|

Veliaht Prens Mekke’yi suistimal ediyor

Haber Merkezi
04:00 - 9/12/2018 Pazar
Güncelleme: 03:26 - 9/12/2018 Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
KHALED M. ABOU EL FADL

Suudi Arabistanlı yöneticiler, Müslüman dünyasındaki meşruiyet ve prestijin büyük bir kısmını Mekke’deki Mescid-i Haram ve Kabe’nin ve Medine’deki Hazreti Muhammed’in kabrinin kontrolünü elinde tutmasından sağlıyor. Kral Selman, kendinden önceki yöneticiler gibi “İki Kutsal Cami’nin Sorumlusu” olarak tercüme edilen “Khadim al-Haramayn as-Sarifayn” sıfatını kullanıyor. Veya daha doğrusu, “İki Kutsal Mabedin Hizmetkarı”.

Kraliyet unvanının mahviyetine rağmen, Suudi monarşisi, Mekke’deki Mescid-i Haram imamlarını, ülke yöneticileri ve eylemleri için dua etmeleri, kutsallaştırmaları ve savunmaları için kullanarak Mescid-i Haram’ın statüsünü suistimal ettikleri uzun bir geçmişe sahip.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesinin ardından, dünyanın suçlayıcı bakışları Prens Muhammed bin Selman’a sabitlenirken, Suud monarşisi, meşruiyetini ve Mekke ve Medine’nin kontrolünü elinde bulundurmasının ahlaki boyutunu hiç olmadığı kadar sıkıntılı bir duruma sokacak şekilde Veliaht Prensi savunmak ve yüceltmek için yeniden Kabe’yi kullandı.

SUDEYSİ VE VELİAHT PRENS

Kabe’nin resmi imamı ve krallığın en yüksek dini otoritesi olan Şeyh Abdulrahman el-Sudeysi, 19 Ekim’de verdiği cuma vaazını yazılmış bir senaryodan okudu. Kabe’de verilen cuma vaazları, televizyonlarda ve sosyal medya sitelerinde canlı olarak yayınlanıyor, milyonlarca Müslüman tarafından büyük bir saygıyla izleniyor ve ahlaki ve dini otorite olarak büyük bir önem arz ediyor.

İmam Sudeysi, elinde tuttuğu kutsal alanın mukaddesliğini ihlal eden, rahatsız edici bir vaaz verdi. Hz.Muhammed’e atfedilen, Allah’ın her yüzyılda, dini iyileştirmek ya da yeniden canlandırmak için büyük bir reformcu olan bir müçtehid gönderdiği ifadesine atıfta bulunan İmam Sudeysi, her dönemin kendine özgü zorluklarıyla mücadele etmek için müçtehide ihtiyaç duyulduğunu açıkladı.

İmam Sudeysi, Prens Muhammed bin Selman’ı Müslümanlara ilahi bir armağan olarak sunmaya devam ederek, Veliaht Prensin çağın İslami inancını yeniden canlandırmak için Allah tarafından gönderilen müçtehid olduğunu ima etti. İmam Sudeysi, Hz. Muhammed’in son hutbesini verdiği minberden şu vaazı verdi: “Bu kutsanmış topraklarda reform ve modernleşme yolu… başarısız baskılara ve tehditlere rağmen, onun genç, hırslı, ilhamını ilahi kaynaklardan alan reformcu Veliaht Prensi’nin dikkat ve ilgisiyle, inovasyon ve anlayışlı modernizm vizyonuyla ilerlemeye devam ediyor.”

Kaşıkçı cinayetinin ardından yapılan tartışmaya istinaden, İmam Sudeysi, Müslümanları, büyük Müslüman lider hakkında şüphe uyandıran kötü niyetli medya söylentilerine ve imalarına inanmamaları konusunda uyardı. Sudeysi, “Veliaht Prens’in modernleşme ve reformlarına karşı tüm tehditlerin sadece başarısız olmakla kalmayacağını, ulusal güvenlik, barış ve istikrarı tehdit edeceğine” dikkat çekerek Veliaht Prens karşıtı komploların, İslamı ve Müslümanları tahrip etmeyi amaçladığını söyledi.

