|

Yerli ve millinin ayak sesiyiz

Türkiye'de ilk kez bir vakıf kuruluşu tiyatro prodüksiyonu ve akademik düzeyde tiyatro eğitimi için kolları sıvadı. Dünya ile yarışacak yerli ve milli bir Türk tiyatrosu hedefine odaklanan vakfın kurucuları, oyun sahnelemenin yanı sıra tiyatro sanatının her yönüne hakim gençler yetiştirmek istediklerini söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 4/02/2018 воскресенье
Güncelleme: 06:34 - 3/02/2018 суббота
Yeni Şafak
Mehmet Akif Ersoy'u anlatan Sürgün, Haşhaşileri konu alan Alamut gibi oyunlarla Tiyatral Sanatlar Akademisi Vakfı Türk tiyatrosundaki bir takım açıkları kapatmaya talip olduğunu gösteriyor.
Mehmet Akif Ersoy'u anlatan Sürgün, Haşhaşileri konu alan Alamut gibi oyunlarla Tiyatral Sanatlar Akademisi Vakfı Türk tiyatrosundaki bir takım açıkları kapatmaya talip olduğunu gösteriyor.

Raif İnan, Mustafa Odabaşı ve Fatih Kılıç; Türk tiyatrosunu dünya standartlarına kavuşturma amacıyla yola çıktılar ve Tiyatral Sanatlar Akademisi Vakfı'nı kurdular. Teknolojinin tüm imkanlarının kullanıldığı, içeriği güçlü, hatırı sayılır ölçüde bütçeli yapımları hedefleyen kurucular, asıl amaçlarının donanımlı tiyatrocular yetiştirmek olduğunun altını özellikle çiziyor. Mehmet Akif Ersoy'u anlatan Sürgün, Haşhaşileri konu alan Alamut gibi oyunlarla Tiyatral Sanatlar Akademisi Vakfı Türk tiyatrosundaki bir takım açıkları kapatmaya talip olduğunu gösteriyor. Yerli ve milli bir tiyatromuz olması için iyi yazarlar ve tasarımcılar yetişmesinin şart olduğunu vurgulayan vakıf kurucuları, sahneledikleri çoğu oyunun kendi ekipleri tarafından yazıldığına dikkat çekiyor.

* Tiyatral Sanatlar Akademesi Vakfı'nın kuruluş gayesini nasıl özetlersiniz ?

Fatih Kılıç: Vakfımız yaklaşık üç yıl kadar önce kuruldu. Tiyatroyu bir sektör olarak ele alıp, bu sektörün içinde nitelikli insanlar yetişmesini sağlamak ve ihtiyaçları karşılamak şeklinde dizayn edildi. Bu noktada sadece oyunculuğu baz almadık. Oyunculuk, sahne tasarımı, dekor, kostüm, kukla tasarımı, kukla oynatıcılığı gibi tiyatronun temelde ihtiyaç duyduğu bütün alt dallarda nitelikli insan yetiştirmek amacıyla kurulduk. Bu bağlamda da faaliyetlerimizi yürütüyoruz.

  • * Peki sizi bir araya getiren ne oldu?
  • Mustafa Odabaşı: Türkiye'de tiyatro, dünyanın çok gerisinde kalmış durumda. Ülkemizi bu alanda dünya standartlarına çıkarmayı hedefliyoruz. Batılı ülkelerde olduğu gibi dev prodüksiyonlara imza atmayı hedefliyoruz. Yalnızca sahnelemek ile kalmayıp, bu alanda insanlar yetiştireceğiz. Odaklandığımız iki temel nokta var biri tiyatro üretimi diğeri de tiyatronun tüm alt dallarında nitelikli eğitim. İşte bu hedefler ve düşünceler bizi bir araya getirdi ve bir kurum oluşturma konusunda cesaretlendirdi.
  • Fatih Kılıç: Sektörde eksik olduğunu düşündüğümüz konuların üzerine eğilecek ciddi anlamda eğitim verecek bir kurum açmanın elzem olduğunu hissettik. Bunu sürekli konuştuk, tartıştık ve böylece vakıf fikri ortaya çıktı.
* Kuruluşunuzdan bu yana nasıl bir yol izlediz ? Öğrenci yetiştirmeye başladınız mı ?

Mustafa Odabaşı: Biz eğitime başlamadan önce neler yapabileceğimi göstermek istedik. Sonuçta öğrencilere dünya standartlarında oyunculuk, sahne tasarımı ya da yazarlık eğitimi vaad edeceğiz. Biz ne yapıyoruz onu görmeleri gerekiyor. Bu sezon ortaya koyduğumuz Gog oyununda tiyatronun bütün imkanlarından faydalanmaya çalıştık. Örneğin mültimedyanın gelişmiş imkanları, makyajlar, perukalar, dönemsel kostüm tasarımları, maskelerle tiyatro sanatının içinde varolan tüm unsurları kullanan bir oyun yapmaya çalıştık. Çıkardığımız bütün oyunlarda bu yolu izledik. 2018'in eylül ayında eğitimlere başlamayı planlıyoruz. Dört ana dalımız olacak. Oyunculuk bölümü, sahne tasarımı bölümü, dramatik yazarlık bölümü ile kukla tasarımı ve oynatıcılığı bölümleri. Bu dört ana dalda akademik düzeyde iki senelik bir eğitim vereceğiz. Öğrencilerde arayacağımız öncelikli nitelik ise yetenek olacak. Yetenek avcılığı modeli ile yeni sanatçılar yetiştirme yolunda adımlar atmak istiyoruz.

