|

Yıldızların altında bir yerim var benim!

Şu Acayip Şeyler ve Merak Ediyorum serileri ile tanıdığımız Özkan Öze’nin son kitabı “Çaylak ile Filozof” Uğurböceği Yayınları’ndan çıktı. Beklenmedik bir olayla hayatı değişen Çaylak’ın Filozof ile çıktığı fikir yolcuğuna şahitlik ettiğimiz kitabın keyifli çizimleri de Nurcan Karabağ Yılmaz’a ait.

Yeni Şafak
04:00 - 8/08/2018 Çarşamba
Güncelleme: 04:34 - 8/08/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
​Şu Acayip Şeyler ve Merak Ediyorum serileri ile tanıdığımız Özkan Öze’nin son kitabı “Çaylak ile Filozof” Uğurböceği Yayınları’ndan çıktı.
​Şu Acayip Şeyler ve Merak Ediyorum serileri ile tanıdığımız Özkan Öze’nin son kitabı “Çaylak ile Filozof” Uğurböceği Yayınları’ndan çıktı.
ZEYNEP TUBA KESİMLİ

Şu Acayip Şeyler ve Merak Ediyorum serileri ile tanıdığımız Özkan Öze’nin son kitabı “Çaylak ile Filozof” çocuklar ve çocuk edebiyatı sevenler için iyi bir alternatif. Bir çocuk ile bir filozofun hikayesini anlatıyor. Çaylak ile Filozof, aylaklığın kısa bir tarifi ile selamlıyor bizi çünkü Filozof’la tanışmadan evvel herkes Çaylak’a “aylak” diyor. Çaylak, işe yaramaz bir aylak olduğundan öylesine emin ki aylak olmanın bütün sorumluluklarını yerine getiriyor. Çaylak çevremizde gördüğümüz çocuklardan çok da farklı değil. O da teknolojiye, cep telefonuna meraklı, bilmediklerini Google’a soran bir tip. Seyahatimiz Filozof’un Çaylak’ı ne olduğu üzerine kafa yormaya teşfik etmesiyle başlıyor. Filozof, Çaylak’ın düşünmesini istiyor çünkü; biliyor ki, kim olduğu hakkında düşünmezse bunu onun yerine başkaları yapar. Kitap bu manada kendiyle derdi olan, yaftalanmış, nitelendirilmiş çocuklara ve hatta yetişkinlere ışık tutma vazifesi görüyor. Çaylak birileri ona aylak diyor diye aylaklık etmek ve onun için seçilen “aylaklar locası”na oturmak zorunda değil!

PROKRUSTES’İN KARYOLASI

Kitap, mitolojik bir hikaye ile devam ediyor. Filozof, Prokrustes’in yatağı hikayesi ile “Sana verilen değeri bilmez ve olman gereken yeri bulamazsan, kimsenin seni ensenden tutup sürükleye sürükleye Prokrustes’in karyolasına yatırmasına gerek kalmaz! Çünkü o yatağa güle oynaya zaten kendin yatarsın!” mesajını veriyor. Bölüm girişinde “metafor”un ne olduğu açıklandığından verilen örnekle okuyucu “metafor” u kalıcı bilgi olarak hanesine eklemiş oluyor.

İlerleyen bölümlerde de Yunan mitolojisine ait referanslarla karşılaşıyoruz. “Ben kimim, ben bu bedenin ruhuyum” bahsi Theseus’un gemisi örneği ile anlatılırken Hebenneka’nın kolyesi bizi “ben” yapan değerlerin, sahibi olduğunu düşündüğümüz şeyler olmadığını hatırlatıyor.

Filozof’un enteresan örnekleri, bildiğimiz ya da her zaman gözümüzün önünde olan şeylere, bambaşka bir bakış açısı ile, sanki daha önce hiç böyle bir şey duymamış, veyahut görmemişiz gibi bakmamızı sağlıyor.


YILDIZLARIN ALTINDA
BİR YERİM VAR BENİM!

