|

Otoyolda ezan duyulmaz

Hiç dikkat ettiniz mi mesela otoyollarda ezan sesi duymazsınız. Vakit girdi mi çıktı mı haberiniz bile olmaz. Yeni otomobiller klimalı olduğu için dışarıdan gelen kokuları da alamazsınız. İzolasyonları çok iyi olduğu için kuş sesleri de ulaşmaz arabanın içine. Bekir Develi, Cins Dergi okuyucuları için otoyol üzerinde geçen bir anısını kaleme aldı.

Yeni Şafak
09:00 - 25/06/2017 الأحد
Güncelleme: 10:46 - 25/06/2017 الأحد
Cins Dergisi
Otoyolda ezan duyulmaz.
Otoyolda ezan duyulmaz.
Babamın vefatından sonra amcam bordo renk bir kartal araba almıştı. Gözünden bile sakınıyordu. İçine oturup sağını solunu kurcalamamıza asla izin vermiyordu. Bazı hafta sonları arabayı yıkamamızı ister karşılığında da arabayı bir kerecik çalıştırmamıza müsaade ederdi. Az araba yıkamadım bu aşkla.

O zamanlar nadiren uzun yol gidilirdi. Bayramlarda mezarlık ziyaretleri bazen de yayla yolculuğu. Bu yolculuklarda da küçük olduğumuz için elbette arabanın steyşın bölümüne oturturlardı bizi tıkış tıkış. Yaş 11-12 olduğunda da buna bir süre devam ettiler. (Laf aramızda bazen arkamızdan gelen araçların içinde akranımız çok güzel kızlar olurdu kronik bir muhafazakâr aile çocuğu saflığı ile utanır göz teması kurmamaya çalışırdık.)

Neyse, o zamanlar arabaya binmiş olmak ve arabayla yolculuk ediyor olmak nereye gidildiğinden daha önemli bir hadiseydi bizim için. Yok efendim yollar bozukmuş, yok kamyonun arkasına takılmışmışız, yok çocukların zırt pırt çişi geliyormuş ne gam. Hala arabadayız ve yolculuk devam ediyor ya gerisi mühim değildi bizim için. Keşke her şey o zamanki lezzetiyle taşınabilseydi bugüne.

Tüm çilelerine ve zahmetine rağmen özlüyorum arabanın arkasında yaptığım o yolculukları. Şimdi her şey çok değişti. Artık o öve öve bitiremediğimiz otoyollar var. O yolların kenarlarında yorulduğunuzda sizleri tüm haşmeti ile karşılayan dinlenme tesisleri var. Ne vaat etmiyorlar ki masaj koltukları, açık büfe yemekler, yöresel ürünler, lazerle boyunuzu kilonuzu ölçen aletler ne ararsanız mevcut. Toplum o kadar çok sevdi ki otoyolları artık methederken bile şöyle anlatılıyor:

-Abi hani o Ulukışla'dan geçerken bi şeker pınarı vardı ya,

-Eee?

-Öyle yollar yapmışlar ki oraları falan hiç görmüyorsun bile.. Ulukışla'dan otoyola bir giriyorsun yapıştır gaza,tapa gaz 160-180 Urfa'ya kadar otoyol.

-Helal olsun valla. Adamlar çalışıyor...

Ben oldum olası sevemedim otoyolları ve sürati. Eskiden yolculuk edilirdi şimdi sadece yol gidiliyor. İkisi de aynı şey demeyin çok kızarım. Adana'ya gittin mi diyorum evet diyor. Nereleri gördün diyorum 'Ya çok vaktimiz olmadı aslında otoyoldan içinden geçtik' diyor. (Gerçi otoyoldan çıkıp Adana'ya gidenlerin de durumu pek iç açıcı sayılmaz. Nereleri gördün diyorsun saydıkları yerler ya avm isimleri ya da homini gırtlak tıkınılabilecek lokantalar.)

