Önce yaratılış gayesinden başlıyor kitap, “Ey nefsim! Sahi sen niçin yaratıldın? Yaratılış gayen ne? Gününü gün edesin diye mi yaratıldın? Yoksa boş yere yaratıldığını ve başıboş bırakılacağını mı sanıyorsun? Hayır, boş yere yaratılmadın, başıboş da değilsin…” diyerek içe dönük bir muhasebe yapıyor. Sonra her gün hayatımızın merkez sütunlarını kurarcasına işittiğimiz ezanla devam ediyor. Nereye ve niçin çağrıldığımızı, bizleri kimin çağırdığını ezanın lafızlarından yola çıkarak anlatıyor: “Ey kurtuluş isteyen adam! Haydi, kurtuluşa koş!.. Nefsin ve şeytanın egemenlik alanından kurtulup Allah’ın huzuruna koş!.. Sükûn ve itminan bahşeden Allah’ın mutlak hâkimiyetine sığın!.. Haydi, felaha ermek için Allah’a iltica etmeye koş…”
Kurtuluş çağrısına kulak verip ezandaki davete icabet edince, niyetimizi ve yönelişimizi hatırlatıyor, “Peşinden koştuğun dünya işlerini bırak!.. Namaz için hemen hazırlık yap, içini ve dışını temizle. Dışını su ile, içini tövbe ile yıka. Âzalarını abdest ile, gönlünü istiğfar ile arındır…” diyerek bu yönelişin niçin abdestle başladığını, abdestin hikmetlerini, ardından namazın her bir rüknünü ve söylediğimiz zikirleri, okuduğumuz duaları açıklıyor. Üstelik her birini hayatın içinden misallerle... Ardından vakit namazlarından sonraki tesbihat ile devam ediyor eser. İlahî çağrıya icabetin, abdest ile arınmanın, namaz ile huzura varmanın güzel bir mühürle bitirilmesini, hitamının misk olması sırrını; zikir, teslimiyet ve duayı anlatıyor yazar Siraceddin Önlüer. Duanın ve teslimiyetin derin mahiyetinden bahsediyor: “Selâm verdikten sonra namazının eksik ve yetersiz olduğunu düşün! Namazının kabul olunmamasından endişe et. Namazının bir paçavra gibi yüzüne çarpılacağından kork!... Hatta gaflet sebebiyle Allah’ın gazabına uğrayacağından dolayı titre. Eksik ve kusurlu yaptım, diye hayâ et, utanıp mahcubiyet duy, istiğfarda bulun, Allah Teâlâ’dan af dile…”
Semerkand yayınlarından basılan kitaptaki akıcı dil ve sade üslup dikkat çekici. Bu anlamda oldukça özel bir yere sahip olan eser, okudukça insanı kendisine bağlıyor, kişiyi dünyanın keşmekeş bağlarından koparıp varoluş gayesi üzerinde düşündürüyor. Eserin tertip yönünün doğru bir hiyerarşide kurulması da kritik. Çünkü bu tür eserlerde öncelik sıralaması yapmak, mühim ve ehem arasındaki çizgiyi doğru görmek oldukça önemli. Basamakların doğru kurulması ve metnin sürükleyici yönü, eserin sıkılmadan tek seferde okunmasına kapı açıyor. Modern dünyanın buhranlı girdabına ve aldatıcılığına karşı gönüllerde ufuklar açacak, uyanışa vesile olacak değerli kitap, huzura varmanın hikmetini ve edebini öğretecek, hatırlatacak.
- Kitabın künyesi:
- Yürü Huzura
- Siraceddin Önlüer
- Semerkand Yayınları
- 86 sayfa