Çaylak ile Filozof sohbet ettikçe Çaylak, ben olmanın sırrına eriyor. Yıldızların altında bir tane daha Çaylak olmadığının, başka biri olmak istiyorsa da kendisi olması gerektiğinin, kendine “ben” diyebilmenin bu hayatta elde edilebilecek her şeyden daha kıymetli ve yıldızların altında sahip olunabilecek en önemli imtiyaz olduğunun farkına varıyor ve şöyle diyor: “Bir ben olmak, bir başkası olarak yaratılmış olmak hoşuma gitmeye başladı. Kendimi gerçekten özel hissediyorum. Yıldızların altında bir yerim var benim! Sadece benim doldurabileceğim bir yer. Eğer orayı bulup orada durmazsam sonsuza kadar boş kalacak bir yer…”

YAĞ VARİLİNDE NOODLE

Çaylak ile Filozof en yalın biçimiyle ifade edecek olursak “Ben kimim, yıldızların altındaki yerim ne, kendime ait bir yüzümün olması beni özel yapar mı, benlik sahibi olmak ne demek, insan olarak hayvanlardan farkımız ne?” gibi sorulara cevaplar sunan, çocukların da anlayabileceği biçimde yazılmış bir felsefe kitabı. Ancak Çaylak ile Filozof’un piyasadaki mevcut çoğu kitaptan sıyrılan bir özelliği var ki oda Özkan Öze’nin kaleminde gizli. Özkan Öze daha evvel yayınlanmış kitaplarından aşina olduğumuz üzere çocuklara yönelik dini referanslı metin yazma konusunda usta. Bu kitabında da yine kalemini konuşturan yazar; yaradılış mucizesi, benlik ve var olma gibi mevzuları çocukların kafasını karıştırmadan, yerinde örneklerle, hassasiyetlerimizi zedelemeden sarih bir dille aktarıyor. Tercih edilen üslup, kurgu, kullanılan dil hem çocukları hem de ebeveynleri memnun edecek cinsten. Öze, didaktik bir dil kullanmamasına rağmen vermek istediği mesajı eksiksiz bir biçimde muhatabıyla buluşturabilmiş. Çünkü çocukların kanına girebilmek için onların ilgi alanlarına, gündeminde olan trendlere kayıtsız kalmamak gerektiğinin farkında. Bu yüzden Filozof bulaşık makinesi deterjanı yiyen gençlerden de haberdar, yağ varilinde noodle yapan Çinliden de! Zaten Çaylak da bunu seziyor ve şöyle diyor: “Hayatım boyunca hiç kimseden, Filozof’tan işittiğim kadar nasihat işitmedim. Fakat o bir kez olsun, ağzını bana nasihat etmek ya da nutuk atmak için açmadı. O benimle konuştu! Tıpkı iki eski dost gibi benimle sohbet etti.” Çaylak ve Filozof’un 10 yaş üstü okuyucuyu hedef aldığını düşünürsek o yaş grubunun yetişkinlerden ne beklediğini de kitaptan okumak mümkün. “Filozof’un bu huyunu çok seviyordum. Bana, düşüncelerime ve tercihlerime saygı duyardı.”

KİM BU ÇAYLAK? KİM BU FİLOZOF?

Kitabın sonlarına doğru haliyle Çaylak ve Filozof’un kimliklerine dair merakımız artıyor. Filozof alim bir kadın. Filozof denilince kafamızda şekilleniveren erkek imajına inat Özkan Öze tercihini kadın bir kahramandan yana kullanmış ve bu ayrıntı hikayeyle çok güzel bir biçimde bütünleşmiş. Okuyucuya bir de haberimiz var! Çaylak ile Filozof’un gerçek isimlerini henüz bilmesek de yollarının nasıl kesiştiğini öğrenebiliyoruz. Bu kısım biraz Amerikan filmlerini hatırlatsa da Çaylak ve Filozof’un maceralarının devamının geleceğini öğrenmek bizi memnun ediyor.

#Özkan Öze
6 yıl önce