Eskiden yolculuk edilirdi azizim. Araba yavaş yollar kötüydü ama bazen çocukların bir ihtiyacı olurdu şoförün gözü ilk dinlenme tesisini aramaz güzergâhtaki ilk köyü arardı. Dururduk o köyde. Çocuklar ihtiyaçlarını görürken sen köyün hemen yol kenarındaki kahvesine oturur bir çay içerdin. Oradaki köylülerle hasbıhal etme imkanı bulurdun. Bu yıl ne ekmişler, üründen memnunlar mı yoksa köy yakın zamanda bir şehit mi vermiş sohbette bunlardan haberdar olur yani gittiğin yoldan haberdar olurdun. Gittiğin yolun seninle hikayesini paylaşmasına müsaade ederdin. Çiçeklerinin kokusunu, ezanının sesini, bir demli çayın muhabbetini sana ikram etmesine fırsat tanırdın.

Hiç dikkat ettiniz mi mesela otoyollarda ezan sesi duymazsınız. Vakit girdi mi çıktı mı haberiniz bile olmaz. Yeni otomobiller klimalı olduğu için dışarıdan gelen kokuları da alamazsınız. İzolasyonları çok iyi olduğu için kuş sesleri de ulaşmaz arabanın içine. Saatte 120-130 km hızla giderken ıskalarsınız yol kenarlarındaki çiçekleri. Yanından geçip durmakta olduğunuz köydeki taşınan bir tabutu göremezsiniz mesela. Bütün bunları niçin önemsiyorum biliyor musunuz? Çoğu zaman yolun kendisi hedefinizde bulmayı umut ettiklerinizden daha fazlasını sunar da ondan. 42 ülke gezmiş, Anadolu'yu 4 kez dolaşma imkanı bulmuş biri olarak sizi temin ederim ki nereye gittiğinizden çok nasıl gittiğinize odaklanmalısınız. Hayatımın en esaslı yolculuk hikayelerine otoyollardan çıkınca tanık oldum.

Hadi birini paylaşayım. 4 yıl evvel Isparta'da Uşak'a gidiyorum. Bir başıma, Kar, kış, kıyamet gırla. Dinar girişinde 60-65 yaşlarında bir amca. Yol kenarında, dizlerine kadar kara gömülmüş vaziyette otostop yapıyor. Gerçi yaptığı hareket o bildiğimiz otostop hareketine uzaktan yakından benzemiyor ama ben anladım tabi. Durdum arabaya bindi. Nereye dedim 'Çivril' dedi kaloriferin ısısını arttırdım. Bir süre sessizce yol gittikten sonra amcadan hıçkırır gibi sesler duydum. Döndüm baktım ağlıyor. 'Amca senin bir derdin var hayır mı' dedim. 'Fakirlik belasına anama yıllarca gün yüzü gösteremedim şimdi de vefat etti yeşil kartımın süresinin geçtiğini söyleyerek hastaneden vermediler anamın cenazesini sağlığında rahat ettiremediğim anamın cenazesini bile rahat ettiremedim' dedi ve iyice koyuverdi kendini.

Hastane demiş ki ya git yeni bir yeşil kart çıkarttır ya da bir haftadır hastanede yatan annenin hastane masraflarını öde öyle al annenin cenazesini. Birlikte Çivril'e kadar gittik. Çivril'de amcanın işini birlikte çözdük hamdolsun. O amca yolculuğumun en kıymetli hediyesi oldu. Hala aklıma geldikçe içim sızlar üzülürüm.

Her şey hızlandı. Yolculuklar, dostluklar, aşklar.

Yavaşlayabilenler daha çok mesafe kat ettiler..

Ha unutmadan: Bakmayın siz büyüklerin dediklerine... Bazen yoldan çıkmak iyidir..!
#Cins Dergi
#Ezan
#Otoyol
٪d سنوات قبل