|

Surların efendisi: Merkez Muslihuddin

Tefsir, hadis, fıkıh ve tıp ilmine sahip olan Merkez Muslihuddin, birçok alimin sofrasında ders aldı. Manisa'nın meşhur mesir macununu yapan Merkezefendi, ömrü boyunca hiç cemaatsiz namaz kılmadı. Zamanın diğer alimi Sünbül Efendi'nin talebesi olan Merkezefendi icazeti de ondan aldı. Merkezefendi'nin mezarı bugün Topkapı surlarında kendi yaptırdığı caminin bahçesinde bulunuyor.

Yeni Şafak
10:00 - 12/06/2018 Salı
Güncelleme: 10:09 - 12/06/2018 Salı
Yeni Şafak
Merkezefendi'nin mezarı, Topkapı'da bulunuyor.
Merkezefendi'nin mezarı, Topkapı'da bulunuyor.

Asıl adı ‘Musa’ olan, ‘Merkez Muslihuddin’ lakabıyla meşhur olan zat Denizli’nin Budan ilçesinde doğdu. Küçük yaşta memleketinde sonrasında ise İstanbul ve Bursa’da medrese tahsili gördü. Tefsir, hadis, fıkıh ve tıp ilminde yetişti. Medrese tahsili esnasında tekkelere gidip, oradaki alimlerin sohbetlerine de katıldı. Genç yaşında medrese tahsilini tamamlayıp çevresinde sayılan büyük bir alim olan Merkezefendi, Etyemez Şeyhinin kızı ile evlendi.

Yavuz Sultan Selim’in kızı Şah Sultan, İstanbul’da Eyüp Bahariye’de onun adına bir cami ve yanına medrese yaptırdı. Merkez Efendi buraya tayin edildi. Bir müddet orada talebe yetiştiren Merkez Efendiye Kanuni Sultan Süleyman Han, Topkapı surlarının dışında yaptırdığı tekkede vazife verdi. Orada da talebe yetiştiren Merkez Efendi, Kanuni Sultan Süleyman Hanın annesinin isteği ve Sünbül Efendinin tenbihi üzerine Manisa’ya gitti. Valide Sultanın Manisa’da yaptırdığı imaretin yanındaki dergahta hocalık yaptı.

Çocuklara ve hayvanlara karşı çok merhametliydi

Merkez Efendi, talebelerini iyi yetiştirmek için çok gayret gösterirdi. Talebelerine zahiri ilimleri öğrettiği gibi, nefislerini terbiye etmek için riyazet ve mücahedeler yaptırırdı. Çocuklara karşı çok şefkatliydi. Cebinde şeker, yemiş gibi şeyler bulundurur, çocukları gördüğü yerde dağıtarak onları sevindirirdi. Çocuklara buyururdu ki: ’Benim için hayır dua ediniz. Siz günahsız masumsunuz. Sizin dualarınızı Allah kabul eder. Bu yüzü kara, sakalı ak ihtiyar için dua ediniz ki, kıyamette yüzü ak olsun’ Çocuklar dua edince de; ’Ya Rabbi! Bu masumların dualarını red eyleme’ diye Allah’a yalvarırdı. Bütün hayvanlara karşı da çok merhametli idi. Merkebe suyunu verir, tavuklara yem atardı.

Hiç cemaatsiz namaz kılmadı

Merkez Efendi, bûluğ çağına geldiği günden, ömrünün sonuna kadar, hiç cemaatsiz namaz kılmamıştır. Eğer öğle ve yatsı namazlarında cemaate yetişememişse, namazını kılmış olanlardan birkaç kimseye; ’Hayatımda hiç cemaatsiz farz namaz kılmadım. İmam olayım da sizlerle namaz kılalım. Aynı namazı tekrar kılmanın zararı olmaz. Sonra kıldığınız nafile olur’ buyururdu. Merkez Efendinin ömrü; hep ibadet etmekle, insanlara hakkı, doğruyu anlatmakla, Ehl-i sünnet itikadını yaymakla, hayır ve hasenat yapmakta halka ön ayak olmakla, fakir ve zayıfları himaye etmekle geçti.

