|

Yeni bir duyarlılık bilinci oluşturmak

Müslümanlar olarak modern tarih ve modernite karşısında yeni bir seçenek üzerinde çalışmak zorundayız. Yeni seçenekler etrafında bağımsız çalışmalar yapılabilmesi için ontolojik ve epistemolojik emperyalizmin paradigmalarını değersizleştirmek zorundayız.

Yeni Şafak ve
04:00 - 7/02/2018 Çarşamba
Güncelleme: 03:25 - 7/02/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
ATASOY MÜFTÜOĞLU

Dünyanın Avroamerikan bakış açısı doğrultusunda tasarlanması, kontrol edilmesi, baskılanması, insanlığın sömürgeci bilgi/iktidar/tarih yapılarına mecbur ve mahkûm edilmesi, günümüz dünyasını büyük ölçüde ideolojik egemenliğin belirlediğini gösteriyor. Sözünü ettiğimiz ideolojik egemenlik sebebiyle, İslami kültürler bugünün dünyasında maalesef gerçeklik hakkına sahip değiller. İslami kültürler bugün, büyük ölçüde egzotikleştirilmiş, metalaştırılmış, ya da turizm endüstrilerinin hizmetine sunulmuştur. İslami kültürler, daha çok ulus-devlet mekanlarıyla ve kutsallarıyla özdeşleştirilmeye çalışılan yedek bir güç haline getirilmiştir. İslam dünyası toplumları bugün büyük ölçüde, kolonyalist tasarılara cevap vermek yerine, geçmişi şeyleştirmeye, geçmişi milliyetçi projeler doğrultusunda kullanmaya çalışıyor. Milliyetçiliklerin Avrupa siyasal tarihinin icadı olduğu, her nasılsa hiç hatırlanmıyor.

EMPERYALİZMİN PARADİGMALARINI DEĞERSİZLEŞTİRMELİYİZ

İslami düşünce/kültür/sanat/siyaset çevrelerinin bağımsız inşa’lardan söz edebilmeleri için, bağımsız inşa’lara başlayabilmeleri için, bağımsız bir düşünce, kültür, medeniyet tasavvuru üzerinde çalışma yapabilmeleri için, öncelikle Avrupa merkezci “uygarlık misyonu” dilinin oluşturduğu bilgi ve iktidar yapılarını, tarih yaklaşımını sorgulanabilir hale getirebilmeleri, bu yapıların yerine İslami yapılar, yanıtlar ve çerçeveler önerebilmeleri/üretebilmeleri gerekir. “Uygarlık misyonu” dilinin oluşturduğu bilgi ve iktidar yapılarını, dünya görüşü ve hayat tarzı sistemini, bu sistemin hegemonik niteliğini sorgulama konusu yapmaksızın, bu sistemin kimi kötülüklerini, aşırılıklarını, tahakküm üreten politikalarını eleştiri konusu yapmanın hiç bir anlamı olamaz. Batı dışı dünyanın, “uygarlık misyonu” ve “beyaz adamın misyonu” diliyle aşağılanarak, rencide edilerek kategorize edildiği bir dünyada, “insan hakları” söylemi büyük bir ideolojik ikiyüzlülüğe, ideolojik kirliliğe dönüşmüş durumdadır.


Kendilerini, İslami bütünü ve İslami temelleri en güzel şekilde temsil sorumluluğu ile, bir mezheple değil ümmet ile tanımlayan Müslümanların, bugün her şeyden önce bilmeleri, anlamaları, konuşmaları ve tartışma konusu yapmaları gereken hayati önemde bir gerçek var: Modern zamanlarda İslam toplumlarını, kültürlerini kontrol etmek, İslam’ı marjinalleştirmek, İslami bütünü itibarsızlaştırmak, değersizleştirmek, parçalamak ve taşralılaştırmak üzere gerçekleştirilen ideolojik egemenlik, seküler bilgi imparatorluğunun himayesi altındadır. Bugün, sözünü ettiğimiz, dokunulmaz kılınan, putlaştırılan bu ‘bilgi’yi hayatın her alanında, mahiyetini merak ve sorgulama yapmaksızın tüketmekte olan Müslümanların, karşı karşıya kaldıkları ideolojik egemenlik konusunda yapabilecekleri şeyler çok sınırlıdır.