Fatih Kılıç: Bu sektördeki en önemli sorun, oyun yazan yerli kalemlerimizin olmayışıdır. Neden kendi yazarlarımız bizi anlatan oyunlar yazmıyor ya da yazamıyor. Günümüzde yeni nitelikli yerli ve milli oyun kaleme alınamıyor. İşte biz de vakıf olarak oyunlarımızı kendimiz yazmak istiyoruz. Var olan bir oyunu alıp yeniden uyarlamak ya da aynı şeylere farklı yorumlar getirip sahnelemeyi kolaycılık olarak görüyorum. Sektöre hizmet edebilecek donanımlı yazarlar yetiştirmek istiyoruz.


* Bu hedefler için ciddi bir bütçe gerekmiyor mu ?

Mustafa Odabaşı: Vakıf deyince akla bağışlarla yürüyen bir mekanizma geliyor. Biz vakfın bağışlarla değil kendi ürettiği oyunlarla ayakta durmasını sağlayacak bir sistem kurduk ve gayet iyi ilerliyoruz.

Tiyatro sahneleri kötü tasarlanıyor
* Vakıf olarak neşriyatlar yapmayı planlıyorusunuz. Ne gibi kitaplar yayınlanacak? Bir de raporlama konusu var. Bunu biraz açar mısınız ?

Fatih Kılıç : Aslında bunlar uzun vadeli hedeflerimiz arasında. Tiyatronun bazı kaynak eserlerinin oluşması , aynı zamanda var olan eserlerin yayınlanması konusunda ciddi sıkıntılar sözkonusu. Tiyatro alanında çok fazla yerli kaynak yok ve yabancı eserlerin çoğu da çevrilmemiş. Tabi bunların çevrilmesi ve yayınlanması gerekiyor. Bu konuda araştırmalar yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde yayınlama aşamasına geçeceğiz. Raporlamalar konusunu ise şöyle açıklayabilirim. Sektördeki sıkıntıların ve eksikliklerin giderilmesi için neler yapılması gerektiğini raporlar hazırlayacağız.

Mustafa Odabaşı:
Türkiye’de ne yazık ki tiyatro alanında bilimsel bir metod izlenmiyor. Batıda 2 bin yılı aşkın oturmuş geleneğin sonucu olarak hem sahne tasarımında hem de mekanik tasarım alanlarında bir çok kaynak eser yazılmış durumda. Bizde ise sektörün de imkansızlıklarından dolayı genel olarak isimlendirecek olursak tiyatro tasarımı alanında metodik kaynak eserler bulmak çok güç. Örneğin şehirlerde sahneler inşa ediliyor. Bunların çoğu belediyeler öncülüğünde kültür ve sanat dünyamıza katkı anlamında gerçekleştiriliyor. Bu sahnelerin neredeyse yüzde sekseni oyun sahnelemeye müsait değil. Vakıf olarak sahnelerin uygun bir şekilde tiyatroya hizmet etmesi açısından doğru konumlandırılması için gönüllü bir danışmanlık faaliyeti sürdürüceğiz.
Çocuklara estetik kaygı aşılıyoruz
*
Çocuk oyunları üzerinde önemle durduğunuz bir alan değil mi ?

Fatih Kılıç : Amacımız sadece çocukları eğlenmesini sağlamak değil. Aynı zamanda pedagojik olarak çocukların gelişimine katkı sağlayacak işler yapıyoruz.Örneğin obezite, teknoloji bağımlılığı, akran zorbalığı, bilim, engellileri anlamak ile ilgili çocuk oyunlarımız var.

Mustafa Odabaşı : Çocuklar sahneye geldiği zaman sadece bir oyun izlemiyor. Estetik bir kurgu da görüyor. Dolayısıyla sanata ve estetiğe bakış açısı erken yaşlarda gelişmiş oluyor. Aynı zamanda tiyatronun eğitsel yönüne de çok inanıyoruz. Bu bakış açımızı tüm çocuk oyunlarımıza yansıtmaya çalışıyoruz.


Gog oyununu romandan uyarladık
* Son oyununuz Gog neden diğerlerinden farklı oldu ?

Fatih Kılıç: Gog, daha önce sahneye uyarlanmış bir metin değil, bir roman. Bir tiyatro metnini alıp birebir sahneye koymadık. Biz iddialı bir şekilde ortaya çıktığımız için farklı ekolleri de deneme ihtiyacı duyuyoruz. Ama bütün bunları yaparken de bizden birilerinin bunu kaleme almasını istiyoruz. Var olan bir roman da olsa bunun tiyatro eserine çevrilmesini bu çatı altında yapıyoruz.

Mustafa Odabaşı: Gog 700 sayfalık bir roman, bizim hazırladığımız tiyatro metni ise 70 sayfa ve iyi kurgulanması gerekti. Daha önce tarihsel bir oyun yaptık. Felsefik ve psikolojik bir oyun tasarlamamıştık. Genelde bu tür oyunlar sıkıcı olur ve bunu nasıl aşabiliriz diye düşünürken, yıllar önce okuduğumuz Gog romanı bize rehber oldu. Bu eser, içerisinde çok dinamik herkesin bildiği karaterler var. Mesela Einstein, Freud , Thomas Edison gibi. Hepsi de hayata dair çok ciddi mesajlar veriyor. Yüksek konstarasyon gerektiren bir oyun. Seyircinin bir cümleyi bile kaçırmaması gerekiyor. Belki iki defa izlemesi gerek bir oyun.

#Tiyatro
#Vakıf
#Mustafa Odabaşı
6 лет назад