Merkez Efendi, senelerce dergahta talebelere ders vererek, onlara Allah’ın emir ve yasaklarını bildirdi. Zaman zaman İstanbul’un çeşitli camilerinde halka vaaz ve nasihatlerde bulundu. Vaazında camiler dolar taşar, boş yer kalmazdı.

Halvetiyye yolu büyüklerinden Sünbül Sinan Efendinin meşhur talebelerinden olan Merkez Efendi 1552 (H.959) yılında İstanbul’da vefat etti. Cenaze namazını; ’Dünyada bu kimseyi riyasız olarak görmüştük.’ buyuran şeyhülislam Ebüssü’ud Efendi kıldırdı. Naaşı büyük bir kalabalık tarafından uzun bir süre omuzlarda taşınıp, Topkapı surlarının dışında kendi yaptırdığı caminin türbesine defnedildi.

Mesir macununu yaptı

Tıp bilgisi kuvvetli olan Merkez Efendi, Manisa’da bulunduğu sırada kırk bir çeşit baharattan meydana gelen bir macun yaptı. Hastalar, bu macunu yiyerek şifa bulurdu. İlkbaharda yetişen çiçeklerden de istifade edilerek yapılan bu macunu almak için, çevre kasabalardan gelirlerdi. Mesir macunu diye şöhret bulan bu macun, şimdi de yapılmaktadır

Sünbül Efendi ile tanışması

Musa Efendi, Kocamustafapaşa’daki bir tekkede şeyhlik yapan Sünbül Sinan Efendi’nin şöhretini işitti. Fakat bazı kimselerin onun hakkında yaptıkları dedikodular sebebiyle, bir türlü gidip sohbetine katılamamıştı. Bir gün rüyasında Sünbül Efendi’nin, kendi evine geldiğini gördü. Sünbül Efendi’yi içeri koymamak için hanımı ile kapının arkasına pek çok eşya dayadılar ve üzerine de oturdular. Fakat Sünbül Efendi kapıyı zorlayınca, kapı arkasına kadar açıldı ve arkasındakiler yere yuvarlandı. Bu sırada uyanan Musa Efendi, yaptığı hatayı anladı ve Sünbül Efendi’nin huzuruna gitmeye karar verdi.

Sünbül Sinan’ın camisine gidip, vaaz ettiği kürsünün arkasına, o görmeden oturdu. Sünbül Sinan Efendi, vaaz esnasında Taha suresinin bazı ayet-i kerimelerini tefsire başladı. Tefsirden sonra; ’Ey cemaat! Bu tefsirimi siz anladınız. Hatta, Merkez Efendi de anladı!’ buyurdu. Sonra aynı ayet-i kerimeleri daha yüksek manalar vererek tefsir ettikten sonra tekrar; ’Ey cemaat; Bu tefsirimi siz anlamadınız, Merkez Efendi de anlamadı.’ buyurdu. Merkez Efendi, hakikaten ikinci defa anlatılanlardan bir şey anlamamıştı. Sünbül Efendi, o gün Taha suresini yedi türlü tefsir etti.

Merkez Efendi’nin kürsi arkasında olduğunu, zahiren görmediği halde anlamıştı. Vaaz bitti, namaz kılındı, herkes camiden çıktı. Sadece Sünbül Efendi kalınca, Merkez Efendi huzura varıp elini öptükten sonra af diledi. Sünbül Efendi de: ’Ey Muslihuddin Musa Efendi! Biz seni genç ve kuvvetli biri sanırdık. Meğer sen ve hanımın çok yaşlanmışsınız. Akşam bizi kapıdan içeri sokmamak için gösterdiğiniz gayrete ne dersiniz? Fakat, neticede kapı açıldı ve ikiniz de yere yuvarlandınız!’ diye buyurunca, Merkez Efendi iyice şaşırdı. Pek çok özürler dileyerek ağlamaya başladı, affına sığınıp talebeliğe kabul edilmesi isteğinde bulundu. Sünbül Efendi de kendisini kabul ettiğini, dergahta hizmete başlamasını söyledi. Bundan sonra Merkez Efendi, her gün Sünbül Efendi’nin dergahına gelip ondan ders almaya ve hizmete başladı. Sünbül Efendi’nin sohbetleriyle yetişip evliyalık makamlarına yükseldi. İcazet (diploma) aldı.

#Merkezefendi
#Topkapı
#Merkez Muslihuddin
6 yıl önce