“Bu kutsal topraklara” yönelik saldırıların bir milyardan fazla Müslüman için provokasyon ve saldırı olduğu konusunda uyardı. İmam Sudeysi, Prens Muhammed’i tanımlamak için “müheddes” ya da “benzersiz ve tekil olarak yetenekli” ifadelerini kullandı. “Müheddes”, Hz.Muhammed tarafından, yoldaşı ve İslam’ın ikinci halifesi Ömer ibn Hattab’a verilen bir unvandı. Sudeysi, dolaylı olarak Veliaht Prensi, Halife Hz.Ömer ile karşılaştırdı.

İmam Sudeysi, Prens Muhammed’i İslam düşmanları, mütemarız ve riyakarlar tarafından ortaya atılan uluslararası komplo teorilerine karşı koruması için Allah’a dua etti ve kutsal mekanların ve İslam’ın koruyucuları ve gardiyanları olan Kral ve sadık Veliaht Prens’i desteklemenin ve onlara itaat etmenin tüm Müslümanların asli görevi olduğuna karar verdi.

Suudi din adamları, monarşiye hizmet etmek için Mescid-i Haram’daki Peygamber kürsüsünü bu derece silah olarak kullanmamıştı. Hiçbir Kabe imamı, bir Suudi yöneticiyi, çağının müçtehidi olarak yüceltmemiş ya da böyle bir ima yapmaya cesaret etmemişti.

ALİMLERE TUTUKLAMA VE İŞKENCE

Prens Muhammed’in iktidara gelmesinden bu yana çok şey değişti. Veliaht Prens, aralarında Şeyh Sadık el Talib ve Şeyh Bender Bin Aziz Bilila gibi çok önemli ve etkili hukukçuların ve eski Kabe imamlarının da bulunduğu, bir nebze de olsa direniş gösteren yüzlerce tanınmış Suudi imamı hapsetti. Suudi savcılar, geçtiğimiz Eylül ayında tutuklanan, önde gelen reformcu din adamı Selman el-Evdah için ölüm cezası istediler. Bazı raporlar, Nisan 2016’da tutuklanan bir diğer önde gelen din adamı Şeyh Süleyman Deviş’in işkence gördükten sonra bir Suudi hapishanesinde öldüğünü öne sürüyor.

Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi’de namaz kıldırmasına ve vaaz vermesine izin verilen imamlar, Veliaht Prens’in istediği şeyleri yapmayı kabul eden olanlar gibi görünüyor. İmam Sudeysi’nin son vaazı, Müslümanları eksensel bir dönüm noktasına getirdi: Veliaht Prens’in, İslamın ilahi ilham alan reformcusu olarak kabul edin ve onun sözlerine ve eylemlerine inanın yoksa İslam’ın düşmanısınız. Müslüman akademisyenler, bu vaaza özellikle sosyal medyada öfkeyle karşılık verdi. YouTube’da çok sayıda Arapça yayın yapan komedi ve talk şovu, vaazı alaya alarak ve kınayarak tepki gösterdi.

Kabe imamı, Müslümanlara, Prens Muhammed’in Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili yaptığı kuşkulu açıklamayı itaatkar bir şekilde kabul etme; çok sayıda saygıdeğer İslam aliminin de hapsedilmesinin de aralarında bulunduğu muhaliflerin tutuklanması ve işkenceye maruz kalmasını kabul etmeleri; Veliaht Prens’in Yemen’deki acımasız ve vahşi savaşını, Arap dünyasındaki demokratik hayalleri baltalamasını ve Mısır’da baskıcı diktatörlüğe verdiği desteği göz ardı etme çağrısı yapsa da bütün bunlar Sudeysi’nin, Veliaht Prensi kutsal ilham almış bir reformcu olarak sınıflandırmasını kabul etmeyi imkansız kılıyor. Mekke’deki Peygamber Efendimiz’in kutsal kürsüsü, küçümseniyor ve kutsallığı kirletiliyor.

Prens Muhammed, despot ve baskıcı eylemlerini temizlemek için Mescid-i Haram’ı kullanarak, Mekke ve Medine’deki kutsal mekanlar üzerindeki Suudi kontrolünün ve korumasının meşruiyetine dair soru işaretleri oluşturdu.

* Bu yazı ilk olarak 12 Kasım 2018’de The New York Times gazetesinde yayınlanmıştır.
** Khaled M. Abou El Fadl Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesi’nde Hukuk dersleri vermektedir.
#Suudi Arabistan
#Veliaht Prens Selman
5 yıl önce