|

Yitip giden insan yanımız

Adem Turan’ın ilk kez on yıl önce yayınlanan kitabı “Ateşte Yıkanmış Atlar” yeni baskısı ile okurlarla tekrar buluştu.

Yeni Şafak
12:48 - 11/10/2017 الأربعاء
Güncelleme: 12:52 - 11/10/2017 الأربعاء
Yeni Şafak
Ateşte Yıkanmış Atlar kitabı yayınlandı.
Ateşte Yıkanmış Atlar kitabı yayınlandı.
BERAT BIYIKLI

Yeni baskısı vesilesiyle hakkında yazma imkânı bulduğumuz “Ateşte Yıkanmış Atlar”, esasen 2007 senesinde Ebabil Yayınlarından çıkmış olup 2017 baskısı ile bugün 10. yaşını kutluyor. Adem Turan’ın iki alt başlıkta topladığı bu şiirlerde göze ilk çarpan, şairin lirizme açtığı imkân olsa gerek... Genel itibariyle lirik şiirlerin tümü (en azından zihnimizde yer ettiği biçimi ile),duygusal ve ince duyarlıkların ürünü olan ve politik anlamda yazanın duruşu hakkında pek fazla fikir vermeyen şiirlerdir. Tanpınar’ın “Seni gömdük anne yıllarca evvel/ Gözyaşlarımızla bu ıssız yere / Kimsesiz bir akşam ziyaya bedel / Matem dağıtırken hasta kalblere” mısraları zihnimizde kalıplaşmış olan lirik şiir düşüncesiyle birebir örtüşen ve alanında başarılı bir şiir örneğidir. Fakat Adem Turan, Attila İlhan ve Ataol Behramoğlu örneklerinde olduğu gibi lirizmi ve estetiği kavganın ve hatta isyan çığlıklarının aslî malzemesi yapar. “Gümleyen bir sesi” vardır onda şiirin... Peki, bu gür sesin, bu biteviye akan ırmağın membaı neresidir? Bu sorunun cevabı, şairin aynı zamanda “Şairlerin Gazze’si/ Geride Kalanların Türküsü” gibi kutlu bir antolojiye de öncülük etmiş olmasından ötürü çok basittir: En duru haliyle Müslüman dünyanın haykırışları! Kimi şiirlerinde, bu haykırışı kendi “ben”i üzerinden yapsa da esas hiç değişmez, “Ey kargılar ve kıvılcımlar arasında/ yitip giden insan yanımız!..” diyen bir şair bu duruşu daima diri tutmak peşindedir. Şairin kitabına “Zikir” şiiri ile kapanış yapmasının da bu çabanın bir devamı olduğunu söylemek mümkündür.

“Ateşte Yıkanmış Atlar”ın en belirgin özelliği ise, şairin bu eserde ümmet anlayışını en seçkin bir şekilde ortaya koymuş olmasıdır. Çünkü o, “Sapkınlar Meseli” şiirinde Baudelaire üzerinden ümmetin önemli ve mahzun bir parçası olan zencilerin ıstıraplarını gözler önüne sermiş ve “benim zenci kelebeğim, içimde sırılsıklam zenciler” gibi ifadelerle de hangi tarafta durduğunu beyan etmiştir. Bu sayede doğu-batı şeklinde konumlandırılan modern -geleneksel karşıtlığının –buna “dinî-lâdinî” de demek mümkündür– kapsamını genişletmiş, bunu coğrafî sınırlamalardan arındırmıştır. Adem Turan’ın bu bakışı, “Uydurduğu karanlık mesellerle, adam/ şehrimizi kirletiyordu hiç durmadan!” mısralarındaki itirazla bir araya geldiğinde ise, kitabın ilk bölümünü oluşturan mesel şiirleri çıkacaktır ortaya. Toplam 12 mesel şiirini içeren bu ilk bölümü, “Sahici Zenci Kelebek”,“Mağluplarla Savaş Dansı” gibi lirizmi kuvvetli şiirlerin yer aldığı “Yol Ateşi” bölümü takip eder. Bu bölümde şair, önceki şiirlere nazaran kendini daha fazla ön plana çıkarır ve yer yer ailesine dair bilgiler de verir okurlarına. Akşamları çocuklarıyla masala başlamış olmalarını, evini, babasının vefatını ve onun başında Kur’an okuyan ablasını yine bu bölümden öğreniriz.

Kitaptaki ilginç bir detay olarak hemen belirtelim ki şiirlerde “zenci” ifadesi toplam 20 kere farklı şiirlerde kullanılmış fakat kitaba ve bölümlere ismini veren “ateş” kelimesi ise –isim ve başlıklar hariç olmak kaydıyla – kitapta sadece 15 kez kendine yer bulmuştur. Şairin kitabına vermeyi düşündüğü ilk ismin “Sahici Zenci Kelebek” olmasının bunda etkili olduğu söylenebilir. Son olarak şiirinin o “gümleyen sesi” ile şair; güncel ve kişisel tüm zorlukları, mücadeleleri, dili yormadan ve anlamı bulanıklaştırmadan, sehl-i mümteni ile çıkarır okurun karşısına. Ve bu Adem Turan şiirinin, tüm eserlerinde görülebilen en müşahhas yanıdır.

  • Kitabın künyesi:
  • Ateşte Yıkanmış Atlar
  • Adem Turan
  • İz Yayıncılık
  • 70 sayfa
#Ateşte Yıkanmış Atlar
#Adem Turan
#İz Yayıncılık
٪d سنوات قبل