanı George W. Bush da yer aldı. Kavanaugh, Bush’un Beyaz Saray’da personel şefi olarak çalışmış ve muhafazâkârların mahkemelerde etkin görevlere getirilmesinde rol oynamıştı.

Kavanaugh’un onaylanmasına en fazla sevinen grup ise “Federalist Toplum” isimli kuruluş oldu. 1982’de Yale ve Chicago üniversitelerinde hukuk okuyan muhafazâkârlar tarafından kurulan “Federalist Toplum”, Cumhuriyetçi Parti üzerinde nüfuzu olan geniş bir ağı temsil ediyor. Federalist Toplum “Koch Biraderler” ve “Robert Mercer” ailesi başta olmak üzere zengin Cumhuriyetçilerin bağışlarıyla güçlendi. Mercerler, Trump’ı destekleyen ‘radikal sağ’ çizgideki “Breitbart News” ile Steve Bannon’ın da finansörleri arasındaydılar.

Bugün 70 bin üyesi olan örgütün gücü George Herbert Walker Bush ve oğlu George W. Bush döneminde yükseldi. Bush’lar döneminde atanan tüm federal yargıçlar ya “Federalist Toplum”un üyeleriydi ya da bu grup tarafından onaylanan isimlerdi. Yüksek mahkemedeki beş muhafazâkârdan dördünün atanmasında da örgütün dahli olduğu savunuluyor. Geçen yıl Trump tarafından aday gösterilerek onaylanan Neil Gorsuch da örgüt tarafından tavsiye edilmiş. Amerikan medyasında Trump’ın başkan seçilmeden önce “Federalist Toplum” ile yargı atamaları konusunda anlaştığı bilgisi yer almıştı. Bu bilgilere göre Trump’ın Beyaz Saray Hukuk Danışmanı Don McGahn ile Kavanaugh “Federalist Toplum”dan arkadaşlar.

Bütün bu atamalarda başrol oynayan isim ise “Federalist Toplum”un gizemli Başkan Yardımcısı Avukat Leonard Leo. İtalyan asıllı radikal bir Katolik muhafazâkâr olan Leonard Leo, Cumhuriyetçi Parti üzerinde nüfuzu olan bir isim. Kavanaugh’un aralarında yer aldığı 25 kişilik listeyi Leo ile McGahn’ın birlikte hazırlayarak Trump’a sundukları ileri sürülüyor.

Amerikan medyasında Leonard Leo hakkında ilginç iddialar yer alıyor. Bu iddialardan birisi, Leo’nun “Malta Şövalyeleri”nin gizli üyesi olduğuydu. “Malta Şövalyeleri” Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’de kurulan askerî-dinî bir kuruluş. Kudüs’ün Selahattin Eyyubi tarafından geri alınmasının ardından örgütün merkezi önce Kıbrıs’a, ardından Rodos’a, daha sonraysa Malta’ya taşındı. Rodos’un “Osmanlılar” tarafından fethedilmesi örgüte ağır darbe indirdi. Örgüt merkezi 19. yüzyılda Roma’ya nakledildi. Halihazırda Papa Francis ile sorun yaşayan örgüt BM’de gözlemci statüsüne sahip. ‘Büyük Üstad’ tarafından yönetilen ve yarı-devlet niteliği taşıyan Malta Şövalyeleri’nin 100’den fazla ülkeyle diplomatik bağlantıları var.

ABD’de temsilciliği bulunmayan “Malta Şövalyeleri”nin gizli üyeler yoluyla etkin olduğu öne sürülüyor. Örgüte üye olduğu söylenen isimler arasında, adı Irak’ta bir dizi skandal ile anılan özel güvenlik şirketi “Blackwater”ın kurucusu Eric Prince de var. Trump’ın eğitim bakanı Betsy DeVos’un kardeşi olan Prince en son, Afganistan’ın ABD askerleri yerine özel güvenlik şirketlerine devredilmesini Trump’a önermesiyle gündeme gelmişti. Prince’in bu projesi Savunma Bakanı James Mattis, Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly ile Ulusal Güvenlik Danışmanı General McMaster tarafından engellenmişti. O günlerde Prince’in Beyaz Saray’daki müttefiki, Trump’ın Baş Stratejisti Steve Bannon idi. ‘Hayır işleri’ dışında faaliyet göstermediklerini savunan Malta Şövalyeleri ise ‘gizli üye’ iddialarını reddediyorlar.

#ABD
#yargı
6 yıl önce
ABD yargısında Malta Şövalyeleri!
Düşmanlar, hainler ve gâfiller arasında…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?