Müslümanlar olarak modern tarih ve modernite karşısında yeni bir seçenek üzerinde çalışmak zorundayız. Yeni seçenekler etrafında bağımsız çalışmalar yapılabilmesi için ontolojik ve epistemolojik emperyalizmin paradigmalarını değersizleştirmek zorundayız. Toplumlarımızda, eğitim ve kültür hayatında, şimdiye kadar, ontolojik ve epistemolojik emperyalizmle ilgili kapsamlı, derinlikli, eleştirel hiç bir çalışma yapılmadığını derin bir mahcubiyet içerisinde itiraf etmek zorundayız. Ontolojik ve epistemolojik emperyalizmin bütün boyutlarıyla bir yapıbozumuna uğratılabilmesi için, önce kendi tarihimizle, sonra da modern tarihle entelektüel bir hesaplaşma yapmak zorundayız.

YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPMALIYIZ

Kibirli ve romantik yanılsamaları biriktirmek ve tüketmek yerine, yapılması gereken hayati tercihleri yaparak, yeni fikirler, yeni insanlar, yeni çerçevelerle, yeni bir duyarlılık bilinci oluşturarak, sömürgeciler tarafından dayatılan her ne varsa bunları reddetme iradesi ortaya koyarak yeni bir başlangıç yapabiliriz. Çıkarcı akılcılığın çok güçlü kötülükler yapabildiği bir dünyada/çağda, ahlaki aklı en güzel şekilde, en yoğun şekilde, en nitelikli şekilde kullanarak konuşmaya başlayabiliriz.

Karşı karşıya bulunduğu çok yönlü ve çok etkili meydan okumalara (kapitalist-seküler-neoliberal) cevap verme ihtiyacı duymayan, cevap verme kaygısı taşımayan, cevap vermek bir yana dursun, kendisine meydan okuyan tehdit unsurlarıyla bütünleşen, bunlarla birlikte yaşayan, hayatlarını bu unsurlara göre düzenleyen bir toplumun ya da kültürün medeniyet tasavvuru ve tahayyülü etrafında yoğun bir propaganda dili kullanıyor olmasının hiç bir değer ve anlam taşımadığını bilmek ve anlamak gerekir. Hangi konuda olursa olsun, düşüncenin sloganlara dönüşmesi, dönüştürülmesi, düşüncesizliğe işaret eder.

İÇERİK ÜRETMELİYİZ

Yirmibirinci yüzyılın ihtiyaçlarına ikna edici bir şekilde karşılık verebilecek özgün ve bağımsız bir düşünce hareketinin, hepimizin zihninde ve kalbinde, nihai itminan derecesinde bir bilince dönüşerek, dünyada ne olup bittiğinin entelektüel anlamda farkında olan nitelikli kadrolar öncülüğünde tecrübe edilebilir, somutlaşabilir bir noktaya getirilmesi gerekir. Özgün ve bağımsız bir düşünce hareketinin dünyaya/hayata/tarihe ilişkin bütüncül yorumlar ve bütüncül bir sistem halinde çözümlemeler yapması, öneriler geliştirmesi, her alana yönelik olarak içerik üretmesi zorunludur. Bu düşüncelerin, kolektif bilinç ve kolektif sorumluluk duygularıyla, içtenlikle, heyecanla sahiplenilmesi, temsil edilmesi de hayati önemi olan bir diğer konudur.

İslamın kolektif varoluş bilincini ve iradesini tarihe yansıtabilmek ve bir medeniyet mücadelesi başlatabilmek için her şeyden önce İslami bilginin bütün boyutlarıyla özgürleştirilmesi gerekir.

Seküler bilgiyle ve seküler yapılarla hiç bir İslami tahayyül ve tasavvur temellendirilemez, savunulamaz.

#Duyarlılık
#Kapitalizm
#Bilinç
6 yıl önce